Herkes arayış içinde, bulsada arayış içinde. Duygusal şiddet, aleni,gizli veya bilinç altındaki bu açlık hakkında taze fikirler
13 Mayıs 2014 Salı
Süper güçlü yabani otları beklerken
Ruh halimdeki boşlukları adaların isimleriyle dolduruyorum bugün. Hava kasvetli, kışseverler olarak mutlu gibiyiz ama biraz da sıkılmışız sanki. Sevginin her türlüsü yoruyor, sıkıntı tamamen türümüzle ilgili. İnanabileceğim bir şeylere olan ihtiyacım yüzünden, yıllardır bedenimdeki betonu deşip geçecek süper güçlü yabani otları bekliyorum. Binlerce renkli çiçeğe söylenen tüm güzel kelimeleri onlara yöneltebilirim, gerçekten. Tamam artık yeter, gündüz delirmelerimi bir kenara itiyorum. Büyükada, Heybeliada, Burgazada…
Çok uzak değil, az ilerisi, bak gösteriyorum. Burada değilim genelde, oradayım veya orada bir yerlerde. Kendime yakın yaşamıyorum. Parmağıma bakmasana! İşaret ettiğim yere bak.
Yine bakmadın.
Aslında anlatabilirim sana kendimi, çok zor olmasa gerek. Ama kelimeler bana yönelince öyle çok sıkılıyor ki içim, o kadar çok çatıyorum ki kaşlarımı iç bükülmesinden, bu kafayı koparıp atasım geliyor. Açıklamaları boş ver, gördüğün şeyi söyle bana. Ya da dur, söyleme, ben tahminler yürüteyim neler düşündüğünle ilgili. Ama haberin olmasın bundan. Birazdan çok anlamlı bir bulut çizeceğim sana. Maalesef yine hiçbir şey anlamayacaksın.
Yine yazarken Son Feci Bisiklet dinliyorum. Şarkılardan dayak yemeyi seviyorum, elimde değil.
“Bi sakin ol
Dünya savaşında sandığın kadar yalnız değilsin
Yara bandı sevdiğin için kendini kesmemelisin”
Vapura binmeyeli uzun zaman oldu. Ne kadar büyük bir boşluk olduğunu biliyor musun? Kınalıada, Sedefadası… Grileşse de deniz, o varsa eğer çok güzelim. Tertemiz bir galaksi parçasının kabul görmüş kırılgan bir üyesi gibiyim, yeniden doğabilirim.
Sessiz olursan fark edersin, çok fazla bağırıyorum aslında.
“yalnız kalsa bi saniye rahatsız düşüncelerinde
gözden kaybolur”
Çay demlediğimi unutup kahve içtim diye o kadar huzursuzum ki şu an, saatlerce susabilirim. Neyse ki kahve daha güzel. Kaynamış kaynamış, yok olmuş sonra bebeğim, gitmiş ama biraz da kalmış çaydanlığın dibinde yara izi yara izi. Annem bana çok kızacak. Hava o kadar kapalı ki, hiç umrumda değil. Arada çılgınca beliriyor güneş, bir iki küfür edip sonra da gözden kayboluyor,çok anlamlı bulutlar dökemiyor içini korkudan. Zaten anlatamadım yine kendimi. Oradayım işte, orada bir yerlerde.
Pes ediyorum, çok zor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder