13 Mayıs 2014 Salı

TWD Sadist Sevgili Gibisin!

Evde dizi ve film keyfi yapmayı çok sevenler parmak kaldırsın! Kocam ve ben tek kelimeyle bayılıyoruz. Değişik zamanlarda başlayan, biten çeşit çeşit yabancı dizimiz oldu şimdiye kadar, onları izlemek bizim için büyük zevk. Bizim Türk dizileri malum, okul gibidir. Haziranda biter, eylülde yeniden başlar. Dokuz - on ay kesintisiz izlersin, sonra yaz tatiline girer, sonra eylülde yeniden. Ama yabancı diziler öyle mi? Sezonların kaç bölüm olacağı belli olmadığı gibi, ne zaman ara verecekleri, ne kadar süreyle tatil yapacakları da belli değildir. Daha doğrusu diziden diziye değişir. Sezon ortasında aylar boyu süren tatiller verirler, öyle ki sen o dizinin valığını unutursun. Ve aylar sonra ikinci yarısına başladığın sezon, daha sen içine girene, alışana kadar hoop tekrar bitiverir. Bu sefer sezon finalidir, yeni sezonu daha çoook beklersin!! Oof of! Tabii haksız değiller. Hem o çılgın prodüksiyonlar kolay çıkmıyor, hem de adamların oyuncusuna, çalışanına saygısı var, bizimkiler gibi kölelik düzeninde dizi çekmiyorlar. Ama tabii bu arada olan bize oluyor!:) Yukarıda da dediğim gibi, tam gaz izlerken çok sevdiğimiz bir dizimizi, hoop ara tatil. Sonra başlıyor ve hoop sezon finali! Hadi sonra beş bölüm daha verelim ve ana final yapalım! Arkadaşım bir yavaş, bu bizdeki de kafa yani, biraz dengeli olun! .. Ah Walking Dead Ah! .. Kocamla en sevdiğimiz dizilerden biri The Walking Dead. Hatta taa ikinci sezondan sonra yazdığım The Walking Dead ve Bizim Haller adlı yazımı da okuyun mutlaka. Neyse... Sevgili Walking Dead, ne zaman olduğunu bile unuttuğum bir zamanda, tadını damağımızda bırakarak ara tatil verip, hafızalarımızdan yitip gitmişti. Hayır öyle tatiller veriyorlar ki, en sevdiğin dizi bile olsa, gerçekten varlığını unutuyorsun! Ben de unutmuştum. Ta ki geçenlerde kocam, "Walking Dead başlamış! Üstelik sekiz bölüm yapıp sezon tatiline bile girmiş tekrarrr!" diyene kadar! Se-kiz bölümmm! Ard arda izlemeye hazır koca sekiz bölüm birikmiş ve farkında değiliz! Kocamın heyecanı görmeye değerdi ve tabii bu heyecan hemen bana da bulaştı. "Oooh süpper! İyi ki de fark etmemişiz, şimdi ne güzel saydırırız hepsini!" dedim, büyük bir keyifle. O sırada ben annemlerdeydim ve döner dönmez büyük keyifle ve coşkuyla - bir şampanya patlatmadığımız kaldı - kolları sıvayıp sevgili dizimizin başına çöreklendik. Walking Dead hayranlarından benim gibi düşünenler oluyor mu bilmiyorum ama bana bu dizinin bölümleri çok çabuk bitiyormuş gibi geliyor. Kaç sezondur bunu düşünüyorum, şaşırıyorum. Süresi diğer dizilerle aynı (45 dk.) olmasına rağmen, başlamasıyla bitmesi bir oluyor sanki. Ben daha yirmi dakika falan vardır diye düşünürken, aaa o da ne, "çeviri: nazo bilmem kim..." yazıveriyor! Ah nasıl üzülüyorum o nazo'yu görünce... "Çok heyecanlı, ondan sana çabuk bitiyormuş gibi geliyor" diyor kocam ama yok, daha ne heyecanlı diziler izledim, böyle olmuyordu. Kurgusundan mıdır nedir, uçup gidiyor bölümler. Hal böyle olunca, ne oldu?! Aylardan sonra büyük heveslerle başına çöktüğümüz o uuuupuzun(!) sekiz bölümü anında kurutuverdik! :(( Zaten ilk iki bölüm olayları hatırlamakla, şöyle iyice bir içine girmekle geçti. Sonraki bölümleri ise - süratle ve "Oof sen ne güzel dizisin, şahanesin, süpersin!" diye diye, nefesimizi tutarak izledik ve bir baktık sekizinci bölüm de bitiverdi ve daha ne olduğumuzu anlayamadan hooop kapı dışarı! "Ekime kadar kapalıyız anacım, hadi şimdi git, sonbaharda yine gel!" Ah ahh! İşte bizim yabancı dizi kaderimiz. Ömrümüz beklemekle, hasretle geçiyor. Tam unuttuk, rahatız derken de, sadist sevgili gibi tekrar çıkageliyor, tüm keyfiyle kendini bize sunup, alıştırıp, en güzel yerinde yeniden basıp gidiyor! Ağzımız açık bakalkalıyoruz. İşte bu yüzden tamamen bitmiş dizilere başlamayı seviyorum ben. Kaç sezonsa hepsi oynasın bitsin, ana finalini yapsın, ben ondan sonra başlayayım o diziye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder