20 Mayıs 2014 Salı

Kendini Savunmak İçin Haklarını Bilmen Gerekir

2 yaşında devletin bir kurumuna elektrik teknisyeni olarak atanmıştım . O sıralar çok genç olduğum için iyiyi ,kötüyü ve kurnazı ayırt edemiyordum. O yüzdende üzerime gelebilecek belaları hiç bilemiyordum.. Kısacası anasının kuzusu bir adamdım. Bu durum başıma o kadar bela açıyordu ki tahmin bile edemezsiniz.. Yaşanan olay: Teknisyen kadrosu benim zamanımda yeni açılmıştı. İlk kadro alanlardan biri de bendim. O yüzden yanında çalıştığım arkadaşlarıma bir türlü bu kadronun yeni açıldığını anlatamıyordum. Bu durum beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.Mantık olarak düşünürsek bir meslek yapıyorsunuz . Ve kimse o mesleğin kriterlerini bilmiyor. Bazen bir hizmetçi gibi bazen bir çaycı gibi davranabiliyorlardı. Hiç bir şey diyemeden verilen işleri yapıyordum. Neden yapıyordum bilmiyorum. Ama sanırım benim pozisyonumda bir iş yok diye boş durmamak adına başkalarının işlerini yapıyordum. Kpss'den 90 küsür puan al. Güzel bir yere atan ardından başkasının işini yap. Ağrıma gidiyordu ne yalan söyleyeyim. Ama kazandığım paranın hakkını vermemin gerektiğini de içimden düşünüyordum. O yüzden bana ait olmayan ayak işlerini bir süre yapmak zorunda kaldım. Karlı bir şubat günü yine bir kağıt götürme işi çıkmıştı.Apar topar kar kış demeden kağıdı ilgili yere ulaştırdım. O sırada ayakkabım su aldığı için ayakkabıcıya gidip yeni bir ayakkabı almak için gitmiştim. Tabi işe de 5 dakika kadar geç kalmıştım. İş yerine geldim. Bir teşekkür beklerken Bayan sekreterin bana yüksek sesle bağırmasıyla karşı karşıya geldim. Sanırım sürekli işlerini yaptığım için kendisi için çalışan bir köle zannediyordu. Bense hiç söylenenlere aldırış etmeden dediklerini hazmetmeye çalışıyordum..Bağırma sebebine gelince 5 dakika geç kalmıştım . O yüzden bana bir sürü bağırmıştı. Tabi delikanlısın tüm söylenenler ağrına gidiyor. Ama ne yapacaksın. Susup içimize atıyorduk.Yani ayakkabım su geçirdi ondan geç kaldım bile diyememiştim. Tam o esnada şube müdürü seslerden rahatsız olarak durumu kontrol için odasından çıkmıştı. O sıra beni azarlayan memuru dikkatle izleyen çalışanlar bir anda işlerine dönmüştü. Bu esnada hızlıca Müdür geldi . Ve bayan memura "Bu ne gürültü ? Bir şey mi oldu ?" dedi.Bayan memurda "Müdürüm bu arkadaş görevini geç yaptı.O yüzden bağırıyorum" dedi. O anı hiç unutmam müdür gülerek memura "Hanım efendi senin rütben Harun beyin rütbesinden düşük senin ona getir götür işleri yaptırma gibi bir lüksün yok. Hatta şu anda bağırdığın için hakkınızda işlem yapabilir ."dedi. Bayan memur kafasını öne eğerek .İstemeyerek de olsa benden özür diledi. Ama ben o kadar baskıya maruz kalmıştım ki ne özrü. O kurumdan ayrılmak bile istiyordum.. Bu olaydan sonra müdürün beni odasına davet etti. Oturup bir bardak çay içtik.Ben müdüre bana göre bir işin olup olmadığını soruyordum. Oda ısrarla senin istediğin işler hep dolu biraz daha burada misafirimiz olacaksın . Diyordu. Sonuç olarak ben 2 yıl kadar misafir olarak kaldım.. Haklarımı bilmediğim için sürekli ezildiğim yer . Haklarımı öğrendikten sonra adeta güzel bir iş yeri haline gelmişti. Özetle burada haklarını bilmeyen insanların boş yere ezildiği anlatmak istedi Babam . . Konu nereden çıktı bilmiyorum ama önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Herkese iyi günler diliyorum. Kalın sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder