31 Mart 2014 Pazartesi

Twitter kapansın diye bir derdimiz yok

Eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, "Twitter kapansın diye bir derdimiz yok ama hiçbir kişinin, kurumun suç işleme özgürlüğü de olmamalı" dedi.
Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda (EBSO) projelerini anlattı.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar'ın açılış konuşmasında "2023 hedefleri olan Türkiye'de sosyal haberleşmenin yasaklanmasını anlamanın mümkün olmadığını" ifade etmesi üzerine Twitter'a tedbir amaçlı erişim engeline değinen Yıldırım, 11 yıllık bakanlık görevi sırasında iletişimde Türkiye'yi Afrika seviyesinden alarak Avrupa'nın ilk 5 ülkesi arasına soktuklarını, Türkiye'nin bu alanda çok ciddi bir mesafe kat ettiğini belirtti.
Yıldırım, bilişim teknolojisinin üretim süresi ve verimliliğinde avantajlar sağladığını kaydederek, "Bu mecra güzel mecra olmakla beraber, olumsuzlukları da var. Her ilaç bazen devadır, yan etkileri göz ardı edilirse şifa olma yerine insanın sağlığından olmasına sebep olabilir" diye konuştu.
"Youtube da Atatürk'e hakaret videolarını çıkarmamıştı''
Bakanlığı döneminde Youtube'la ilgili benzer bir sorun yaşadıklarını aktaran Yıldırım, Atatürk'e hakaret eden videoların çıkarılması için harekete geçtiklerini ancak Youtube'un "oralı olmadığını" ifade etti. Yıldırım, Youtube'un bu konudaki 31 mahkeme kararını uygulamadığını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşünebiliyor musunuz, bir hukuk devletinde aldığınız kararlar hiçbir şekilde işe yaramıyor. Kendinizi nasıl hissedersiniz vatandaş olarak. Hem de Atatürk hakkında. O günleri hatırlayın, 'Bunlar Türkiye'de para kazanıyor, vergi vermiyorlar, hem de bize hakaret ediyor' dedim, bazıları çıktılar 'sen vergi memuru musun?', 'Atatürk'e hakaret ediyorlar' dedim, 'sana ne dediler'. Akıl tutulması. Bu sorunu ne zaman çözdük biliyor musunuz? Bir Alman şirketi bana akıl verdi, 'bunlar Atatürk'e ait sesleri ve görüntüleri telif hakkı olmadan kullanıyorlar diye şikayet edin' diye. İki saatte kapatıldı ve biz ondan sonuç aldık ve ondan sonra Youtube Türkiye'ye temsilci tayin etti." 
"Mahkeme kararlarından biri bize ait"
Twitter'da sahte hesap üzerinden hakaret edildiğini, iftira atıldığını dile getiren Yıldırım, ''Twitter'da da böyle yüzlerce sahte hesaplar üzerinden hakaret içeren şikayetler var TİB'e. Yüzlerce değil ama birkaç tane de mahkeme kararı. Hakaret iftira her şey var. Bu kararlardan birisi de bize ait. 18 Mart'ta Twitter üzerinden bir linkten şahsıma, aile efradıma ağır suçlamalar vardı. Biz tefrika gibi devam ederken avukatıma dedim ki 'kardeşim buna bir müdahale et, biz bu iftiralar karşısında suskun mu kalacağız, hakkımızı aramayacak mıyız?' Gitti müracaat etti, bir mahkeme kararı çıktı. Mahkeme kararı da şu, şu Twitter linkinin kapatılması. ''
Binali Yıldırım mahkemeye verdikleri linkte sadece kendi ailesi hakkında iftiraların bulunmadığını, başka AK Partililerin de hakaretlere maruz kaldığını belirterek, ''Burası bir hukuk devleti, ben hakkımı aradım. Eğer suskun kalsaydım bunları kabul etmiş olacaktım'' dedi.
''Twitter kapansın diye bir derdimiz yok''
Karşı taraf bu suçu işleyenler gereğini yapmıyor. Yüzlerce mağdur insan var. Gerçek hayatta ne suçsa sanal alemde de aynısı suçtur. Sanal alemde suç işleme özgürlüğü diye bir şey yok. Amerikan Başkanına hakaret etseler sanal ortamda, adamı ortadan kaldırıyorlar. Eğer bu suçlamaları, hakaretleri yapan linki özel korumaya aldıysa Twitter, bu bambaşka bir şey. Yazılımla özel koruma yapmış. Bu sefer de erişime engelleme yolunu tercih etmişler. Bu benim istediğim şey, mahkemenin istediği şey de değil. Zorunlu olarak başvurdukları yöntem. Şimdi ne oldu, burnundan kıl aldırmayan Twitter alelacele avukat tayin etti, TİB'e gönderdi. Ümit ederim ki kısa sürede açılır. Bizim orası kapansın etsin diye bir derdimiz yok ama hiçbir kişinin, kurumun suç işleme özgürlüğü de olmamalı."
"Hakkımızı aradık diye bizi infaz etmeye çalışıyorlar"
Prim verilmesi halinde herkesin aynı şeyleri yaşayabileceğini, bunun için her zaman hukukun yanında olunması gerektiğini vurgulayan Yıldırım şunları kaydetti:
"Bizim ülkemizi dikkate almıyorsa, ülkemizi yok sayarsa, buna da bu ülkenin fertleri olarak sesimizi yükseltmemiz lazım. Suç işleyenlere kol kanat geriyorlar. Yapılan iş bu. Yoksa Twitter'da haberleşme özgürlüğüne kimsenin bir şey dediği yok. Eğer ülke bunların organizasyonlarına göre şekillenecekse bu ülkenin çekeceği çok şey var demektir. Youtube'da bunu sıcağı sıcağına yaşadım ama dize getirdim. Çok sopa yedim ama dize getirdim. Yargısız infaza tabi tutanların kabahati yok, hakkımızı aradık diye bizi infaz etmeye çalışıyorlar. Bırak istedikleri gibi suçlasınlar, hakaret etsinler, böyle bir şey mi bekliyorlar, bunu yapamayız. Böyle asılsız astarsız iftiralar olur mu, Türkiye'nin en önemli tersaneleri bakanınmış, bu kadar filosu varmış, gemisi varmış... 300 milyar yatırım yapmış adamım. Hepsinin hesabını kuruş kuruş verdim, vermeye de devam ederim. Biz aday olduk diye bizi böyle ayak oyunlarıyla yargısız infaza tabi tutanlar asla sonuç almayacaklar. Dünyada da veririm, ahirette de Yaradan'a veririm."a

29 Mart 2014 Cumartesi

İlk transfer bombasını Beşiktaş patlattı!

Alman basınından Bild’de çıkan habere göre, Werder Bremen ile sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan 27 yaşındaki Alman futbolcu Aaron Hunt’ın kulübüyle yaptığı müzakerelerden sonuç çıkmadı. Takımın menajeri Thomas Eichin, Bild’e yaptığı açıklamada, Hunt’a yaptıkları teklifin oyuncu tarafından kabul görmediğini ve yolların sezon sonunda ayrılacağını söyledi. Hunt’ın menajeri Jürgen Milewski ise Werder Bremen’den gelen teklifi kabul etmediklerini belirtti. Beşiktaş’a geliyor! 27 yaşındaki orta sahayı uzun zamandır takip eden Beşiktaş ise bu gelişmeden sonra daha somut adımlar attı ve oyuncuya yıllık 2 milyon Euro teklif etti. Habere göre, üç yıllık anlaşma için el sıkışıldı. Werder, dört yıl için 2.6 milyon Euro sunmuştu. 2004’ten bu yana Werder Bremen forması giyen Aaron Hunt, 2014-15 sezonunda büyük ihtimal Beşiktaş forması giyecek.

Polis Şahbaz, Sarısülük Ailesinden Şikayetçi!

Ethem Sarısülük’ü vurarak ölümüne sebep olan polis Ahmet Şahbaz, ilk duruşmada çıkan arbede nedeniyle Sarısülük ailesinden şikayetçi oldu, aile üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı. Ayça Söylemez'in Bianet'te yer lana haberine göre, Ankara’da Gezi direnişi sırasında Ethem Sarısülük’ü vurup öldüren çevik kuvvet polisi Ahmet Şahbaz, ilk duruşmadaki olaylarla ilgili ailesinden de şikayetçi oldu. Avukat Kazım Bayraktar aile üyeleri hakkında soruşturma açıldığını açıkladı. Soruşturma, katil zanlısı polis Şahbaz’ın duruşma sırasında darp edildiği iddiası ile avukatları tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayete dayanıyor. Avukat Bayraktar, “Duruşma sırasında tanıklara saldırarak yaralayan polisler hakkında hiçbir işlem yapılmazken, Sarısülük ailesi, sanığın perukla gizlendiğini ortaya çıkardığı ve tepki gösterdiği için soruşturuluyor” dedi.

28 Mart 2014 Cuma

"Burak'a pas atamıyorum"

Galatasaray’da bu sezonki performansı tartışmalara yol açan Selçuk İnan çok zor günler geçiriyor. Türk futboluna son 2 yılda damga vuran ancak TT Arena’da oynanan Kayseri ve Bursa maçlarında ıslıklanan yıldız futbolcu, kamuoyu ve taraftar baskısı yüzünden maçlarda artık yakın arkadaşı Burak Yılmaz’a pas atamaz hale geldiğini söyledi. Yakın çevresine dert yanan Selçuk’un, “Burak’la, Trabzonspor’dan beri uyumlu bir çizgimiz var. Birbirimizin dilinden iyi anlıyoruz. Ancak son dönemde öyle eleştiriler geliyor ki ona pas bile veremiyorum” ifadelerini kullandığı öğrenildi. Sneijder açıklaması Selçuk, Sneijder ve Drogba ile sorun yaşadıkları eleştirilerine de yanıt verdi. Bursaspor ile yapılan son kupa maçında gol sevinçlerinin polemiğe neden olmasını değerlendiren başarılı futbolcunun, “Aslında biraz dikkat edenler fark etmişler, Bursaspor maçının devre arasında soyunma odasından en son Sneijder ile ben çıktım. Çünkü birbirimize maçla ilgili yorumlar yapıyor, neleri daha iyi yapmamız gerektiğini konuşuyorduk” dediği bildirildi. Bu arada Bursaspor maçının devre arasında soyunma odasından en son çıkan Sneijder ve Selçuk’un bu sırada tribündeki Drogba ile göz göze geldikleri ve Fildişi Sahilli futbolcuya beresinden dolayı takıldıkları kaydedildi. Selçuk İnan, GSTV’ye önceki gün yaptığı açıklamada ise Teknik Direktör Mancini ile aralarında sorun olmadığını söylerken, geriye ya da yan pas yapmasıyla ilgili olarak ise “10 yıldır Süper Lig’de oynuyorum. Büyük takımlarda ve Milli Takım’da bu yüzden oynadım ve kaptan oldum. Futbolu yeterince bilmeyen insanlar bile eleştiri yapabiliyorlar. Ben 10 yıldır bu şekilde oynuyorum” yorumunu yapmıştı. SAKAT AMA OYNAYACAK Selçun İnan yarın akşam Torku Konyaspor deplasmanında fedakârlık yaparak sahaya çıkacak. Bursaspor maçında sağ kasığından sakatlanan ve iki gündür takımla antrenman yapamayan yıldız futbolcunun, Konya kafilesinde yer alacağı ve zorlu maçta takımdaki yerini alacağı öğrenildi. Teknik kadronun, Melo’nun sarı kart cezalısı olması yüzünden bu kararı aldığı ve Selçuk’un da sahaya çıkmak istediği kaydedildi.

Mısır'da Sisi görevinden istifa etti

Mısır'da askeri yönetimin başkanı Abdülfettah el-Sisi istifa ederek devlet başkanlığına adaylığını açıkladı. Sisi, geçen günlerde yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığına aday olmasını isteyen çoğunluğa sırtını dönemeyeceğini söylemişti. Mısır'da askeri yönetimin başkanı Abdülfettah el-Sisi istifa ederek devlet başkanlığına adaylığını açıkladı. Mısır Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı olan Sisi cumhurbaşkanlığı adaylığı için görevlerinden istifa ettiğini bildirdi. Sisi, geçen günlerde yaptığı açıklamada cumhurbaşkanlığına aday olmasını isteyen çoğunluğa sırtını dönemeyeceğini söylemişti. Abdülfettah el-Sisi, 3 Temmuz 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye yönelik askeri darbeyi örgütleyen isimdi. Başbakan Hazım Biblavi, hükümetin istifasını geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur'a sunduğunu söyledi. Sisi cumhurbaşkanlığında favori Mısır'da darbe yönetiminin lideri Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi, bu ay başlarında cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacağının sinyalini verdi. Sisi, halkın çoğunluğunun aday olması yönündeki çağrılarını gözardı edemeyeceğini söylemişti. Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi ocak ayı sonunda Sisi'nin adaylığına destek vermişti. 59 yaşındaki Sisi geçmişte Mısır'ın askeri istihbarat birimini yönetmiş, Ağustos 2012'de dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi tarafından Genelkurmay Başkanlığına atanmıştı. Sisi 3 Temmuz 2013'te, demokratik seçimle göreve gelen Mursi'nin devrilmesine öncülük etmişti. Gerek popülaritesi gerekse de karşısında güçlü bir adayın olmaması nedeniyle, Sisi seçimin favorisi. Sisi ve Müslüman Kardeşler Mısır'da darbe sonrası güvenlik güçleri ile Mursi'nin de geçmişte mensubu olduğu Müslüman Kardeşler hareketi üyeleri arasında çıkan çatışmalarda 1000'den fazla kişi hayatını kaybetti. Darbe yönetimi Müslüman Kardeşleri "terör örgütü" ilan etmişti. Mursi ve hareketin diğer önde gelen liderleri halen "cinayete teşvik" dahil çeşitli suçlamalarla yargılanıyor.

27 Mart 2014 Perşembe

CHP, MHP, HDP İstanbul Sözleşmesi'nde Birleşti

İstanbul Sözleşmesi'ni sadece İstanbul'a yeniden aday olan mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş imzalamadı. Farklı meslek gruplarından kişilerin hazırladığı demokratik, şeffaf ve katılımcı bir kent yönetimi taahüdü veren İstanbul Sözleşmesi, belediye başkan adaylarının imzasına sunuldu. İstanbul Belediye Başkan adaylarından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mustafa Sarıgül, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sırrı Süreyya Önder ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Rasim Acar imzaladı. Partilerde toplam imzacılara baktığımızda HDP'den 39 aday, CHP'den 5 aday, MHP'den ise 2 aday imzaladı. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden (AKP) imzalayan aday yok. Sözleşmede "Bu sözleşmeyi imzalayanlar olarak İstanbul’un gelişimi, yönetimi ve geleceği ile ilgili kararlar konusunda söz ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Kentimize sahip çıkıyoruz ve İstanbul’u yönetmeye aday olanlardan da İstanbul’a sahip çıkmalarını talep ediyoruz. Aday hangi partiden olursa olsun, aşağıda açıkladığımız temel ilkelere uygun çalışmasını sağlamak için birbirimize söz veriyoruz" deniyor.

25 Mart'ın şifresi: AK Parti ve cemaat uzlaştı mı?

AK Parti ile cemaat arasında süren kavgayı yakından takip eden gazetecilerden olan Vatan yazarı Ruşen Çakır yeni bir hasar tespit raporu kaleme aldı. Hükümet ve cemaatin uzlaşma ihtimalini yorumlayan Çakır, sürecin kazanan ve kaybedenlerini de sıraladı. 25 Mart'ta sızdırılması beklenen ve "büyük turp" olarak tanımlanan kasetin yayınlanmaması üzerine akıllara gelen "ak parti ve cemaat uzlaştı mı?" sorusunu köşesinde yorumlayan Ruşen Çakır bir ateşkes ihtimaline dikkat çekti. İşte Çakır'ın ilgili yazısı: TARAFLAR ÖLDÜRÜCÜ DARBEYİ VURMAYA KORKUYOR! 20 Şubat'ta kaleme aldığım beşinci hasar tespit raporuna "Cemaat ve hükümet nihai kapışmayı erteliyor" başlığını uygun bulmuş ve şöyle yazmıştım: "Hem Cemaat, hem hükümet bir an önce savaşı sonlandırmak istiyor. Tarafların ayrı ayrı, savaşın akışını büyük ölçüde değiştirebilecek, hatta savaşı bitirebilecek malzeme ve imkanlara sahip olduklarını düşünmek için çok nedenimiz var. Fakat nihai kapışmaya kapı aralayacak bu türden büyük stratejik hamleler, her türlü geri dönüş imkanını ortadan kaldıracağı ve yanlış ayarlanması durumunda hedefi değil özneyi zor durumda bırakabileceği gibi nedenlerle sürekli erteleniyor." Geçen 5 hafta içinde her ne kadar karşılıklı hamlelere tanık olmakla birlikte iki tarafın da ellerindeki tüm kozları kullanmadıklarını, daha doğrusu kullanmaya cesaret edemediklerini gördük. Örneğin "heybedeki büyük turp"un açıklanacağı duyurulmuş olan ve büyük bir merakla beklenen 25 Mart gününde kayda değer pek bir şey yaşanmadı. (26 Mart günü sabaha karşı bilinmedik bir adresten dolaşıma sokulan, Deniz Baykal kasetini Başbakan Erdoğan'a irtibatlandıran kaydı herhalde bu bağlamdan ayrı değerlendirmek gerekir) 25 MART HAYAL KIRIKLIĞI CEMAATE SEMPATİYİ TERSİNE ÇEVİRDİ Hükümeti, daha doğrusu Başbakan Erdoğan'ı devirmek için ses (belki de görüntü) kayıtlarına fazlaca bel bağlamış olanlar 25 Mart'ta öyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar ki hemen bu kayıtları dolaşıma sokan odağa yönelik sempatileri antipatiye dönüştü ve Cemaat'in son anda hükümetle uzlaşmış olabileceğine dair spekülasyonlar ortalığı kapladı. AKP İLE CEMAAT UZLAŞABİLİR Mİ? Acaba böyle bir ihtimal sahiden söz konusu olabilir mi? Her iki tarafın da çok kötü sıkışmış olduğunu, birbirlerine yönelik her hamlenin aynı zamanda kendilerine de zarar verdiğini, yani karşılıklı olarak birbirlerinin sonlarını hazırladıklarını göz önüne aldığımızda en akıl kârı olanın barış, o olmazsa ateşkes olduğu açık. Ama yaşanan onca şeyden sonra bunun çok ama çok zor olduğu da muhakkak. Yine de tarafların her türlü geri dönüş imkanını mutlak bir şekilde ortadan kaldıracak öldürücü saldırları sürekli erteliyor olmaları nedeniyle bu kapının, ardına kadar açık olmamakla birlikte aralık olduğunu düşünebiliriz. AKTÖRLER DEĞİŞMEDİKÇE YENİDEN İTTİFAK İMKANSIZ Şu noktanın altını özellikle çizmek istiyorum: Bu iki yapı arasında yeniden bir ittifakı, önde gelen aktörler aynı kaldığı sürece kesinlikle imkansız görüyorum. Bununla birlikte her iki tarafa belli bir süre rahatlama sağlayabilecek bir ateşkes sağlanması ve bunun bir süre sorunsuz yürümesi halinde ilişkileri yeni bir zeminde yeniden tanımlama söz konusu olabilir. KAYBEDEN VE KAZANANLAR LİSTESİ Son raporda 17 Aralık sürecinin esas kaybedeninin medya olduğunu söylemiştim. Bu o o kadar belirgin ki artık medyamız hakkında herhangi bir eleştiri getirmeye gerek bile yok, çünkü hiçbir anlamı kalmadı. EN BÜYÜK KAYBEDEN AKP OLDU Peki 3 ayı aşan zaman zarfında başka kimler kaybetti? Tabii ki öncelikle iktidar partisi. Berkin Elvan olayındaki tavrı ve twitter'ı yasaklamaya çalışması gibi acı örnekler, Başbakan Erdoğan'ın o çok iyi bildiğimiz "kriz çözücü" ve "gündem belirleyici" özelliğini kaybedip krizler ve gündem tarafından sürüklendiğini gösteriyor. CEMAAT İÇİN "SADECE KAZANMA" DEVRİ BİTTİ! İkinci olarak, her ne kadar hükümete çok ciddi darbe indirmiş olsa da Fethullah Gülen ve cemaati. Çünkü artık Said Nursi'nin "siyasetten Allah'a sığınırım" sözünün onlar için hiç de geçerli olmadığını herkes görmüş durumda; yani siyasetten sadece kazanma devri Cemaat için bitti, artık siyasetle ilgileri nedeniyle çok şey kaybediyorlar. AKP İLE SAVAŞINI CEMAATE HAVALE EDENLER DE KAYBETTİ Bu listeye muhakkak, AKP ve Erdoğan'la olan savaşlarını Cemaat'e havale etmiş kişi, grup, parti ve odakları eklemek lazım. Siyaset (muhalefet) yapmayı kim olduklarını bile tam bilmedikleri kişilerin dolaşıma soktuğu kayıtlara indirgeyen bu çevreler "kullanan" değil "kullanılan" olduklarını çok geçmeden anlayacaklardır. SÜRECİN KAZANANLARI: KÜRT HAREKETİ VE MHP Buna karşılık Cemaat-hükümet savaşına kayıtsız kalmayan, ama taraflardan herhangi birine tam olarak angaje olmayanların belli ölçülerde kazanma ihtimali söz konusu, ki bu noktada akla ilk olarak Kürt siyasi hareketi ve tabii ki MHP geliyor. Onların bu kaos ortamının yegane kazançlıları olduğunu anlamamız önümüzdeki yerel seçimlerle tam olarak mümkün olmayabilir. Fakat normal şartlarda AKP ile Gülen cemaati arasındaki savaşın 30 Mart sonrasında da süreceği düşünülürse, bu iki hareketin önlerinin iyice açılacağını ve genel seçimlere çok güçlü bir şekilde gireceklerini ileri sürebiliriz.

Cemaat Operasyonu Başladı, Kaynak Holding'e Baskın

MASAK'ın holding çalışanı bir yöneticinin ihbarı Kaynak Holding'e baskın yaptığı belirtildi Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen, bünyesinde NT mağazaları, Sürat Kargo, Sürat Bilişim gibi şirketleri barındıran Kaynak Holding'e, kara para ve vergi kaçakçılığı gerekçesiyle MASAK( Mali Suçları Araştırma Kurulu) ve İstanbul Mali Şube ekipleri tarafından baskın yapıldı. Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun , 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, arandığı ve gözaltına alındığı süreçte Fethullah Gülen ’in yanındaki isimlerden biri olarak da biliniyor. Hürriyet gazetesinden Toygun Atilla ’nın haberine göre MASAK, holding bünyesinde çalışan, finans trafiğinde etkili bir pozisyonda bulunan yönetici konumundaki bir kişinin ihbarı üzerine Kaynak Holding'i mercek altına aldı. Yapılan ilk incelemeler sonunda kara para trafiğinin ve vergi kaçakçılığının izine rastlanması üzerine Kaynak Holding'in İstanbul Bulgurlu ve Mahmutbey'deki merkez binalarına MASAK ve Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından baskın düzenlendi. MASAK elemanları holdingin mali, finans hareketlerine ilişkin belgelere ve bilgisayardaki kayıtlarına el koydu. İncelemede, özellikle holding bünyesindeki Sürat Kargo ve bilişim şirketleri üzerinde yoğunlaşarak gerçekleştirildiği belirtiliyor. Özellikle eğitim, yayıncılık, kargo ve bilişim sektöründeki şirketleri ile tanınan Kaynak Holding'in 7 bine yakın çalışanı ve yıllık 1,5 milyar liralık ciroya sahip. Holding 16 farklı sektörde bünyesinde 23 ayrı şirket barındırıyor. 1979 yılında İzmir'de kurulan Holding ticari hayata yayıncılıkla başladı ve Sızıntı Dergisi’ni yayınladı. İlerleyen yıllarda giderek büyüyen Holding, eğitimden, yayıncılığa, kargoculuktan, bilişime kadar onlarca sektöre girdi

Elvan Ailesi Başbakan Erdoğan'dan Şikayetçi

Berkin Elvan’ın anne ve babası Başbakan Erdoğan’ın “Gülsüm Elvan’ı yuhalatması” sebebiyle ve “Emri ben verdim” sözleriyle ilgili şikayetçi oldu. Baba Elvan, oğlunun daha önce Emniyet’e çağrılıp tehdit edildiğini anlattı. Ayça Söylemez'in Bianet'te yer alan haberine göre, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ve annesi Gülsüm Elvan bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’den şikayetçi oldu. Gülsüm Elvan, başından gaz kapsülüyle vurulan ve 269 gün komada kaldıktan sonra 15 yaşında hayatını kaybeden oğlu Berkin Elvan’ın mezarına atılan bilyelerin “silah” olmadığını, arkadaşlarıyla oynadığı misketlerin atıldığını söyledi. “Sen kaçamazsın anne, dedi” Gülsüm Elvan bugünkü ifadesinde şunları söyledi: “Berkin 16 Haziran’da sabah 07:00 gibi evden çıktı. ben çay koydum ekmek almaya gidecektim ama ayağım kırık olduğu için Berkin, ‘Anne sen bir şey olursa kaçamazsın, ben kaçarım, koşa koşa gider gelirim’ dedi, çıktı.” “Başımdaki tülbenti attım” Anne Elvan, Başbakan Erdoğan’ın “mezara bilye atıldığı” iddiasıyla ilgili de şunları söyledi: “Kendi geleneğimle çocuğumu defnettim. Çocuğumun mezarına attığım başımdaki tülbenttir. Ayrıca çocuğumun mezarına bile atarken kesinlikle silah diye atmadım. Arkadaşlarıyla oynadığı bilye ve misketleri attım. Hatta bilyeleri de ben atmadım, arkadaşları attı.” “Başbakan, ‘Emri ben verdim, polis destan yazdı’ dedi. Bu nedenle kendisinden şikayetçiyim. ”Berkin’e Grup Yorum sorgusu Baba Sami Elvan da Savcı Faruk Bildirici’ye şunları söyledi: “5 Haziran 2013’te cep telefonumdan arayıp Valiliğe çağırdılar, Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne gelmemizi istediler. Öğle saatlerinde oğlum Berkin’le beraber gittik. Bir odaya alındık, içeride biri kadın üçü erkek, sivil giyimli, polis olduğunu düşündüğümüz kişiler vardı.” “İkisi Berkin’e sorular sordular. ‘Kendilerinin de Grup Yorum sevdiğini ama grubun devlete karşı geldiğini, Berkin’in Grup Yorum konserlerine, eylemlere gittiğini, bunu tasvip etmediklerini’ söylediler, ‘Uzak dur’ dediler. ”Ferhat Gerçek’le tehdit ettiler Baba Elvan, oğlunun bilerek öldürüldüğüne inandığını söyledi: “Cezaevlerinde birçok kişinin olduğunu, Ferhat Gerçek gibi sakat kaldıklarını, birçoğunun hayatını kaybettiğini, Berkin’in de bunlardan biri olabileceğini söylediler. Sol dergileri gösterip, bunların yalan olduğunu, gerçeğin devlet olduğunu söylediler. Yaklaşık bir saat Emniyet’te kaldık.” “Sordukları sorulardan Berkin’i tanıdıkları anlaşılıyordu, ben oğlumun bilerek öldürüldüğüne inanıyorum. Çünkü verdikleri örneklerde, bu kişilerin tekerlekli sandalyeyle gezdiğini, sakat kaldığını, Berkin’in de bunlardan biri olabileceğini söylediler. Bu nedenle Berkin’in bilinçli şekilde vurulduğuna inanıyorum.”

Obama'dan Rusya'ya sert uyarı

Obama, Rusya'yı daha fazla ileri gitmemesi konusunda uyardı. ABD Başkanı Barack Obama, Rusya'yı Ukrayna'da daha fazla ileri gitmemesi konusunda uyararak aksi halde enerji ve finans sektörüne yönelik yaptırımlar ve silah ambargosunun gündeme geleceğini söyledi. Hollanda'nın Lahey kentinde düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin ardından basın toplantısı düzenleyen Obama, Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin doğrudan görüşmelerle çözülmesi gerektiğini belirterek Kiev yönetiminin diplomatik yol tercihini takdir etti. Rusya'nın diplomatik yolu tercih etmemesi halinde ilave maliyetle karşılaşacağını, bu durumdan küresel ekonominin de kısmen olumsuz etkileneceğini fakat ortaya çıkacak maliyetin büyük bölümünü Moskova'nın göğüslemek zorunda kalacağını kaydetti. Obama, "Rusya'nın daha ileri gitmesi" halinde bugüne dek başvurdukları bireysel yaptırımların yerine sektörel yaptırımlara yöneleceklerini ve bu kapsamda halen AB ile teknik düzeyde üzerinde çalıştıkları enerji ve finans sektörlerine yönelik yaptırımların, silah ambargosunun ve Rusya ile karşılıklı ticareti kısıtlayacak önlemlerin masada olacağını ifade etti. ABD Başkanı Obama, Rusya ile Kırım'ın ilhakının tanınması karşılığında Ukrayna'nın kalanının güvenceye alınmasına yönelik bir mutabakata varıldığı iddiasını yalanlayarak, Kırım'ın geleceğinin büyük ölçüde uluslararası toplumun Rusya'nın ilhakının gayrimeşru olduğuna yönelik pozisyonunu korumasına bağlı olduğunu vurguladı. Obama, Rusya'nın Ukrayna sınırındaki askeri yığınağının gözdağı vermeyi amaçladığını, Moskova'nın, AB ve ABD'nin nasıl tek vücut kalacağına bakarak bir sonraki hamlelerini tarttığını söyledi. Rusya'nın Kırım'ı Kosova'yla kıyaslamasına karşı çıkan Obama, binlerce Kosovalının kendi hükümetleri tarafından katledildiğini hatırlattı. Obama, Ukrayna'da Rusça konuşanların tehdit altında bulunduğuna yönelik hiçbir delil bulunmadığını kaydetti. Barack Obama, Rusya'nın bugün Soğuk Savaş dönemine ve 6 yıl önceki Gürcistan Savaşı'na göre çok daha izole edildiğini, bazı komşularına karşı askeri güç kullanmak zorunda kalmasının zayıflık belirtisi olduğunu dile getirdi. Obama, bir sonraki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nin 2016'da Şikago'da yapılacağını sözlerine ekledi. Rusya "yüksek maliyetli yaptırımlarla" karşılaşabilir Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise Ukrayna krizinin savaş çıkarmasını beklemediğini ifade ederek, Rusya'nın daha ileri gitmesi halinde yüksek maliyetli yaptırımlarla karşılaşacağı uyarısında bulundu. Rutte, yaptırımları planlarken, Rus ekonomisine azami maliyet çıkaran ancak Avrupa, ABD, Kanada ve Japonya'ya ciddi zarar vermeyecek olanları tercih edeceklerini söyledi.

Mersin'de Banka Soygunu

Bir banka şubesinden para transferi yapıldığı sırada güvenlik görevlisini etkisiz hale getiren zanlı, ilk belirlemelere göre 800 bin lirayı alıp kaçtı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, İsmet İnönü Bulvarı'ndaki banka şubesinde biriken paraların nakil aracına yüklendiği sırada, bir kişi, darbettiği güvenlik görevlisinin silahını aldı. İçinde ilk belirlemelere göre 800 bin lira olduğu belirlenen para dolu torbayı alan zanlı kaçtı. İsmail B, olduğu öğrenilen zanlının yakalanması için çalışma başlatıldı. Kentin tüm çıkış noktalarında araçları arayan ekipler, şüphelinin gidebileceği yerlerde de tedbir aldı. Bu arada zanlının, bankanın hemen yanındaki büfenin sahibi olduğu ileri sürüldü. Öte yandan, darbedilerek etkisiz hale getirilen ve silahı gaspedilen güvenlik görevlisinin ifadesine başvuran polis, banka çalışanlarından da bilgi aldı. Ayrıca, Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü ekipleri de bankada parmak izi çalışması yaptı.

25 Mart 2014 Salı

Yer altındaki patlamanın sırrı çözülemedi

Zonguldak'ta, geçen 19 Ocak'ta maden ocakları ve mağaraların yoğun olduğu Bahçelievler ve İncivez Mahalleleri mevkiinde yer altında meydana gelen patlamayla ilgili üniversitenin yaptığı incelemede, yüzeyde belirgin bir deformasyon oluşmadığı ve korkulacak bir şey olmadığı belirlendi. Kentin nüfusu en yoğun mahallelerinden Bahçelievler ve İncivez'de yoğun olarak hissedilen ve paniğe yol açan yer altındaki patlamanın nedeni ve yüzeyde hasara yol açıp açmadığının belirlenmesi için Valilik ile Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) arasında protokol imzalandı. BEÜ İleri Araştırmalar Laboratuvarı, söz konusu patlamayla ilgili incelemesini tamamladı. Raporda, patlamanın nedeniyle ilgili bir bulguya rastlanmadığı belirtildi. Ancak patlamanın yüzeyde belirgin bir deformasyon oluşturmadığı ve korkulacak bir şey olmadığı raporda ifade edildi. İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Güngör, BEÜ arşivlerinde mevcut olan patlama öncesine ait 12 Ocak tarihli uydu görüntüsü ile patlama sonrası 23 Ocak'ta çekilen yeni uydu görüntüsünün karşılaştırıldığını söyledi. Güngör, "Hazırlanan raporda çekilen yeni uydu görüntüsünün karlılaştırılmasında yüzeyde belirgin bir deformasyon oluşmadığı belirtiliyor. Yine rapora göre korkulacak bir durum olmadığı da ifade ediliyor. Bu rapor ilgili kurumlara da teslim edildi" dedi.

Oculus Rift yaratıcısından yeni açıklamalar

Oculus Rift bügüne kadar, sanal gerçeklik alanında geliştirilen cihazlar arasında genel kullanıma geçmeye en yakın olanı olarak görünüyordu. Ancak Sony geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla oyun dünyasını şaşırtmayı başardı ve sanal gerçeklik alanındaki cihazı Project Morpheus’u resmi olarak tanıttı. Devam etmekte olan Game Developer Conference etkinliği sırasında tanıtılan Morpheus’un sanal gerçeklik cihazlarını ve bu alandaki en önemli cihaz olan Oculus Rift‘in geleceğini nasıl etkileyeceği de tartışma konusu oldu. Oculus Rift‘in yapımından sorumlu olan Oculus VR firmasının kurucusu ve Rift’in asıl geliştiricisi olan Palmer Luckey, cihazın geleceği ve Sony’nin rakip ürünü Morpheus hakkında açıklamalarda bulundu. Sony’nin sektördeki birçok firmadan daha büyük bir güce sahip olduğunu vurgulayan Luckey, Sony sayesinde sanal gerçeklik cihazlarının ana akım olabileceğini söyledi. Sanal gerçeklik cihazlarının şu ana kadar gerekli noktaya gelemediğini söyleyen Luckey, böyle bir sektörü sahiplenmenin pek de anlam ifade etmeyeceğini belirtti. Şu anda kullanıcıların sanal gerçeklik cihazlarına inanmadığını belirten Luckey, Sony gibi dev bir firmanın bu alana yönelmesiyle bu durumun değişeceğine dikkat çekti. Luckey, Sony’nin daha önce PlayStation Move’da karşılaştığı sorunlara işaret ederek, firmanın Morpheus projesini en iyi şekide göstermek için özel birşeyler geliştirmesi gerektiğini belirtiyor.

Özhaseki: "Kılıçdaroğlu'nun Guinnes Rekorlar Kitabı'na girmesi lazım"

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginde kendisi hakkında konuşmasını değerlendirdi. Özhaseki, "Guinness Rekorlar Kitabına bu adamın girmesi lazım. En iyi yalanı kim söyler, demagojiyi kim yapar noktasında üstüne yok" dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitingindeki sözlerine cevap verdi. Özhaseki, "Kemal Bey Kayseri'de 3-5 bin kişi ile bir miting yapmış. Ne kadar insanı topladığı bizim için çok önemli değil; ama Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve şahsımla ilgili söylemiş olduğu sözler önemli. Ben Kemal Bey adına Guinness Rekorlar Kitabına başvuruda bulunmak istiyorum. Bu rekor, 'En iyi yalanı kim söyler?', 'En çok demagojiyi kim yapar?', 'En çok yalanı yüzü kızarmadan birkaç dakika içinde kim söyler?' şeklinde bir rekor. Çünkü bu konuda Kemal Bey çok mahir" dedi. Kılıçdaroğlu'nun birkaç yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde başladığı yalanlarına kendine yakın insanlarla çıktığı televizyon programlarında devam ettiğini söyleyen Özhaseki, Kayseri'ye gelen 20-30 milletvekilinin de adliyeye 300 sayfalık dilekçe vererek şov yaptığını ifade etti. Özhaseki şöyle devam etti: "Gerek şahsımı, gerekse çalışma arkadaşlarımı hedef alan 100'den fazla suçlamada bulundular; ama hepsi yalan dolan ve iftira. Savcılıklar suçlamaları ellerine aldılar. Türkiye tarihinde bir ilk yapılarak, görülmüş, temyizde kesinleşmiş dava dosyası yeniden açılıp tekrar incelendi. Savcılar oy birliği ile karar verdiler. Kararda, 'Bunların hepsi yalan, hepsi iftira, siz yalan söylüyorsunuz sizi kınıyoruz' dediler ve yüzlerine çarptılar. Ana dava bu ve bu konuda bir ihtilaf yok. Biz Kemal Bey veya ekibinden nezaket icabı 'kusura bakmayın, özür dileriz, bize böyle bir duyuru gelmişti, biz de bunu savcılığa taşıdık, doğru değilmiş, hakkınız helal edin' demelerini bekledik. Fakat bunlarda böyle nezaket ne gezsin. Tam tersine bu sefer de algı idaresi başladı. Mahkeme kararlarına rağmen utanmadıkları gibi, pişkin pişkin sırıtmaya devam edince biz de tazminat davaları açmaya karar verdik."

MHP'li Akşener: Sen bostan korkuluğu musun?

TBMM Başkanvekili, MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık operasyonundan sonra oylarının düştüğünü görünce hırçınlaştığını, Türkiye'yi diliyle dilim dilim böldüğünü söyledi. Akşener, "Tutturdu bir paralel. İnsana sormazlar mı kardeşim 11 yıldır uyudun mu? Sen bostan korkuluğu musun?" dedi. Seçim çalışmaları kapsamında önce Zonguldak'ın Alaplı İlçesi'nde partisinin seçim bürosunu ziyaret eden Akşener, konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi. Akşener, Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasından sonra Türkiye'yi diliyle dilim dilim böldüğünü söyledi. 'TUTTURDU BİR PARALEL' Ardından Ereğli İlçesi'ne geçerek Pazar Yeri'nde toplanan kalabalığa hitap eden Akşener, yine Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık'tan sonraki tutumunu eleştirdi. Akşener, şöyle dedi: "Tutturdu bir paralel. İnsana sormazlar mı kardeşim 11 yıldır uyudun mu? Sen bostan korkuluğu musun? 11 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsun. Türkiye'de paralel yapı varmış. Türkiye'de terör örgütü varmış. Bir tarafta bir grubu terör örgütü olarak nitelerken asıl terör örgütü ile sarmaş dolaşsın. Hani Apo ile görüşme yapmak şerefsizlikti? Hani Apo ile görüşme yapan şerefsizdi? Ne diyeceğiz biz şimdi sana? Bir tarafta Abdullah Öcalan'ın, 'Anlaştık biz, 10 bin kadro istiyorum büyük şehirlerden' diyen ses kayıtları. 10 bin kadro Kandil'deki 10 bin kişiye tekabül ediyor. Yarın bu 10 bin kadro için ne diyeceğini bu millet merakla bekliyor."

21 Mart 2014 Cuma

Kürtaj Artık SGK Kapsamında

Sağlık Bakanlığı “parası olana kürtaj” uygulamasını sona erdirdi. Resmi Gazete’de dün yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği’ne (SUT) göre 10 haftadan küçük gebeliklerdeki “isteğe bağlı” kürtajlar SGK kapsamına girdi. Bundan böyle kürtaj olmak isteyenler gebelikleri 10 haftadan küçük olmak koşuluyla, devlet hastanelerinde kürtaj yaptırabilecek. Daha önce işlemin ücretinin devlet tarafından ödenebilmesi için tıbbi zorunluluk koşulu getiriliyordu. SUT’ta kürtajın hastaneye getireceği puan ise 150.8 olarak belirlendi. Uzmanlar riskin büyük olmasına karşın puanın düşük olmasını eleştirirken düşük puanın doktorların kürtaj yapmaktan çekinebilme ihtimaline yol açabileceğine dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde 2003 yılında yayımlanan genelge ile doktorların uygun gördüğü durumlar için, “hastaların ücretlerini kendileri karşılaması” koşuluyla isteğe bağlı kürtaj yapılıyordu. Gebeliği 10 haftanın altında olanlara yapılabilen isteğe bağlı kürtaj işlemi 2007’de yayımlanan SUT ile ödeme kapsamından çıkarıldı ve SGK yalnızca tedavi amaçlı yapılan rahim tahliyelerinin ödemesini karşılamaya başladı. ‘Parası olana’ kürtaj kalktı Bu durumda kadınlar yalnızca “hastalık” olarak görüldüğünde ve tedavi gerektirdiğinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde kürtaj yapıtırdı ve bu SGK tarafından ödendi. İsteğe bağlı kürtaj işlemini ise “parası olan”lar yaptırabildi. Kürtajın “dolaylı yasaklanması”yla birlikte Kıbrıs’ta “kürtaj turizmi” başlatan şirketler dahi oldu. Kamuoyunu rahatsız eden uygulamaların ardından geçen hafta bir açıklama yayımlayan Sağlık Bakanlığı, SGK ile konuya ilişkin görüştüklerini, “yapılan görüşme sonrası isteğe bağlı kürtaj işlemlerinin yeniden SUT kapsamına alındığı, Resmi Gazete’de yayımlanmasının beklendiği” kaydedildi. Devlette ‘isteğe bağlı kürtaj’ dönemi Bakanlığın söz ettiği “isteğe bağlı kürtajı” SUT’a dahil etme, dün yayımlanan Resmi Gazete’de kesinlik kazandı. Kamuoyu baskılarının hızlandırdığı işleme göre, bugünden itibaren 10 haftadan önce yapılan isteğe bağlı kürtaj işlemleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde SGK tarafından karşılanacak.

20 Mart 2014 Perşembe

Kars TÜİK Bürosuna Silahlı Saldırı: 7 Ölü

Türkiye İstatistik Bürosu'nun Kars bürosunda bu sabah mesai saatinin başlamasının ardından katliam yaşandı. Kurum çalışanı altı kişi öldürüldü. Katliamı yapan kişinin daha önce TÜİK'te çalışan bir sosyolog olduğu ortaya çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu Bürosu'nun Kars'taki bürosu bu sabah bir saldırının hedefi oldu. Sabah mesai saati başladığında büroyu basan bir kişi ve büroda bulunan altı kişiyi kalaşnikof ile öldürdü ve ardından intihar etti. Bir kişi halen yaralı, hayatını kaybedenler arasında kurum müdürü Mehmet Tolon da bulunuyor. BİNA BOŞALTILDI HERKES ŞOKTA Şu anda olay yeri inceleme kipleri incelemelerini sürdürüyor. Dışarıdaki panik devam ediyor. Kars'ta ilk defa böyle bir olayın yaşanması nedeniyle, Kars sakinleri olayını henüz üstünden atamadı. Yirminin üzerinde personel dışarı çıkartıldı. TÜİK'te çalışanların yakınları olayın meydana geldiği Atatürk Caddesi'ne koştu. Ceza alan memur katliam yaptı Kars’ta meydana gelen olayın, müfettiş soruşturması sonucu ceza alan bir memurun cinnet getirmesi nedeniyle yaşandığı öğrenildi. İddiaya göre bir yıldır TÜİK Kars bölge müdürlüğünde çalışan memur hakkında bir süre önce soruşturma açıldı. Bu soruşturmada memura ceza verildi. Bu nedenle bölge müdürü ile tartışan memurun, önce mesai arkadaşlarını rehin aldığı, bir süre sonra da hepsini öldürerek intihar ettiği bildirildi. Rehine olayına karşı özel harekat timleri olay yerine gittiğinde 7 cesetle karşılaştı. KARS VALİSİ: SOSYOLOG OLARAK ÇALIŞIYORDU Kars Valisi Eyüp Tepe saldırının terör olayı olmadığını belirtirken şu açıklamayı yaptı: "Olayın terör saldırısıyla ilgisi yok. Saldırganın kimliği Veysi Erin. TÜİK'te sosyologolarak görev alıyordu. Altı kişiyi öldürmüş ve intihar etmiş" "ÖNCE MÜDÜRÜ REHİN ALMIŞ" Kars Belediye Başkan adayı Naif Alibeyoğlu, hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada eylemi gerçekleştiren kişinin daha önce çalışan bir kişi olduğunu ifade ederek “Psikolojik sorunları olduğu ifade ediliyor. Kısa bir süre önce Diyarbakır’a gidiyor ve beraberinde silah getiriyor. Önce müdürü rehin alıyor. Sağa sola ateş açıyor. 6 kişiyi öldürüyor daha sonra da kendisi intihar ediyor. Çok sayıda yaralı da var” dedi. TÜİK'TEN AÇIKLAMA Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, (TÜİK) Kars Bölge Müdürlüğü'nde çalışan Veysi Erim 'in çalışan 6 kişiyi öldürdükten sonra intihar ettiği olayla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Kars Bölge Müdürlüğümüzde 19.03.2014 tarihinde üzücü bir olay meydana gelmiştir. Kurumumuz çalışanlarından birisi, silahlı saldırıda bulunarak 6 personelimizi öldürmüş bir personelimizi yaralamıştır. Şahıs daha sonra kendisini vurarak intihar etmiştir. Kamuoyuna üzüntü ile duyurulur. " KARS VALİLİĞİ’NDEN AÇIKLAMA Kars Valiliği TÜİK Binasına silahlı saldırıda 7 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “19 Mart 2014 Çarşamba günü TUİK Bölge Müdürlüğünde çalışan Veysi ERİM saat 08.30 civarında Bölge Müdürlüğü binasına gelerek Bölge Müdürlüğünde çalışan 5 kişi ve Bölge Müdürünü Glock marka tabanca ile öldürdükten sonra intihar etmiştir. Ayrıca olay esnasında kurumda bulunan 1 çalışan yaralanmış olup hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Veysi ERİM, TUİK Bölge Müdürlüğünde Sosyolog kadrosunda çalışan memur olup, psikolojik sorunları ile ilgili tedavi görmekteydi. Bu vahim olayın herhangi bir siyasi ve terör olayı ile ilgisi olmayıp, psikolojik tedavi gören Veysi ERİM’ in cinnet halinde olayı gerçekleştirdiği değerlendirilmektedir. Görev başında şehit olan personellerimize Allah’tan rahmet yakınlarına sabır ve başsağlığı diler, yaralı olan personelimize acil şifalar dileriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi BAKAN YILMAZ TÜİK SALDIRISINI DEĞERLENDİRDİ Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kars'ta 7 kişinin hayatını kaybettiği TÜİK binasındaki saldırı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yılmaz, saldırıyı yapan kişinin daha önce hakında soruşturma yürütüldüğünü ancak işten çıkarılmadığını söyledi. Geceyi Van'da geçiren Kalkınma Bakanı Yılmaz, otel çıkışında açıklamalarda bulundu. Bakan Yılmaz, saldırganın piskolojik sorunları olduğunu ve sürekli rapor alarak işe gelmediğini söyledi. Bakan Yılmaz, "TÜİK çalışanı. Hakkında soruşturma yürütülmüş bir kişi. Muhtemelen psikolojik sıkıntıları olan bir kişi. Bu acı hadise yaşandı. Hakkında işten çıkarma gibi bir durum söz konusu değil. İlk aldığımız bilgilere göre 'kademe ilerlemesi cezası' verilmiş." dedi. Bakan Yılmaz, yapılan açıklamanın ardından heliktopterle Kars'a gitti.

Projeksiyon Cihazı Alırken Nelere Dikkat Etmeli

Projektör Cihazının Özellikleri Nasıl Olmalı?

Çözünürlük, Işık Gücü-Parlaklık, Kontrast Oranı; tüm bunlar göz önünde bulundurulmalıdır. Sonrasında ise HDMI projeksiyon, kısa mesafe projeksiyon, USB projeksiyon, 3D projeksiyon, kablosuz projeksiyon gibi çeşitler irdelenmelidir. 

Büyük Ekran Kalite Anlamına Gelmez!

Büyük görüntü elde etmek için mesafenin uzun tutulması gerekir. Mesafe uzadıkça ise ışığın gücü azalır. Işık gücü azalırsa görüntü kalitesi düşer. Yani büyük görüntü her zaman iyi sonuç vermez. Bunun için ışık gücü-kontrast ikilisi arasındaki ilişkiye bakmak gerekir. Çünkü ışık gücü de tek başına kaliteli görüntü için yeterli olmaz. Söz gelimi 3000 lümen ışık gücü, 3000:1 kontrastlı Optoma GT750XL cihazı ile 2100 lümen 20.000:1 kontrast oranına sahip Epson TW5910 cihazının verdiği ışık gücü eş değer gözükse de kontrast olarak tw5910 çok daha iyidir. Gündüz vakti açık havada ya da çok aydınlık kapalı mekanlarda projeksiyonlardan verimli sonuç alınmaz. Yine de nispeten aydınlık mekanlarda kullanılacaksa 4000 lümen parlaklık ve fazlasına sahip profesyonel projeksiyonlar tercih edilmelidir.

Işık Gücü ve Lamba Ömrü

Işığın gücü arttıkça ömrü kısalır. Tasarruf moduna sahip bir cihaz ile ışığın ömrü uzatılabilir. Yani daha aydınlık ortamlarda normal, karanlık ortamlarda ise ekonomik mod tercih edilebilir. LED Projektörlerin lambaları 20.000 - 30.000 saat gibi bir ömre sahiptir. Eğer evde kullanılacaksa, ki bu çok yoğun olmayan bir kullanım anlamına gelir, uzun ömürlü diye LED tercih etmek gereksiz para ödemek demektir. Tabi sürekli izlenecekse, maç yayını yapılacaksa ya da devamlı oyun oynanacaksa LED’ler iyi bir tercihtir.

USB Projeksiyon

LED Projeksiyon cihazları kendiliğinden gelen yazılım sayesinde USB'den video oynatabilir. Tabi bunun için video formatı da önem taşır. EN popüler video formatlarından biri MKV’dir ve çoğu yeni projeksiyon bu formatı destekler. Göz ardı edilmesi gereken diğer mesele USB girişi özelliklerine bakarken Mikro USB, USB B, USB A isimlerine dikkat edilmelidir. Yoksa problem yaşayabilirsiniz. Kısa Mesafe Projeksiyon Büyük ekran almak isteyenler kısa mesafe projeksiyon ışık gücünü kaybetmeden kısa mesafeden büyük görüntüler elde edebilirler. Yüksek Kontrast Dinamik ve statik kontrast oranı biçiminde iki tür vardır. Statik kontrast oranı doğru olandır. Zira dinamik kontrast projeksiyon cihazının ölçülen en yüksek değeridir o değeri yakalamanız için o boyutları sunmanız gerekir.

Kaynak : projeksiyon alırken nelere dikkat etmeli

19 Mart 2014 Çarşamba

Öğrencisiyle ilişkisi birlikte kliniğe gidince ortaya çıktı

İngiltere’nin Newport kentinde 26 yaşındaki drama öğretmeni Kelly Ann-Marie Burgess ilişki yaşadığı 16 yaşındaki erkek öğrencisi ile birlikte cinsel sağlık kliniğine gidince tutuklandı. North Somerset Mahkemesi’nde görülen davada Savcı Michael Collins, ismi basına açıklanmayan çocuğun gittiği cinsel sağlık kliniğinde öğretmeni ile cinsel ilişki yaşadığını bir hemşireye itiraf ettiğini ve bu itirafın üzerine hemşirenin yetkililer ile iletişime geçtiğini söyledi. Savcı, Burgess’in hemşireye sahte bir isim vermeye çalıştığını ve daha sonra da öğrencisini “yaşıtı bir kızla ilişki kurduğu için kliniğe getirdiğini” de söylediğini belirtti. Uzun süre tüm suçlamaları reddeden Burgess, polisin okuldaki bilgisayarında öğrencisine gönderdiği mesajların kopyalarını bulması ile suçunu itiraf etmek zorunda kaldı. Bulunan mesajlarda Burgess’in öğrencisine “Polisi kandırmayı başardım. Bana mesaj atma ve sakın korkma. Sadece seninle konuşmaya geldiklerinde anlatacağın hikayeyi iyi öğren” yazdığı görüldü. Genç öğretmen mahkemede “Öğrencisinin reşit olduğunu bildiği için ilişkilerinin bir suç olduğunun bilincinde olmadığını” söyledi. Çalıştığı okuldaki işini kaybeden Burgess’in alacağı ceza 7 Nisan’da Bristol Kraliyet Mahkemesi’nde belirlenecek.

Öcalan'ın 9 Avukatına Tahliye

Özel Yetkili Mahkemelerin kapatılması ve tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yeni kanunun yürürlüğe girmesinin ardından KCK davasından tutuklu 9 avukat ile bir yazar tahliye edildi. PKK'nın çatı örgütü KCK'ya yönelik açılan, çoğunluğu Abdullah Öcalan’ın avukatı olan 50 sanıklı davanın 10 sanığına tahliye kararı çıktı. Davanın görüldüğü İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kapatılmasının ardından avukatlar tahliye talebinde bulunmuştu. Tahliye talepleri İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirildi. Talepleri değerlendiren mahkeme avukatlar Doğan Erbaş, İbrahim Bilmez, Ömer Güneş, Hatice Korkut, Cengiz Çiçek, Muharrem Şahin, Emran Emekçi, Sebahattin Kaya, Mehmet Bayraktar ile yazar Cengiz Kapmaz’ın tahliyesini karar verdi. Sanıklar hakkında yurtdışı çıkış yasağı koyan mahkeme, tahliye gerekçesi olarak ‘sabit ikametgah sahibi olmalarını, delillerin toplanmış olmasını ve cezaevinde geçen süreyi’ gösterdi. Bu tahliyeler ile birlikte 'KCK avukatlar' davasında tutuklu sanık kalmadı. Söz konusu avukatlar KCK soruşturması kapsamında Kasım 2011 yılında tutuklanmıştı.

Savcılık 'Kayıtlar Gerçek mi' Diye Sordu

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında dinlettirdiği, Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalarla ilgili tapeleri sordu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun, ses kaydını partisinin grup toplantısında dinletmesi ve seçim mitinglerinde okuması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başbakan Erdoğan avukatları aracılığıyla yaptığı suç duyurusunda, tapelerin savcılık tarafından Kılıçdaroğlu’na sızdırıldığı iddiasında da bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan’ın suç duyurusunu işleme koydu. Savcılık, UYAP üzerinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak dinleme kayıtlarıyla ilgili bilgi istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin 17 ve 25 Aralık soruşturma dosyalarında yer alıp almadığı, iddia edilen kayıtların gerçek olup olmadığı, gerçekse dosyada gizlilik kararı bulunup bulunmadığı”nı sordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelecek yanıt, “tapelerin montaj olup olmadığı, soruşturma kapsamında kayıt yapılıp yapılmadığı” iddialarına da ışık tutacak. HUKUKA AYKIRILIKTAN İŞLEM Kılıçdaroğlu ve diğer şüpheliler hakkında, “Haberleşmenin ve soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, yargı görevini yapanı etkileme ve kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla işlem yapılması isteniyor.

Ukrayna'da soğukkanlı olunmalı

Cumhurbaşkanı Gül, Ukrayna'daki gelişmelerle ilgili, "Bu konularda soğukkanlı olunmasını ve uluslararası hukuka özellikle riayet edilmesi gerektiğini" bildirdi. Kopenhag Christiansborg Sarayı'ndaki başbakanlık binasında yapılan basın toplantısında,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt yaptıkları görüşmeyi aktardı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, davetten duyduğu memnuniyeti dile getirerek misafirperverlikten ötürü Kraliçe 2. Margrethe'e teşekkür etti. Danimarka ve Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerinin Osmanlı dönemine uzandığını belirten Gül, o dönemlerden itibaren iki ülke ilişkilerinin mükemmel bir düzeyde seyrettiğini ve her alanda yakın işbirliği içinde olduklarını söyledi. Ziyaret vesilesiyle iki ülke ilişkilerine yeni bir ivme kazandırmak ve ilişkileri daha da ileri taşıma arzusunda olduklarını vurgulayan Gül, dün iş dünyası ile bir araya geldiğini ve yatırımcılara, birlikte daha çok iş yapmaları için tavsiyelerde bulunduğunu aktardı. Yeni bir Soğuk Savaş'ın kimseye faydası yok Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ve Danimarka olarak Ukrayna ve özellikle Kırım'daki gelişmeleri detaylı konuştuklarını ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdikleri önemi tekrarladıklarını belirtti. De facto durumların Avrupa'da başka sorunları doğurabileceğini ve daima uluslararası hukukun gözününde bulundurulması gerektiği üzerinde durduklarını ifade eden Gül, "Öncelikle bu konularda soğukkanlı olunmasını ve uluslararası hukuka özellikle riayet edilmesi gerektiğini yoksa yeni bir Soğuk Savaş döneminin başlamasının kimseye faydası olmayacağını ve bundan herkesin çok zarar göreceğini paylaştık" dedi. Danimarka'nın Suriye'de olup bitenleri yakından takip ettiğini gördüğünü belirten Gül, Türkiye'ye gönderilen patriotlar nedeniyle Danimarkalı askerlerin Türkiye'de görev yaptığını hatırlatarak bundan dolayı teşekkür ettiğini ve Türk halkının takdirlerini ifade ettiğini söyledi. Gül, Suriye'de yaşanan kritik süreci en iyi bilen ülkenin Türkiye olduğunu çünkü Suriyeli mültecilerin Türkiye'deki kamplarda yaşadığını ve bunlar için şimdiye kadar 3 milyar doların üstünde harcama yapıldığını vurguladı. Türkiye'nin bu konuda uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu ilettiğini dile getirenCumhurbaşkanı Gül, Suriye'deki güvenlik durumu, uluslararası desteğin sürmesi gerektiği ve Suriye'de radikalizmin önüne geçilmesi gerektiğinin önemine değindiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Abdullah Öcalan ile ilgili aldığı kararın sorulması üzerine, bu sabah kararı öğrendiğini ancak uzmanlar tarafından yapılacak detaylı çalışmadan sonra konuşabileceğini söyledi. Aramızda çok güçlü siyasi bağlar var Başbakan Thorning-Schmidt de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Danimarka'da ev sahibi olarak karşılamaktan memnuniyet duyduğunu belirterek bu ziyaretin Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden tam 1 yıl sonrasına denk geldiğini, bu durumun iki ülke ilişkilerinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül'ün Türkiye'nin AB üyeliği konusunda çok önemli ve öncü bir rol oynadığını ifade eden Helle Thorning-Schmidt, Türkiye'nin demokratikleşmesinde, bu çerçevede yürüttüğü çalışmalar özellikle temel haklar ve azınlıklar konusunda atılmış adımların takdire şayan olduğunu paylaştığını söyledi. Bunları konuşurken çeşitli kaygıları olduğunu da aktardığını belirten Thorning-Schmidt, "Özellikle de yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü alanında neler yapabileceğimizi konuştuk. Birçok konuda mutabık olduğumuz görüyoruz" diye konuştu. Kırım referandumunun sonuçları kabul edilemez Başbakan Thorning-Schmidt, görüşmede Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin dikkate alınması gerektiğini belirttiklerini bildirdi. Helle Thorning-Schmidt, "Kırım referandumunun sonuçlarının kabul edilemez ve uluslararası hukuka uygun olmadığını paylaştık. Özellikle sayın Putin'in 'Kırım'ın Rusya'nın bir parçası olarak görüleceği' şeklindeki açıklaması, kaygılarımızı artırmış bulunuyor. AB olarak devlet başkanları toplantısında bu konuyu bir kez daha ele alacağız" dedi.

Yozgat'ta kavga: 5 yaralı

Yozgat'ın Şefaatli ilçesine bağlı Arife köyünde iki aile arasında çıkan silahlı kavgada 5 kişi yalandı. Edinilen bilgiye göre, Arife köyü kırsalında Hamdullah K. (39) ve kardeşi Cuma K.'ye (36) ait koyunları otlatan Selahattin A. (23) ile kendi koyunlarını otlatan Behzat T. (43) arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine kavgaya Ahmet T. (48) ve Halil T.'nin de (36) karışması üzerine iki grup arasında silahlar çekildi. Her iki tarafta 5 kişi silahtan çıkan kurşunlarla yaralandı. Yaralılardan K. kardeşler olay yerine gelen ambulanslarla Yozgat Devlet Hastanesine, T. kardeşler ise Yerköy Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Yozgat Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan Cuma K.'nin sağlık durumunun ağır olduğu öğrenildi. Yozgat polisi herhangi bir olayın yaşanmaması için hastane önünde geniş güvenlik tedbiri aldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

18 Mart 2014 Salı

Fethullah Gülen: Paralelsek Allah belamızı versin!

Fethullah Gülen, çok tartışılan 'beddua'sıyla ilgili olarak, "O sıfatı taşımıyorlarsa, o fiilleri işlememişlerse neden bu kadar rahatsız oluyorlar, üzerlerine alıyorlar?" diye sordu. Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen, çok tartışılan 'beddua'sıyla ilgili olarak "Doğrudan hiçbir kişinin, hiçbir partinin, hiçbir topluluğun adını vermedim. Bazı sıfatlar ve fiiller sıraladım. Her kim şunu şunu şunu yapıyorsa dedim... O sıfatı taşımıyorlarsa, o fiilleri işlememişlerse neden bu kadar rahatsız oluyorlar, üzerlerine alıyorlar?" diye sordu. Fethullah Gülen, Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'ya verdiği röportajın ikinci bölümünde 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili cemaatin suçlanmasına yanıt verdi. ''Komplolara vehimlere dayalı bu iftiraları seslendirenlerin, gazetelerine sayfa sayfa taşıyanların bu duama 'amin' diyebilmelerini beklerdim'' diyen Gülen, yine aynı noktada olduğunu belirtti ve ekledi: ''Eğer biz çeteysek örgütsek Allah bizim belamızı versin, eğer ‘paralel’ devletsek bizim belamızı versin, değilse bunları bu masum cemaate isnad edenlerin belasını versin!'' Gülen'e yöneltilen sorular ve cevaplardan satır başları şöyle: Özellikle bir kısım medyada 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının Camia tarafından yapıldığı iddiaları yer aldı. Sürecin şu an vardığı nokta ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyim? Defalarca tekzip, tavzih, tashih göndermemize rağmen birileri ısrarla Camia’yı suçluyor. Daha önce de dediğim gibi bazı savcılar ve ona bağlı vazife yapan kolluk kuvvetleri kanunun onlara emrettiği görevi yapmış ve bilememiş ki, suçluların peşine düşmek meğer suç sayılıyormuş! Yani insanlar, vazifelerini yaptıkları için mağdur edileceklerini tahmin edememiş. Geçenlerde bir köşe yazarı zannediyorum Yavuz Semerci Bey “Bu insanlara bir gün madalya takılacak.” diyordu. Ne var ki 17 Aralık soruşturmasını yürüten; hatta o soruşturma ile hiç alakası olmayan binlerce insan sürüldü, kıyıma tabi tutuldu. O mağdur insanlar ve ailelerinin haklarına riayet edilmedi. Sanki ortada hiçbir şey yokmuşçasına Camia’yı suçlayanlar oldu. Ve yalan üstüne yalan söylendi. Hâlâ da söyleniyor. Evvela bu yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları yeni değil. Ülkenin istihbarat teşkilatı, belki de İran ajanı olabilecek birilerinin devletin bakanlarına, bakan çocuklarına hatta bir kısım işler için kabineye nüfuz ettiğini 8-9 ay önce rapor etmiş. Görmezden gelinmiş. Sonra medyada hususan hükümete yakın diyeceğim gazetelerde sayfa sayfa haberler çıkmış. Önemsenmemiş. Yolsuzlukları önlemeyi düşünmemişler. Sonra 17 Aralık’ta bu operasyonlar başlayınca sığınacak yer bulunamayınca atf-ı cürümle bu işten sıyrılma yolu düşünülmüş. Ben daha önce de arz etmiştim. Bu operasyonları yapanlar organize edenler her kimse, hiçbiriyle bir irtibatım olmadı. “Binde birini bile tanımıyorum...” dedim defalarca; ama yine de mâl etmeye devam ettiler. Beni asıl inkisar-ı hayale uğratan, onurlu ve dürüst tanıdığım bazı siyasiler oldu. Beklerdim ki kendilerini kadimden bu yana bildiğim, salahatlerine ve vicdanlarına muhalefet etmeyeceklerine inandığım, itimat ettiğim bu isimler yolsuzluklara, rüşvet münasebetlerine sessiz kalmazlar. Öyle zannediyordum. Onlardan, mekânı cennet olsun, merhum Özal’ın bu tür kirli işlere karşı gösterdiği reaksiyonu beklerdim. Olmadı. Onlar sessiz kalınca ‘bir’i yapanlar ‘bin’i yapmaktan kaçınmadı. Cumhuriyet tarihi boyunca denenmemiş bir yol icat edildi. Yolsuzlukların üstüne gitmek yerine yolsuzlukları soruşturanların üstüne gittiler. İslam’ın bu mevzuda müeyyideleri var. Ahlaki prensipleriyle bu meseleye karşı çıkmış. Hatta bazı meselelerde cezalar var. Hiçbir yolsuzluk tasvip edilemez. Hiçbir yolsuzluk, yapanın yanına kâr kalmaz. Ahlakî olarak şu husus da vardır. Günah, hata, yanlışlık fert planında kalır, zararları topluma raci olmazsa, o mevzuda İslam, o insanın affedilmesini ister. Onların şahsî haysiyetleriyle ve şerefleriyle oynamaya izin vermez. Bu iki hususun birbiriyle karıştırılmaması lazımdır. Yani bir tarafta başkalarının hakkı mevzubahis olduğu yerde, şunun bunun hakkı yendiği yerde, yolsuzluklara yer verildiği yerde, İslam hassasiyet gösterir, tecziye eder. Mesela Hz. Ömer, Iyaz ibn-ü Ganem’i azletmiştir. Valiyi, bölge valisini, Afrika valisini azletmiştir, Amr ibnü’l-As’ı azletmiştir. Yine meşhur valilerden aynı zamanda Kadisiye Meydan Muharebesi’nin de, İranlılara karşı, fatihidir, onu da azletmiş Medine’ye çağırmıştır. Aslında hiçbir suçu yoktu, hakkında dedikodular vardı. Hakkında dedikodu olan bir insan vali olamaz, millet onu dinlemez, böyle itibar kaybına uğramış bir insan orda vali olamaz diye Medine’ye çağırmıştır. Yine yolsuzluk yaptığı mülahazasıyla Halid bin Velid’i Yermuk gibi çok önemli bir muharebenin cereyan ettiği, hatta şiddetli bir şekilde devam ettiği sırada azletmiştir; sarığı boynunda Medine’ye çağırmıştır. Aklınıza Halid bin Velid hakkında da bir şey gelmesin. Bu muhteşem komutan vefat ettiğinde atından ve kılıcından başka bir şeyi yoktu. Öyle dev bir komutan... âbid, zâhid... Evet yani yolsuzluk iddialarına Hz. Ömer alakasız kalmamıştır. Yakın takibe almıştır. Burada milletimizin zararına, rüşvetler, irtikâplar, adam kayırmalar, ihalelere fesat karıştırmalar varsa, örtbas ediliyorsa Allah sorar bunu. Ama nasıl bir beklenti vardı bilemiyorum… Eğer bu soruşturmaları yürütenler arasında hizmetleri takdir eden birileri var idiyse, ben de bu insanlara “Yolsuzluk iddialarını görmezden gelin” mi demeliydim? Bilemiyorum, sanki bazılarının beklentisi bu gibi geliyor bana. Beklentileri bu muydu? Ahiretimi mahvedecek böyle bir şeyi nasıl söylerim? Başka türlü nasıl davranabilirim? Daha önce de arz ettim. ‘Paralel’ falan diyerek yaftalanan bu insanlar kanun ve yönetmeliklere muhalif bir fiilin içinde olduysa bugüne kadar niçin bunlar tecziye edilmedi? Bilmiyorum on binlere baliğ görevden alma ve sürgün duydum ama o müesseselerde görevi suistimal, kanun ve disiplinlere riayet etmeme iddiasıyla bir soruşturma duymadım. Siz duydunuz mu bilmiyorum. Yaklaşık 60 yıldır vaaz u nasihat ediyorum. Hep aynı şeyleri söyledim. Vasiyetim olsun. Fakiri, hak etmesem de, seven sempati duyan kardeşlerim ne böyle işlerin kıyısından köşesinden geçsinler ne de vâkıf oldukları bu cins suistimalleri görmezden gelsinler. Hak, hukuk ve adalet neyi gerektiriyorsa onu yapsınlar. Kur’an-ı Kerim bu tür yolsuzluklara “gulûl” diyor. Yani hakkı olmayan bir şeyi almak, ondan yararlanmak, kamu malından bir şey aşırmak, emanete hıyanet etmek gibi manaları var. Devlet malından suistimal bu türden bir günahtır. Bu, bazen birkaç kuruş bazen 3-5 dolar bazen de devlet hazinesine ait bir çuval para... Kimi zaman liyakatsizlik ve yetersizliğe rağmen iltimasla elde edilen bir makam. İnsanın hakkı olmadığı halde sahiplendiği, gayri meşru yollarla elde ettiği her imkan gulûldür.

Hissedilebilir Yüzey Nedir?

Toplum olmak, şehirler kurup bir arada yaşamak, beraberinde hepimizin üzerine düşen bazı sorumlulukları da getirir. Şayet bir arada yaşamak söz konusu ise toplumda kimi konularda yardıma ihtiyaç duyanlara vazifemiz gereği elimizden geldiğince yardımcı olmak zorundayız. Hayatı daha yaşanılır kılmak ve toplumsal birlik adına gerekli bu görevlerden bir tanesi de engellilerin sosyal yaşamdaki karşılaştıkları zorluklara karşı onlara yardım etmek, gündelik yaşamda sıkıntılarını gidermeye çalışmaktır.
Her sağlam kişi, bir engelli adayıdır. Bunun bilincinde olan kurum, sivil toplum kuruluşları ve bireyler olarak hepimizin üzerinde bir takım sorumluluklar var. Tekerlekli sandalye kullanmaya mahkum vatandaşlar için otobüslere entegre edilmiş ve rahatça binip inmelerini yarayan aparatlar, bu konu üzerine verilecek güzel bir örnektir. En az tekerlekli sandalye ile yaşayanlar kadar, hayatın zorluğunu çeken diğer grup da görme engelli vatandaşlarımızdır.
Görme yetisini kaybetmek karşısında dokunuşlarıyla “görmeye” çalışan körler için, hissedilebilir yüzey ürünleri geliştirilmiştir. Kabartma levha olarak da bilinen hissedilebilir yüzey, bu konuda eğitim almayanlar için pek de bir şey ifade etmese de görme engelli vatandaşlarımızın gündelik yaşamını kolaylaştırmada muazzam bir katkı sağlamaktadır. Peki hissedilebilir yüzey nedir?
Körler için kabartma uyarı levhası olarak tanımlayabileceğimiz hissedilebilir yüzey, görme engelliler için üretilmiş bir yazı biçimidir desek sanırım yanlış bir tanımda bulunmuş olmayız. Braille kabartma harita uluslar arası adıyla da bilinen bu sistem, kabartma metoduyla şekillendirilmiş bir tür alfabedir. Körler için kabartma harita uygulaması geçtiğimiz yüzyıldan itibaren yayılmaya başlamış ve bugün tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir.
kabartma levha özel bir alfabe olmakla beraber, görme engelliler şayet Hissedilebilir yüzey, okuyabilecek eğitimi aldılarsa gündelik hayatta karşılaştıkları zorlukların üstesinden kolayca gelebilmektedirler. Bir örnek vererek konuyu biraz da açmak gerekirse; söz gelimi otobüs duraklarına körler için kabartma uyarı levhası yerleştirilip durakların ismi, o duraktan geçen otobüs hatları ve hareket saatleri Braille kabartma levha biçiminde işaretlenirse görme engelli vatandaşlarımızın gündelik hayatlarını kolaylaştırmak adına son derece faydalı bir iş ve aynı zamanda bir sorumluluk yerine getirilmiş olur.

17 Mart 2014 Pazartesi

Adnan Polat: İade-i itibara ihtiyacım yok

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal gelecek ay yapılacak mali genel kurul öcesi radikal bir karar alarak, 2011’deki mali kongrede idari yönden ibra edilmeyen eski Başkan Adnan Polat ve yönetimine iade-i itibar için harekete geçmişti. Aysal ve kurmayları bu konuyu gündemine alırken bu girişimle ilgili Polat’tan çarpıcı bir yorum geldi. Adnan Polat, “Yönetimin iade-i itibar hamlesi için ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Benim iade-i itibara ihtiyacım yok. O kongrede Galatasaray’ı lekeleyenlerin iade-i itibarı gerekiyor” yanıtını verdi. Polat’ın bu çıkışıyla beraber sarı-kırmızılı kulüp içindeki barışın kısa vadede gerçekleşmesinin kolay olmadığı savunuldu. Galatasaray’da Adnan Polat döneminde ikinci başkanlık yapan Işın Çelebi ise yaptığı değerlendirmede sert göndermelerde bulundu. Çelebi, “Yargıtay iki kere o ibrasızlığı bozdu, geçersiz saydı. Kim bizi affediyor? Önce kendilerini affettirsinler. Bunun adı iade-i itibar değil palavra. Ben o yönetimden biri olarak iade-i itibar diye bir müessese tanımıyorum” ifadelerini kullandı. LONDRA’DA SİSTEM? 3-5-2 Cim-Bom, Chelsea maçının İstanbul’daki hazırlıklarını dün basına kapalı yaptığı antrenmanla tamamladı. Sarı-kırmızılı futbolcuların, kuvvet ve pas-kontrol çalışmasıyla başlayan antrenmanı dar alanda gerçekleştirilen çift kale maçla tamamladıkları açıklandı. Teknik Direktör Roberto Mancini, 19 kişilik kadroya Hamit Altıntop ve Gökhan Zan’ı almadı. Chelsea’ye karşı oyun formatında değişiklik yapmayı planlayan Mancini’nin 3-5-2 dizilişiyle takımını sahaya süreceği öğrenildi. Sarı-kırmızılı teknik adam savunmada Chedjou-Semih-Hakan Balta üçlüsünü beraber oynatmayı düşünüyor. Kanatlarda Alex Telles ile Eboue’ye forma vermesi beklenen İtalyan teknik adam, Stamford Bridge’de gol bulmak zorunda oldukları için Wesley Sneijder, Didier Drogba ve Burak Yılmaz’ı da ilk 11’de görevlendirmenin planlarını yapıyor. (

Paraşütçü 50 metreden kayalıklara çakıldı

Antalya'da dağlık arazide yamaç paraşütü yapan 47 yaşındaki Gürsel Öztürk, atlayışından sonra ters esen rüzgarın etkisiyle paraşütün hakimiyetini kaybederek, yaklaşık 50 metreden kayalıklara çakıldı. Edinilen bilgiye göre, Alanya'nın Hıdır İlyas Mevkii'nde bir grup paraşütçü, yamaç paraşütü yapmak için bir araya geldi. Paraşütçülerden Gürsel Öztürk, atlayışının ardından rüzgarın da etkisiyle kontrolü kaybetti. Havada uzun süre sürüklenen Öztürk, yaklaşık 50 metre yükseklikten kayalıklara düştü. Sol bacağı kırılan Öztürk'ü bulunduğu yerden çıkaramayan arkadaşları, durumu itfaiye ve 112 Acil Sağlık ekiplerine bildirdi. İtfaiye kurtarma ekibi kısa sürede olay yerine giderken, ambulans ise gecikmeli olarak yaklaşık 1 saat sonra olay yerine ulaşabildi. İlk müdahalesi kayalıkların arasında yapılan Öztürk, sedyeyle düştüğü yerden çıkarıldı. Öztürk ambulansla Alanya Devlet Hastanesi'ne götürülerek tedaviye alınırken, durumun iyi olduğu öğrenildi.

Tekirdağ'da intihar

Tekirdağ'da 40 yaşındaki bir kişi şakağına dayadığı silahı ateşleyerek intihar etti. Olay, Tekirdağ'ın Kapaklı ilçesi çıkışında Kapaklı Deresi yanında bulunan boş arazide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, S.G adlı kişi henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı şakağına dayadığı silahı ateşleyerek intihar etti. S.G, çevredekilerin haber vermesi üzerine kısa sürede olay yerine gelen 112 ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. YAKINLARI SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ Kapaklı İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri olay yerinde geniş güvenlik önlemi alırken, S.G'nin ölüm haberini alan yakınları da olay yerine akın etti. Yakınları sinir krizleri geçirirken, acılı aileyi yakınları ve komşuları teselli etti. S.G'nin cenazesi önce Çerkezköy Devlet Hastanesi Morgu'na, buradan da Çerkezköy Cumhuriyet Savcısı Süleyman Konar'ın ön otopsisinin ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

15 Mart 2014 Cumartesi

Samsung, Hız Testlerinde Artık Hile Yapmıyor!

Note 3, S4 gibi ceplerinin hız testlerini "hızlandıran" Samsung, "hile yapmaktan" vaz mı geçti? Samsung'un ceplerinin çeşitli hız testlerinde daha yüksek puan almak için " hile " yaptığı haberlerini hatırlarsınız. Yeni testler, Android 4.4'lü Samsung cihazlarının artık hile yapmadığını gösterdi. Anandtech'in yeni yaptığı testler, Android 4.4 ile çalışan Samsung cihazlarının, hız testleri sırasında CPU hızını özellikle artırmadığını ortaya çıkardı. Geçen senenin Temmuz ayında Galaxy S4 ve Note 3'ün Exynos'lu modellerinin hız testlerinde normalde çıkmadıkları bir hıza lçıktıkları gözlenmişti. Bu normal dışı hızlandırma, hız testlerinde alınan puanları yüzde 20'ye kadar artırabiliyordu. Samsung, bu durumun normal olduğunu söylemiş, "optimal kullanıcı deneyimi" sunmak üzere sağlandığını iddia etmişti. Yine de firma, söz konusu hız yükseltmelerinin "hileli" bir davranış olup olmadığı hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Ancak Android 4.4'e yükselttiğiniz Samsung cihazınız için tüm bunlar geçmişte kaldığından sorun çözülmüş görünüyor.

13 Mart 2014 Perşembe

Dortmund'un Nuri Planı

Borussia Dortmund’un, Real Madrid’den Nuri Şahin’i kiralarken yapılan anlaşmadaki satın alma opsiyonunu devreye sokmaya hazırlandığı ifade edildi. Borussia Dortmund’un, Real Madrid’den Nuri Şahin ’i kiralarken yapılan anlaşmadaki satın alma opsiyonunu devreye sokmaya hazırlandığı ifade edildi. Alman gazetesi Bild’in haberine göre; Borussia Dortmund, Nuri Şahin ile yeni bir sözleşme yapmanın eşiğine geldi. 25 yaşındaki Nuri Şahin’in Real Madrid tarafından belirlenen bonservis bedelinin 7 milyon Euro civarında olduğu ve Borussia Dortmund ’un yaz aylarında bu transfere resmiyet kazandıracağı kaydedildi. Ayrıca, milli futbolcunun 3 milyon Euro civarındaki yıllık ücretinde iyileştirmeye gidileceğine değinildi. "Acıklı bör öykü değil" Ligde Freiburg’a karşı oynadıkları deplasman maçında oyundan alınması sonrası Nuri Şahin ile Jürgen Klopp arasında yaşanan gerginlik ise Alman teknik adamın son yaptığı açıklama ile tatlıya bağlandı. Söz konusu olayın büyütülmemesi gerektiğini vurgulayan Klopp, şu ifadelere yer verdi: “Ne yazık ki, konuştuğum sırada nasıl göründüğümü fark ediyorum. Acıklı bir öykü değil.” Borussia Dortmund menajeri Michael Zorc da “Özellikle Nuri açısından hayal kırıklığına uğratıcıydı” diyerek bu konu hakkındaki görüşlerini aktardı.

12 Mart 2014 Çarşamba

Kürtaj gizlice yasaklandı

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, kürtaj uygulamasının sessiz sedasız kaldırıldığını öne sürdü. Dün bir yazılı açıklama yapan Prof. Dr. Demir, “Kamu hastanelerinde sosyal güvence kapsamında 10 haftaya kadar ücretsiz uygulanması gereken “ kürtaj”, hiç yasal dayanak olmaksızın sona erdirildi. Online kayıt sisteminde kürtaj işlemi için kullanılan “tıbbi tahliye kodu” kaldırılınca bu konuda yapılan tüm tetkik ve hizmetler otomatik olarak durdurulmuş oldu” dedi. DOKTORUN ELİ KOLU BAĞLANDI Prof. Dr. Demir, medula Hastane sistemi olarak bilinen GSS (Genel Sağlık Sigortası) ile sağlık tesisleri arasında, hizmetlerin ödemesini gerçekleştirmek için oluşturulmuş sistemde kadın doğum doktorlarının kürtaj yapamadığını belirtti. Medula sisteminden kürtaj için gerekli “tıbbi tahliye” bölümünün silinmesiyle yasal olarak belirlenmiş 10 haftalık sürede kürtaj talep edenlere hizmet verilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Demir, “Bu durum kişi hak ve özgürlüklerini ihlal ettiği gibi hekimin hasta sağlığı ile ilgili çok önemli bir konuda elini kolunu bağlamakta ve mesleki sorumluluğunu yerine getirmesini engelliyor” dedi. DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DE PARALI OLDU Prof. Dr. Demir, spiral olarak da adlandırılan ve kamu hastanelerinde kadınlara ücretsiz olarak uygulanması gereken rahim içi araçların da doktorlar tarafından yazıldığı halde hastaneler fatura edemediği için ancak ücret karşılığı takılabildiğini söyledi. Prof. Dr. Demir, “Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği olarak hiçbir yasal dayanağı olmaksızın hastayı ve hekimi zor durumda ve karşı karşıya bırakan bu keyfi uygulamaların bir an önce düzeltilmesini ve konuyla ilgili olarak kamuoyuna bir açıklama yapılmasını sağlık bakanlığı’ndan talep etmekteyiz” dedi.

Kızının erkek arkadaşına kurşun yağdırdı

Afyonkarahisar'da bir baba kızının erkek arkadaşına sokak ortasında kurşun yağdırdı. Kızının erkek arkadaşına 8 kurşun sıkarak öldüren baba daha sonra cinayette kullandığı silahla polise teslim oldu. Edinilen bilgilere göre olay, bu gece Afyonkarahisar kent merkezi Kurtuluş caddesinde meydana geldi. İddialara göre, yaklaşık 7 aydır birlikte olduğu Kısmet N., ile sokakta yürüyen Mustafa Dönmez (34) baba Şehmuz N., ve anne Zübeyde N., ile karşılaştı. Taraflar arasında henüz belirlenemeyen bir nedenden ötürü çıkan tartışma sonucu silahını sarılan baba Şehmuz N., damat adayı Mustafa Dönmez'e kurşun yağdırmaya başlayarak 8 el ateş etti. Olayda Mustafa Dönmez vücuduna isabet eden 5 kurşunla hayatını kaybetti. Olayın ardından cinayet zanlısı Şehmuz N., cinayet mahallinde bekleyerek silahıyla birlikte olay yerine polis ekiplerine teslim oldu. Sokak ortasında yaşanan cinayetin ardından bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edilirken, cinayete birebir tanık olan ve şoka giren Kısmet N., ve Zübeyde N., ise olay yerine gelen 112 Acil Servis ambulansları ile Afyonkarahisar Devlet Hastanesine götürüldüler. Olayın ardından Mustafa Dönmez'in cenazesi yapılan incelemelerin ardından otopsi yapılmak üzere Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Bir 'tık'la mutfak alışverişi

Bild gazetesinin haberine göre, online alışveriş portalı Amazon Almanya'da gıda piyasasına da girmeye hazırlanıyor. Almanya'da internetten alışveriş oldukça seviliyor, tüketiciler elektronik ürünler, kitap, ayakkabı gibi pek çok ürünü internetten sipariş ediyor. Ancak bu sipariş pastasında gıda ürünlerinin dilimi şimdilik oldukça ince. Bild gazetesinde yer alan bir habere göre, online alışveriş portalı Amazon Almanya'da gıda piyasasına da girmeye hazırlanıyor. Böylelikle taze gıda ürünlerinin de internetten sipariş edilebileceği iddia ediliyor. Şirket henüz bu haberi doğrulamasa da bu piyasasının yakında büyük gelişme göstereceği konusunda uzmanlar hemfikir. Rakamlar, Almanya'da internetten yapılan alışıverişler arasında gıda alışverişinin fazla yeri olmadığına işaret ediyor. İstatistiklere göre, toplam gıda cirosunun yalnızca yüzde 0, 35'i internet alışverişinden elde ediliyor. Fakat büyük şirketler yine de internet dünyasında büyük potansiyel görüyor. Bild gazetesinin haberine göre, internet alışveriş platformu Amazon, Almanya'da internetten gıda arzını artırmayı hedefliyor. Habere göre, satışlar eylül ayında başlayacak. Meyve, sebze, balık, et, süt ve süt ürünleri gibi taze gıda ürünleri de bu kapsama alınacak. Aynı zamanda Almanya'nın en büyük marketler zincirlerinden olan REWE de sanal market imkanlarını artırmayı tasarlıyor. Bunun için özel bir internet ekibi kurulduğunu beliren holdingin yönetim kurulu başkanı Alain Caparros, satışlarda büyük bir patlama yaşanacağı öngörüsünde bulunuyor. 'Önümüzdeli altı yılda hızla artacak' Uzmanların görüşü de bu yönde. Danışmanlık şirketi A.T. Kearney'den Mirko Warschun "Cironun 2020 yılına kadar, yani gelecek altı yılda hızla artacağını tahmin ediyoruz. Şu anda yarım milyar euro tutarında olan ciro o vakte kadar birkaç katına çıkarak, 2-3 milyar euro tutarına ulaşacaktır” açıklamasını yapıyor. Köln'de bulunan Perakende Enstitüsü uzmanlarından, e-ticaret üzerinde araştırmalar yapan Lars Hofacker, İngiltere ve Fransa'da bu uygulamanın çok daha önce başladığını ve müşterilerin bu hizmete alıştırıldığını söylüyor. Hofacker, özellikle Fransa'da müşterilerin alacakları gıda ürünlerini internetten sipariş edip, daha sonra araçları ile teslim aldıkları sistemin çok sevildiğini kaydediyor. Uzmanın Almanya'ya ilişkin yorumu ise "Almanlar gıdaların fiyatına çok dikkat ediyor, bu bizi diğer ülkelerden ayırıyor. Bu yüzden internetten satış yapanlar için müşteriye ulaşmak bir hayli zahmetli” şeklinde. 'Son iki yılda iki kattan fazla artış' Danışmanlık şirketi A.T. Kearney'den Mirko Warschun ise Almanya'daki internetten gıda arzı piyasasının şimdiden hareketlenmeye başladığını ifade ederek iyimser bir tablo çiziyor. Warschun "Tüketicilerin yüzde 2'si, 3'ünden oluşan küçük bir grup, ayda en az bir kez internetten gıda alışverişi yapıyor. Bu geçen iki yıl ile karşılaştırıldığında iki kattan fazla bir artışa işaret ediyor” diyor. Uzmanlara göre, markette zaman kaybetmek istemeyenler, internetten daha rahat alışveriş edenler ve özellikle de kırsal kesimde, marketlerden uzak oturanlar bu hizmetten faydalanacak. Şirketler bu şekilde kazanç sağlanacağından da emin. İngiltere de marketler zinciri Tesco, 2013 yılında gıda ürünlerinin internetten satışı ile 150 milyon euro kazanç sağlamıştı. REWE Yönetim Kurulu Başkanı Caparros'a göre de Almanların şu andaki tereddütlü tutumu yerini kısa zaman içerisinde online alışverişlere bırakacak. Caparros, bu sürecin yavaş ama emin adımlarla ilerleyeceği ve gelecekte günlük gıda ihtiyacının internetten temin edileceği öngörüsünde bulunuyor.

Windows XP hacker saldırılarına açık olacak

Windows XP‘yi terk etmek istemeyen kullanıcıların, hacker saldırıları başladıktan sonra fikirlerini değiştireceği belirtiliyor. Windows XP‘nin 8 Nisan 2014 tarihinden itibaren emekliye ayrılacağı ve eski işletim sistemi için bu tarihten sonra yeni güncelleme yayınlanmayacağı, bir süre önce Microsoft tarafından yapılan açılamayla duyurulmuştu. Teknoloji dünyasında oldukça tartışma yaratan bu kararın ardından Windows XPkullanıcılarını daha yeni Windows sürümlerine taşımak için elinden geleni yapan Microsoft, bu tarihten sonra Windows XP kullanıcılarının güvenlik açısından büyük ölçüde savunmasız kalacağına özellikle dikkat çekmişti. Microsoft’un Windows XP kullanıcılarını yeni sürümlere çekme yönündeki bu çalışmaları ve uyarıları kısmen karşılık görmüş olsa da, eski Windows sürümünden vazgeçmek istemeyen birçok kullanıcı da mevcut. Üstelik dünya genelindeki Windows XP kullanıcılarını bu kararından vazgeçirmek isteyen sadece Microsoft değil. Güvenlik uzmanları da yaptıkları açıklamalarla 8 Nisan 2014′ten sonra işletim sisteminin kullanmanın zararlarına değinmeye devam ediyor. Trend Micro firmasında güvenlik uzmanı olan Rik Ferguson da konuyla ilgili görüşlerini paylaştı. Ferguson’a göre her ne kadar şu ana kadar Windows XP kullanıcılara yeni sürümlere geçme konusunda isteksiz olsa da, Microsoft 8 Nisan’dan itibaren güncelleme yayınlamayı bıraktıktan sonra oluşacak güvenlik açıkları kullanıcıların fikirlerini hızla değiştirecek. Bu noktadan sonra oluşacak güvenlik açıklarından faydalanan hacker saldırılarına maruz kalan kullanıcıların fikirlerini değiştireceğini söyleyen Ferguson, bu kullanıcıların hızla Windows 7 ve Windows 8.1 geçeceğine inanıyor.

Polislerden meslektaşlarına hüzünlü veda

Kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 41 yaşındaki polis memuru Ertan Şanlı için Denizli Emniyet Müdürlüğü'nde resmi tören düzenlendi. Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü'nde görevliyken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 41 yaşındaki polis memuru Ertan Şanlı için Denizli Emniyet Müdürlüğü'nde resmi tören düzenlendi. Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü'nde görevliyken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 41 yaşındaki polis memuru Ertan Şanlı için Denizli Emniyet Müdürlüğü'nde resmi tören düzenlendi. 2010 yılında Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü'nde göreve başlayan 41 yaşındaki polis memuru Ertan Şanlı, önceki gün evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Evli ve iki çocuk babası olan 41 yaşındaki polis memuru Ertan Şanlı için düzenlenen törene Denizli Valisi Abdülkadir Demir, Denizli Vali Yardımcıları Abdullah Acar ve Ekrem Büyükata, Denizli Belediye Başkan Yardımcısı Ali Değirmenci, Denizli Emniyet Müdürü Mevlüt Demir,Emniyet Müdür Yardımcıları, polis memurları ve ailesi katıldı. Törende saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından hayatını kaybeden polis memurunun özgeçmişi okundu. Okunan özgeçmişin ardından dualar edilirken polis memurunun iki kızı ve eşini ise kadın polisler sakinleştirmeye çalıştı. Ertan Şanlı'nın yakınları tören boyunca gözyaşlarına boğulurken, bazı polislerin de gözyaşı döktüğü görüldü. Polis memurunun cenazesi Denizli Emniyet Müdürlüğü'nde yapılan törenin ardından, Emniyet Müdürlüğü Camisi'ne kadar omuzlarda taşındı. Kalp krizi sonucu 41 yaşında hayatını kaybeden polis memuru Ertan Şanlı'nın cenazesi Denizli Emniyet Müdürlüğü Camisinde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Gümüşler Mezarlığında toprağa verildi.

11 Mart 2014 Salı

Twitter mesajına 10 yıl hapis

Suudi Arabistan'da bir kişi, "yöneticiler, alimler ve devlet kurumları" aleyhinde yazdığı tweet'ler nedeniyle 10 yıl hapse mahkum edildi Suudi Arabistan'da bir kişi, sosyal paylaşım sitesi Twitter'da yazdığı mesajlar nedeniyle 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre, Twitter'da "idareciler, alimler ve devlet kurumları aleyhine mesajlar yazdığı" suçlamasıyla yargılanan bir internet kullanıcısı hakkında, 10 yıl hapis ve 100 bin riyal (yaklaşık 27 bin dolar) para cezası verildi. Mahkeme ayrıca ismi açıklanmayan sanığın telefonuna el konulmasına ve serbest bırakıldıktan sonra 10 sene yurt dışına çıkış yasağı getirilmesine karar verdi. Adalet Bakanı Sözcüsü Fahd bin Abdullah el-Bikran da sanığın, Twitter üzerinden idareciler, alimler ve devlet kurumları aleyhine yazılan mesajları takip ettiğini, gönderdiğini ve kopyaladığını ifade etti. Sanığın, kendilerine "Reformcular" adını veren grupla irtibatlı olduğunu aktaran Bikran, Twitter'dan birtakım protesto eylemlerine katılmaları yönünde takipçilerine çağrılarda bulunduğunu, Kur'an ve sünnete aykırı şekilde "tekfirci" yöntemi benimsediğini ve katıldığı bir gösterinin fotoğraflarının bilgisayarında bulunduğunu kaydetti. Suudi Arabistan'da dün de Twitter üzerinden gösteri çağrısında bulunmak ve devlet yöneticileriyle alay etmek suçlamasıyla yargılanan bir kişinin 8 yıl hapsine hükmedilmişti.

Nokia Lumia ile ofisiniz her yerde

Nokia Lumia ailesinin iki yeni üyesi Lumia 1320 ve Lumia 1520 ile Microsoft Office hep elinizin altında. Nokia Lumia ailesinin iki yeni üyesi Lumia 1320 ile Lumia 1520, 6 inçlik ekranlarıyla, başarılı performanslarıyla ve tüm Microsoft Office programlarını rahatça kullanma imkanı vermeleriyle çalışanlara bir yenilik getiriyor. NokiaLumia 1320 ve Nokia Lumia 1520 ile artık ofisiniz siz nereyi isterseniz oraya taşıyor Hem Nokia Lumia 1320 hem de Nokia Lumia 1520, Microsoft Office ve Microsoft Exchange, Office 365, Lync, Skype gibi uygulamaların yanı sıra güvenli internet için Internet Explorer ve daima internet bağlantısı için internet paylaşımı da içeriyor. Bu telefonlarla isterseniz belgelerinizi SkyDrive’a kaydederek size uygun bir zaman ve yerde çalışmanıza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Nokia Lumia 1320 için tavsiye edilen satış fiyatı 999 TL; Nokia Lumia 1520 için tavsiye edilen satış fiyatı 2.199 TL.

Windows XP için son tarih

Microsoft, Windows XP'ye sunduğu resmi desteğe 8 Nisan2014'te son vereceğini duyurdu. Microsoft, 8 Nisan'dan sonra Windows XP kullanmaya devam eden kurum ve kullanıcılara yeni nesil tehditlerden korunma, hata düzeltme ve yeni fonksiyonların eklenmesi gibi konularda güncelleme ve destek sunmayacak. XP kullanıcılarına Windows 8.1'e geçme önerisi yapan Microsoft, XP kullanıcılarının dosya ve ayarlarını yeni nesil işletim sistemlerine kolayca aktarabilmeleri için Laplink ile işbirliğine giderek PCmover Express for Windows XP yazılımını ücretsiz kullanıma sunucak. XP üzerinde yer alan dosya, müzik, video, e-posta, profil ve ayarların Windows 7, Windows 8 ve Windows 8.1 yüklü cihazlara aktarılabilmesini sağlayan PCmover Express for Windows XP, www.windowsxp.com adresinden indirilebilecek. Windows XP üzerindeki uygulamalarını da yeni cihazına aktarmak isteyen kullanıcılar ise, PCmover Professional ürününe indirimli fiyatla sahip olacak. Windows XP Home ve Professional kullanıcıları Windows XP'ye verilen resmi desteğin belirtilen tarihte sona ereceğine dair bir uyarıyla karşılaşacak. Microsoft, kullandığı işletim sisteminin Windows XP olup olmadığından emin olmak isteyen kullanıcılar için AmIRunningXp.com web sitesini de yayına aldığını bildirdi.

Şehit polislerle ilgili şok detay

Kayseri’den Ankara’ya oradan da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bugün yapacağı miting için uçakla Muş’a gitmek üzere yola çıkan Çevik Kuvvet ekibi kaza yaptı. Polis memurlarını taşıyan otobüs saat 00.30’da Kırşehir’de devrildi. Kazada 3 polis şehit oldu, 2’si ağır 22 polis yaralandı. Otobüsün Kırşehir-Kayseri karayolunda Mucur ilçesi girişinde refüje çarptığı ardından devrildiği öğrenildi. Kazada şehit olan polis memurları Abdullah Kılıç'ın Sivas, Resul Erdal Aytemir'in Kahramanmaraş Göksun, Ömer Aktaş'ın Samsun Çarşamba nüfusuna kayıtlı oldukları öğrenildi. Göreve gidebilmek için hemşire olan eşine rapor almış Kayseri'den Ankara'ya giderken kaza yapan çevik kuvvet otobüsünde şehit olan Abdullah Kılıç'ın göreve gidebilmek için hemşire olan eşine rapor aldığı ortaya çıktı. Kırşehir'in Mucur ilçesi yakınlarında devrilen çevik kuvvet otobüsünde şehit olan polis memuru Abdullah Kılıç'ın göreve gidebilmek için hemşire olan eşine rapor aldığı ve kızının yanında kalmasını sağladığı ortaya çıktı. Kazada şehit olan Ömer Aktaş'ın ise eşinin hamile olduğu öğrenildi.

8 Mart 2014 Cumartesi

Erdoğan: ‘Doğan’ı Barzani bile kurtaramaz’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan canlı yayında Mustafa ve Ali Koç'la ilgili soruya cevap verdi. Canlı yayının ilk dakikalarında Mustafa ve Ali Koç'la olan buluşması soruldu. "Barzani aracı olduğu mu?" ifadesini doğrulayan Başbakan, "Mustafa Koç, benimle görüşmek istedi randevu istedi ama vermedim, görüşebilmek için araya Barzani'yi soktu. Sayın Barzani evet beni aradı." dedi. "AYDIN DOĞAN ÇOK BEKLER" Aydın Doğan da Barzani'yi ararsa sizden randevu alabilir mi? "Yapacakları yatırımlar noktasında konuşmalarımız oldu. Hatta Kuzey Irak yatırımlarına girmedik." şeklinde konuşan Başbakan, "Aydın Doğan'la görüşür müsünüz?" sorusu için ise şöyle cevap verdi: "Yok. Aydın'ın işi zorlaştı. Onun daha farklı yerleri devreye sokmak lazım. Çünkü şu andaki yayın politikalarıyla çok çok ahlaki olmayan yollara giriyorlar. Özellikle köşe yazarlarıyla hiç ahlak şu bu yok. Ben zaten paralel yapının adeta bir yayın organı gibi bir çalışmanın içindeler. Köşe yazarları da aynı şekilde öyle. Geçenlerde içlerinden bir tanesini deşifre ettim biliyorsunuz. Mesela yasa ihlalleri oluyor. Ve bunu savunuyor. Bunu savunan gazete ile nereye gidersiniz? Meclis'te bu yayınlar yapılıyor, kalkıyor bunu savunuyor. Anayasa ihlalleri yapılıyor bunları savunuyorlar. Bu insanlara kalkıp da buyurun gelsinler konuşalım diyemem. Benim yaradılışıma ters." "BU İNSANLARA GEL KONUŞALIM DİYEMEYİZ" "Şu andaki yayın politikarlı ile ahlaklı olmayan bir yola giriyorlar. Tamamen paralel yapının bir çalışması içinde. Köşe yazarları keza aynen öyle. Geçen günlerde ben bu yazarlardan bir tanesini deşifre ettim. Anayasa ihlallerini savunan bir gazetei ile nereye gidersiniz. Bu insanlara gel konuşalım diyemeyiz."

7 Mart 2014 Cuma

Bitcoin CEO'su Ölü Bulundu

'First Meta' adlı Bitcoin ticaret sitesinin 28 yaşındaki CEO'su Singapur'daki evinde ölü bulundu. Polis genç CEO'nun ölüm nedenini ortaya çıkarmak için soruşturma başlattı. Bitcoin dünyası Singapur'dan gelen ölüm haberiyle sarsıldı. Sanal para ticareti yapılan 'First Meta' internet sitesinin kurucusu ve CEO'su 28 yaşındaki Autumn Radtke evinde ölü bulundu. Şirketten yapılan açıklamada "Arkadaşımız ve CEO'muz Autumn Radtke ölümü bizi şok etti ve üzdü" denildi. Singapur polisi olay hakkında soruşturma açarken Radtke'nin ölüm nedeni hakkına bir bilgi verilmedi.

Tatvan'da 'deli' torun dehşeti

BİTLİS'in Tatvan İlçesi'nin Ortaklar Köyü'nde, akli dengesi bozuk olan 24 yaşındaki Celal Özdemir, dedesi 80 yaşındaki Gülmehmet Sevi'yi köy camisi içinde başına keserle vurarak öldürdü. TATVAN Tatvan'a 20 kilometre uzaklıkta bulunan Ortaklar Köyü'nde dün akşam namazını kıldıktan sonra camide oturan Gülmehmet Sevi'ye, iddiaya göre akli dengesi bozuk olan torunu Celal Özdemir keserle saldırdı. Başına aldığı keser darbesi ile kanlar içerisinde yere yığılan Sevi, camiye gelen köylüler tarafından bulundu. Köylüler hemen jandarmaya vesağlık ekiplerine haber verdi. Gülmehmet Sevi, ambulansla kaldırıldığı Tatvan Devlet Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Şüpheli torun Celal Özdemir gözaltına alınırken, soruşturma sürdürülüyor.

6 Mart 2014 Perşembe

HDP'ye saldırı girişiminde gözaltına alınan 40 kişi serbest bırakıldı

Çoğu, polisin grubu dağıtmak için kullandığı biberg azından etkilenerek hastaneye götürülen 38 kişi taburcu edildi. Ayağı kırılan 1 polis memuru da ameliyata alındı. Polis, kentte aldığı güvenlik önlemini sürdürüyor. HDP Genel Başkanı Sabahat Tuncel'in geçen salı günü il binasının açılış törenine katılırken çevredeki bir grup, zafer işareti yapan HDP'lilere tepki gösterdi. Ardından HDP seçim otobüsü taşlandı. Polisin oraya girmesiyle olaylar yatışırken dün akşam saatlerinde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, HDP il binasına yürüyüşe geçti. Saldırı girişimine karşı önlem alan polis, öfkeli grubu dağıtmak için biber gazıyla müdahale edince ortalık savaş alanına döndü. Çoğunluğu biber gazı ve gaz bombası fişeğinden etkilenen 38 kişi hastaneye kaldırıldı. Olaylar sırasında bariyerin devrildi, göstericiler de bariyerin üzerine basarak geçince demirlerin altında kalan Başpolis Metin Uğur'un iki bacağından kırıklar oluştu. Aksaray Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınan Uğur ameliyata alındı. 38 kişi de yapılan tedavi ardından taburcu edildi. GÖZALTINA ALINANLAR SERBEST BIRAKILDI Göstericilerden gözaltına alınan 40 kişi ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldığı öğrenildi. Olayların büyümesi nedeniyle dün akşam saatlerinde Konya, Niğde ve Nevşehir'den takviye Çevik Kuvvet ekibi çağrıldı. Konya'dan Aksaray'a TOMA gönderildi. Kentte güvenlik önemlerini artıran polis teyakkuz halinde. TOMO aracı Valilik binası önünde beklerken, HDP il binası önünde ve kentin farklı noktalarında polis önlem aldı.

CHP, "Tam Gün Yasası" için Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor

CHP, Tam Gün Yasası olarak adlandırılan Torba Yasa'yı Anayasa Mahkemesine götürüyor. CHP, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine gidiyor. Anayasama Mahkemesine iptal başvurusu saat 10.00'da CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı tarafından yapılacak. CHP, söz konusu kanunda 20 maddenin iptalini istiyor. Atıcı, söz konusu yasayı "tam günü ortadan kaldıran yasa" olarak nitelendirdi.

Kırım yönetiminden Moskova'ya ziyaret

Ria Novosti'ye açıklamalarda bulunan Kırım Özerk Cumhuriyeti Meclis Başkanı Vladimir Konstantinov, heyette 4 kişinin olacağını bildirirken, "Perşembe günü uçup Cuma günü meslektaşlarımız ile çalışacağız. İlaçların sağlanması, gıda, insani konular ve mali yardım konularındaki bütün konuları görüşeceğiz" dedi. Konstantinov, aynı zamanda Kırım turizm endüstrisini de görüşeceklerini belirterek, "Önümüzde tatil sezonu var ve biz tatil köylerimizin dolmasını istiyoruz" açıklamasını yaptı.
 
Kırım, Rusya'ya 6 milyar dolar değerinde ekonomik yardım isteminde bulundu. Senatör Evgeni Buşmin, bu rakamın 1 milyar dolarının mali, 5 milyar dolarının ise yatırım amaçlı olacağını kaydetti.
 
Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol şehir meclisi Ukrayna'da yönetimi ele geçiren yeni hükümetin meşrutiyetini tanımadığını açıklamış ve 27 Şubat tarihinde Kırım Parlamentosu Sergey Aksenov'u sosyo-politik hareketin lideri olarak atamıştı. Aksenov, çıkan karışıklıklar nedeni ile ülkeyi terk etmek zorunda kalan Viktor Yanukoviç'i ülkenin meşru devlet başkanı olarak tanıdıklarını ifade etmişti.

Optoma EX556 Projeksiyon Video

Optoma EX556 Projeksiyon  videosunda projeksiyon cihazının temel özellikleri bulunmaktadır.

http://www.youtube.com/watch?v=DsBdZc0fSOQ

Optoma EX556 DLP Projeksiyon Tanıtımı

EX556; DLP teknolojili, 0.55” XGA DLP® chip kullanılmış, yüksek parlaklıkta bir modeldir. Doğal 4:3 gösterim formatındadır. 5 yıl resim ve renk garantisi içeren BrilliantColor™ teknolojisi ile üretilmiştir. 3000 lümen yüksek ışık gücü birçok ofis, toplantı odası, seminer odası ve sınıf ortamı için yeterlidir. 13.000:1 yüksek kontrast oranı parlak beyazlar ve derin siyah renkler sunar. 2.2 kg / 288 x 220 x 84mm ebatlarında olup kolay taşınabilir. Beraberinde taşıma çantası verilmektedir.. Ekonomik modda 6500 saat, parlak modda ise 4500 saat ömürlü lamba kullanmaktadır.

Meteorolojiden denizcilere fırtına uyarısı

Antalya Meteoroloji Bölgesel Tahmin Merkezi, Bodrum-Kaş açıklarında fırtına beklendiği uyarısında bulundu.
 
Bölgesel Tahmin Merkezinden yapılan açıklamaya göre, bölgede hava sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar Muğla il genelinde ve Antalya'nın merkez ve batı ilçelerinde kuvvetli olacak.
 
Hava sıcaklığı sahilde 1-2 derece azalacak, iç kesimlerde ise 1-2 derece artacak. Rüzgar güney yönlerden orta, yer yer kuvvetli, yağış anında zaman zaman fırtına şeklinde esecek.
 
Denizlerde rüzgar güney yönlerden 4 ile 6, Bodrum-Kaş arası öğleden sonraya kadar 6 ile 8, gece saatlerinden itibaren kuzey yönlerden 2 ile 4 kuvvetinde esecek.
 
Hava, zaman zaman kuvvetli olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Görüş, yağış anında 1 kilometreye kadar düşecek.

5 Mart 2014 Çarşamba

Kılıçdaroğlu Edirne'de esnafı ziyaret etti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Edirne'de esnaf ziyareti gerçekleştirdi.
 
Kılıçdaroğlu, Saraçlar Caddesi'nde halkın büyük ilgisi ile karşılaştı. Tek tek dükkanlar ziyaret ederek esnafla sohbet eden Kılıçdaroğlu, hatıra fotoğrafları çektirdi. Kılıçdaroğlu'na Edirne Milletvekili ve Belediye Başkan Adayı Recep Gürkan eşlik etti. Gazetecilerin Edirne'yi nasıl buldunuz sorusuna Kılıçdaroğlu, "Edirne'yi çok iyi gördüm, cumhuriyetin kalesi burası. Yaşanan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu dolayısıyla tepkisini alanlarda meydana koydu, kadınlar özellikle bu konuda çok tepkililer. Edirne kendisine yakışanı yaptı kısaca bunu söyleyebilirim” dedi.

4 Mart 2014 Salı

Her şeyi 10 saniyede yapıyorlar

Edinilen bilgiye göre olay, Pendik’te bulunan bir oto kiralama şirketinin önünde akşam saatlerinde yaşandı. Park halindeki kamyoneti önce başka bir araçla kontrol eden zanlı, etraf sakinleşince kamyoneti çalarak kayıplara karıştı. 10 saniyede gerçekleşen hırsızlık güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde hırsızın beyaz bir araç ile birkaç tur attıktan sonra park halindeki aracın yanına geldiği görülüyor. Aracın kapısını açan hırsız, kamyonete binerek saniyeler içinde uzaklaşıyor.
 
Kamyonetin çalındığını sabah işyerini açtığında fark eden işyeri sahibi Şenol Keskin durumu polise bildirdi. Keskin, “Dükkanımın önünden kolayca aracımı çalabiliyorlar. Bu bölgede son zamanlarda araç hırsızlıkları çoğaldı. Ben devletten bu konuda yardım istiyorum. Hırsızlarla ilgili bir kanun çıkartmalarını istiyorum. Aracın fiyatı 45 bin TL. Aracın daha 28 ay taksiti var ama araç ortada yok. Zaten hırsız yakalansa da ben aracın geri geleceğini sanmıyorum” dedi.
 
Kamera kayıtlarını inceleyen polis ekipleri, belirlenen eşkal üzerinde çalışma başlattı.

Genetik Testler Zararlı mı?

Genetik Testlere Türkiye’de ön yargıyla yaklaşıldığını ifade eden Genetik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Korkut Ulucan, genetik testlerin bazı hastalıkların erken tanısında hayat kurtardığını söyledi.
 
Bu testlerin korkutucu olarak gösterilmesinin düşündürücü olduğunu belirten Ulucan, bireylere ait en net bilgiyi genetik testlerin verdiğini kaydetti.
 
Günümüzde özellikle de medyada genetik testlerle ilgili çok farklı, çoğu zaman da spekülatif haberlerin yer aldığını kaydeden Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Korkut Ulucan, bu tür haberlerin toplumda genetik testlere karşı ön yargıya neden olduğunu söyledi.
 
Genetik testlerin, uzmanların yorumlaması şartıyla biyokimyasal testler gibi bireylere özel birçok bilgi verebildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ulucan, bazı hastalıkların erken tanısında da bu testlerin önemli olduğunu kaydetti. Yaptığı açıklamada Ulucan şunları söyledi.
 
“Günümüzde bazı erken tanı faktörleri, örneğin kanser tanısının konması, kan testleri ile yapılabilirken herhangi bir hastalığa yatkınlıkta şimdi basit bazı analizlerle yapılabilmekte. Sağlık alanında informatik ve teknolojik olarak bu kadar ilerlemişken genetik testlerin hala tartışılması ilginç. Genetik testlerin bu denli korkutucu olması gerçekten düşündürücü.”
 
Ulucan, bireylere ait en net bilgiyi genetik testlerin verdiğinin de altını çizdi. 
“Bireylere ait en net bilgiyi genetik testler vermektedir. Ancak epigenetik faktörler bazı durumlarda genlerin taşıdığı bilgiyi kısmen de olsa gizleyebilmekte. Ancak gene de en net tanının konması ve tedaviye kesin sonuç alabilmek için birçok durumda genetik testler gerekmektedir. Gelinen noktada test maliyetlerinin de düşmesi bu testlerin daha geniş yelpazede yapılmasına olanak sağlamaktadır"

Dar gelirlilerin yüzü “göl kart” ile gülecek

Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, ilçede yaşayan dar gelirli ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek olmak amacıyla, Göl Kart'a nakit yükleme uygulamasını hayata geçireceklerini müjdeledi.
 
Bugüne kadar hayata geçirdikleri sosyal projelerle ihtiyaç sahibi vatandaşlara umut olduklarını ifade eden Başkan Yakup Odabaşı, "Göl Kart” projesi ile yapılan ve alınan yardımların gizli kalacağını, ihtiyaç sahibi vatandaşların rencide edilmeyeceklerini bildirdi.
 
Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, hayata geçirdikleri "Göl Kart” ile ihtiyaç sahibi vatandaşlara yapılan yardımların gizli kalmasının sağlanacağını belirterek şunları söyledi:
 
"Göl Kart, ihtiyaç sahibi vatandaşların zor günlerinde imdadına yetişecek. Gölbaşımızda yaşayan dar gelirli ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza destek olmak amacıyla hayata geçireceğimiz yeni Göl Kart ile vatandaşlarımızın toplumda rencide ve teşhir edilmelerini de önleyeceğiz. Kapı kapı dolaşılıp yapılan erzak yardımlarına son verecek olan Göl Kartlara yapılacak aylık yüklemeleri, vatandaşlarımız ihtiyaç durumlarına göre istedikleri zaman harcayabilecekler."

Minibüs uçuruma yuvarlandı: 40 yaralı

Aksaray'da köydeki nişandan dönenleri taşıyan minibüsün 30 metrelik yükseklikten uçuruma yuvarlanması sonucu meydana gelen kazada, 40 kişi yaralandı.
 
Kaza, Aksaray merkeze 30 kilometre uzaklıktaki Dikmek Köy Yolu'nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Yukarı Dikmen köyünde nişandan dönenleri taşıyan Muhammet Dağdaş (23) idaresindeki 68 M 0160 plakalı minibüs, sürücünün köy yolunda rampa aşağı inerken virajı alamaması sonucu 30 metre yükseklikten uçuruma yuvarlandı. Kaza sonrası minibüste bulunan sürücü ve 39 yolcu yaralandı. Yaralılar olay yerine sevk edilen ambulanslarla Aksaray Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.
 
Olay yerine gelen jandarma ekipleri yolda geniş güvenlik önlemleri aldı. Olay yerinde bulunan vatandaşlar aynı yolda birçok kazanın meydana geldiğini öne sürerek önlem alınmamasına tepki gösterdi.
 
Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Midibüs şarampole yuvarlandı: 40 yaralı

AKSARAY'da içinde nişandan dönenlerin bulunduğu midibüs şarampole yuvarlandı, 40 kişi yaralandı.
 
Kaza, bugün saat 15.00 sıralarında Dikmen Köyü'nde meydana geldi. 28 yaşındaki damat Gökhan İrgin, ailesi ve yakınları bugün Hürriyet Mahallesi'ndeki nişanın ardından Dikmen Köyü'ne dönmek üzere yola çıktı.
 
25 yaşındaki Muhammet Bağdaş yönetimindeki 68 M 0160 plakalı midibüs, Dikmen Köyü'nde iddiaya göre freninin tutmaması üzerine virajda kontrolden çıkıp şarampole yuvarlandı.Kazada araçtaki 40 kişi yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla ve otomobillerle kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.

Rüzgarın kökünden söktüğü ağaç otomobilin üzerine devrildi

Tokat'ta şiddetli rüzgar nedeni ile kökünden sökülen kavak ağacı park halindeki otomobili kullanılamaz hale getirdi.
 
Edinilen bilgiye göre, Karşıyaka Mahallesi Sümer Caddesi'nde park halinde bulunan otomobilin üzerine rüzgarın kökünden söktüğü kavak ağacı devrildi. Otomobil sahibi aracının başına geldiğinde gördüğü manzara karşısında şok yaşadı. Otomobilinde büyük hasar meydana gelen Sedat Ay, kazada cana zarar gelmediği için şükrettiklerini söyledi. Şiddetli rüzgar nedeni ile kurumuş kavak ağacının otomobilinin üzerine devrildiğini ifade eden Ay, "Buradan geçen bir insanında başına bu ağaç düşebilirdi. Belediye'nin mücavir alan içerisinde kalan yerlere dikkat etmesi lazım. Burası istimlak edildi ve yol görünüyor. Ama orta refüjde kalan bu kurumuş ağaçlar kaldırılmadı” diye konuştu.
 
Olay yerinde polis inceleme yaparken, çevre sakinleri şiddetli rüzgar nedeniyle meydana gelen olayı meraklı gözlerle izledi.

Başkent’te silahlı soygun

Alınan bilgiye göre,olay sabaha karşı Ankara'nın Sincan ilçesi Plevne Mahallesi 16. Cadde üzerinde bulunan bir akaryakıt istasyonunda meydana geldi. Akaryakıt istasyonunda müşterinin bulunmadığı anı bekleyen yüzleri kar maskeli üç zanlı, akaryakıt istasyonuna geldi.
 
Şahıslar, akaryakıt istasyonunda görevliyi pompalı tüfekle tehdit edip etkisiz hale getirdikten sonra yaklaşık 4 bin lira çalıp kaçtılar. Zanlıların kaçmasının ardından istasyon görevlilerin ikazı üzerine olay yerine çok sayıda polis ekipleri sevk edildi. Polis ekiplerinin alan daraltarak yaptığı çalışmaların sonucunda istasyonu soyun zanlılardan biri saklandığı inşaatta yakalanırken, diğer üç zanlı çaldıkları parayla beraber kayıplara karıştı. Gözaltına alınan zanlı ifade işlemleri için Sincan Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Polis, diğer zanlıların yakalanması için çalışma başlattı.

3 Mart 2014 Pazartesi

Sarrazin kitabını tanıtamadı

Almanya'da göçmenler ve Müslümanlara yönelik açıklamalarıyla tartışma yaratan Thilo Sarrazin'in yeni kitabının tanıtımı için düzenlenen panel, protestolar nedeniyle bitirilmek zorunda kaldı. Federal Merkez Bankası eski yönetim kurulu üyesi ve Sosyal Demokrat Parti eski üyesi Thilo Sarrazin'in "Yeni Erdem Terörü-Almanya'daki İfade Hürriyetinin Sınırları" adlı üçüncü kitabının tanıtımı için düzenlenen panel, protesto gösterilerine sahne oldu.
 
Berlin'de düzenlenen panelde Sarrazin'in, Cicero dergisi temsilcileriyle, kitabı üzerine yapılan eleştirilerle ilgili konuşması planlanıyordu. Polis yetkilileri, en az 25 protestocunun panelin düzenlendiği Berliner Ensemble tiyatrosuna girmesiyle, panelin 40 dakika içinde sonlandırıldığını bildirdi.
 
 
 
Thilo Sarrazin, 2010 yılında yazdığı "Almanya Kendini Yok Ediyor" adlı kitapta, Türklerin ve Müslümanların topluma uyum sağlamadıklarını öne sürmüş, eğitim düzeyi düşük göçmenlerin Almanya'yı olumsuz şekilde etkileyerek aptallaştırdığını iddia etmişti. Sarrazin'in kitabında dile getirdiği görüşlere ilişkin eleştirileri "erdem terörü" olarak tanımlayarak yeni bir kitap kaleme alması tepki çekmişti.
 
Binanın önünde pazar sabah saatlerinden itibaren 90 kişilik bir grubun toplanarak "Irkçı Sarrazin" sözleriyle, paneli protesto ettikleri belirtiliyor. Cicero dergisi yetkilileri panelin ilk dakikadan itibaren gürültü nedeniyle yapılamadığını, bir grup protestocunun da içeri girmesiyle, panelin sonlandırılmak zorunda kaldığını açıkladı.
 
Thilo Sarrazin'in geçen hafta kitabının piyasaya sürüldüğü ilk günde de protestolar düzenlendi. Potsdam'da tanıtımı yapılan kitap için yaklaşık 400 kişi toplanırken, binanın dışında "Irkçılara ortam sağlamayın" sesleri yükselmişti.

Para ve Güzellik arasında yapılan TAKAS

Günümüz Evlilikleri Neden Bitiyor?
Bu yazımıza kısa bir internet de dolaşan bir sosyal paylaşım ile başlamak istiyorum.
 
Amerikanın finans şirketlerinden J.P. Morgan'ın CEO'su James Dimon tarafından zengin koca avcısı kıza verildiği söylenen cevap ;
 
Cevabı Mr. James in verip vermediği veya kurgu olup olmaması ile ilgilenmiyoruz. Yazının devamında bizim için ilgi çekmek istediğimiz konuya ışık tutan bir anlatım olması nedeni ile yayınlıyoruz.
 
Soru genç ve güzel bir kız tarafından bir finans forumunda sorulan bir soru olduğu iddia ediliyor. Gençlerin değer kriterleri ile zenginlerin değerleri arasındaki farkı çok net ortaya koyan bir yazı. Sonuna kadar okumanız dileği ile.
 
...........................................................................................................................................

Güzellik ve para Arasındaki Takas İlişkisi

SORU
 
Zengin bir adamla evlenebilmek için ne yapmalıyım ? Sizinle dürüst olacağım. Bu yıl 25 yaşına giriyorum. Çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli şeyleri severim. Yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum. Aç gözlü olduğumu düşünebilirsiniz fakat New York’ta yıllık geliri 1 milyon dolar olan insanlar orta sınıf sayılıyor. Çok şey istemiyorum.
  • Bu sitede yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan biri var mı?
  • Hepiniz evli misiniz?
  • Boşanma düşüncesindemisiniz?
  • Yada, "Daha güzel biri için evliliğimi bitirebilirim" düşüncesi sizlere ne kadar yakın?
  • Sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?
Bugüne kadar birlikte olduğum erkekler arasında en zengini yılda 250 bin dolar kazanıyordu. Central Park’ın batı yakasında, yüksek bütçeli rezidanslarda yaşamak isteyen biri için yıllık 250 bin dolar yeterli değil. Size alçak gönüllülükle soruyorum:
 
Zengin bekarlar nerede takılır? (Lütfen bar, restaurant, spor salonu gibi mekanların isimlerini ve adreslerini yazın.)
Hangi yaş kategorisine odaklanmalıyım?
 
Çoğu zenginin eşleri neden ortalama güzellikte? Bir kaç kızla tanıştım; güzel veya ilgi çekici değiller ama zengin erkeklerle evlenebiliyorlar.
Peki sizler; Kimin Eşiniz, kimin yalnızca sevgiliniz olabileceğine nasıl karar veriyorsunuz? Benim hedefim evlenmek.
Bayan Güzel ................
 
CEVAP
 
Sevgili Bayan .....,
 
Yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. Tahmin ediyorum ki sizin gibi aynı soruları soran pek çok genç kız var. Lütfen profesyonel bir yatırımcı olarak durumunuzu analiz etmeme izin verin.
 
Benim yıllık gelirim 500 bin doların üzerinde, sizin kriterlerinize uyuyor, bu sebeple okuyan kimsenin zamanını çalmadığımı ümit ediyorum.
 
Bir iş adamı gözünden bakarsak, sizinle evlenmek çok kötü bir fikir.
 
Cevabı çok basit, lütfen açıklamama izin verin.
 
Detayları bir kenara bırakırsak, yapmaya çalıştığınız şey aslında şudur: “Güzellik” ile “Para” ikilisini takas etmektir.
 
Şöyle ki; A kişisi güzelliği sağlar, B kişisi de bunun için ödeme yapar, gayet adil görünüyor. Fakat sizin tarafınızdan..
 
Burada ölümcül bir problem var; sizin güzelliğiniz kaybolacak ama benim param iyi bir sebep olmadıkça tükenmeyecek. Aslına bakarsanız, benim gelirim yıldan yıla artabilir, ancak siz yıldan yıla güzelleşemezsiniz. Bu sebeple, ekonomik açıdan bakarsak, ben değer kazanan bir varlıkken siz değer kaybeden bir varlıksınız. Hem de sıradan bir değer kaybı değil, katlanarak artan bir değer kaybı.
 
Eğer güzellik sizin tek varlığınız ise, değeriniz 10 yıl sonra çok daha düşük olacak. Sizden daha fazla değere sahip olanlar ise vitrinde satışta olacak.
 
Wall Street’te kullandığımız bir terimden yola çıkarsak, sizin için “takas pozisyonu” diyebiliriz, kısaca bu terim değersiz yada değer kaybedeceğini bildiğiniz ürün ile daha değerli yada değer kazanacak ürün arasında değişim yap değersiz olanı elden çıkar anlamına gelir. Bu bizleri sürekli elimizdeki değersiz yatırım enstrümanlarını değerli bulabilecek kötü yatırımcı arayışına iter.
 
İyi yatırımlar elden çıkarılan değil “satın al ve bekle” türü yatırımlardır.
 
Bu sebeple sizi satın almak iyi bir fikir değil, bu yüzden sizi kiralamayı tercih ederim. Çünkü "alışveriş değeri" düşen bir şeyi uzun süre elde tutmak hiç de iyi bir fikir değil. Aynı şey sizin istediğiniz evlilik için de geçerli.
 
Söylediklerim size zalimce geliyorsa şöyle düşünün; tüm paramı kaybetseydim, beni terk etmezmisiniz? Kesinlikle edersiniz. O zaman bunda zalimce bir şey yok. Aynı şekilde siz güzelliğinizi kaybettiğinizde, benim de çıkış yolunu bulmam lazım.
 
Yıllık geliri 500 bin doların üstünde olan insanlar kesinlikle aptal değil; Şunu çok net anlamalısınız
 
"Dünya aptalların istikrarlı bir şekilde yılda 500 bin dolar kazanabildiği"
 
bir yer değil. Öyle olsa siz de ilk davranış şekli olarak kazanmayı düşünürdünüz değil mi?
 
Bizler Sizinle yalnızca çıkarız, gezeriz güzel olduğunuz müddetçe tarifinizdeki türde takas ilişkisine gireriz. Ama evlenmeyiz. Size, zengin bir adamla evlenme fikrini unutmanızı öneririm.
 
Üstelik değerli olduğunu düşündüğünüz varlığınız olan "Güzellik" elinizde tutmak için giderek daha fazla masraf yapacağınız bir yatırım olmak zorunda.
 
Katlanarak artan bakım maliyetleri ticari açıdan riskli yatırımlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle Değeriniz bizim açımızdan risklidir. Kesinlikle de kalıcı değildir.
 
Unutmayın; Ekonomi, güzel veya yeni olanın eskisi ile değişimi üzerinedir. Eski elden çıkartılır. Siz dahil tüm insanlar için bu şekildedir. Sizde eskidiği için kullanılabilir ama modası geçti diye attığınız bir eşyanızı hatırlayınız.
 
Bu arada, yılda 500 bin dolar kazanan o zengin siz olabilirsiniz. Bilimsel olarak daha yüksek bir olasılık.
 
Hedefiniz "para"; ama ulaşma yolunuz yanlış. Zira o kadar parayı kazanmak, zengin bir aptal bulabilme ihtimalinizden daha yüksek. Aradığınız zengini wall street de bulabilme ihtimaliniz ise nerede ise yok. Başka yerlerde şansınızın daha yüksek olacağını düşünüyorum.
CEO J.P. Morgan
 
...........................................................................................................................................
 
Evlilik Kurumunun giderek yok olduğu ülkeler bize fikir verebilirler. Yukarıdaki gerçek olduğu iddia edilen forum görüşmesinin doğru olup olmaması çok da önemli değildir aslında.
 
Ortada çok daha ciddi bir gerçek var. Bu gerçeğe işaret etmek için kurgu bir yazı da olabilir bu. Yine de bir gerçeği değiştirmez. O gerçek nedir?
 
Günümüz kadınları bir şekilde güzelliğin "olmazsa olmaz" olduğu düşüncesine yönlendiriliyor. Bu kötü bir şey değil tabii ki de.
 
Kadınların; bakımlı, güzel, çekici, beğenilen, arzulanan bir kadın olma istekleri anlaşılabilir bir şeydir. Aynı durum erkekler içinde mevcuttur.
 
  • Sorun; kadınların güzel olma istekleri değildir.
  • Sorun; kadınların güzellik karşısında ben güzelim düşüncesi ile beklentilerinin giderek yükselmesi de değildir.
  • Her insanın beklentisi yüksektir. Sorun bu beklenti kriterlerinde dir.
  • Her insan dünyada cenneti yaşamak ister ve bu anlayış ile hareket eder. Bu bir sorun mudur? Hayır.

Sorun şudur

Tıpkı yukarıdaki gibi "TAKAS" edilebilme olasılığı düşüncesindedir. Genç ve güzelim Zenginler benden iyisini bulamaz mantığıdır. O halde en zengini ile birlikte olmalıyım düşüncesidir. Değerlerin değil paranın kriter olarak öne geçmesidir.
 
İnsanların mutluluk arayışlarındaki kriterler değişmiştir. Çevrenizdeki çocuklara sorun; "Büyüyünce ne olacaksın" diye. Hepsi bir şeyler söyleyecektir. Ama hiç birisi "mutlu olucam" demez. Çünkü biz onları mutlu olmaları için değil "BİR ŞEY" olmaları (doktor, mühendis vb..) için eğitiyor ve yönlendiriyoruz. Şunu olursan mutlu olursun düşüncesini vermek ne kadar doğru.
 
Kadınlar; televizyonlarda başarılı kadınların güzel ve bakımlı olması ile para arasında bir ilişki olduğunu düşünüyorlar. Bu kısmen doğrudur. Paranız var ise bakım ve güzellik gibi masraflarınızı rahatlıkla karşılar ve yaşıtlarınızdan daha çekici görünebilirsiniz.
 
Ama iyi bir evlilik kriterinin zengin bir adam ile evlenmek ile olacağının düşüncesi bana biraz tehlikeli bir düşünce gibi geliyor. Yada zengin erkeğin evlilik kriterlerinin en önemlisinin güzellik olduğu düşüncesi de...
 
Evliliklerin giderek azalması ve boşanmaların giderek artması bir yerlerde eskiye göre bir şeylerin değiştiğini gösteriyor ve ne kadar görmezden gelsek de bu gerçek artık hayatımızın içinde.
 
Evli veya bekar kadınların "Gencim, Güzelim Elimi Sallasam Ellisi" ifadesi büyük olasılık ile sonu hüsran olan hayat beklentilerini sağladığı artık görülebilen bir gerçek.
 
Gençliği çok güzel olan bayanların çok azı yolun yarısını geçtiklerinde ilk eşleri ile birlikte yaşamlarını devam ettiriyorlar. Herkesin çevresinde genç ve güzel bir kadınla ilgili olumsuz bir örnek mevcut olması da bu nedenledir.
 
Kadınların anlamaları gereken çok önemli noktalar var. Bir "LÜTUF" gibi sunulan şeylerin aslında olması gereken şeyler olduğunun farkına varmalılar.
 
  • Genç ve güzelim (bu değerler sadece sende yok üstelik neye göre kime göre, üstelik 10 bin usd ye senden daha güzel olunabiliyor)
  • Namusluyum (aksi bir davranış şekli boşanma sebepleri arasındadır (TMK m. 162 veya 163))
  • Akıllıyım ( merak etme gelecek bunun somut kanıtı olacak; haklıysan bu senin artın)
  • Bakımlıyım ( aksi bir davranış şekli boşanma avukatı arasındadır. (TMK m. 166) )
  • Sadakat duygum (cinsel sadakat , duygusal sadakat) çok gelişmiş (aksi bir davranış şekli boşanma sebepleri arasında,(TMK m. 161 veya 166) üstelik tazminat (TMK 161 için) ödeyen sen olursun)
Yukarıda listede bulunan özellikler artık bir özellik değil. Bunlar zaten olması gereken akıllı veya güzel olmanın dışındaki her seçeneğin yokluğu boşanma sebepleri arasında olan özelliklerdir.
 
  • Cinsel sadakat yokluğu (TMK m. 161 Zina ) boşanma sebepleri arasındadır.
  • Onur Kırıcı Davranış (TMK m. 162) boşanma sebepleri arasındadır.
  • Haysiyetsiz Yaşam Sürme (TMK m. 163) boşanma sebepleri arasındadır.
  • Duygusal sadakat yokluğu, bakımsızlık; Evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166) boşanma sebepleri arasındadır.
Kadınlar bunları bir lütuf gibi gördükleri müddetçe yada zaten boşanma sebepleri arasında olan bir çok özelliği sanki bir lütuf gibi gördükleri müddetçe evliliklerin yaşam şansı yok.
...........................................................................................................................................
 
Bu makalemizde kadınları hedef almadık tabii ki de erkeklerin de yaptıkları çok hata var. Fakat genel düşünce olarak giderek yaygınlaşan zengin ve parası olan erkek arayışı ile beklentileri yükselen kadınlara bir hatırlatma yapalım istedik.
 
Nasıl tesettürlü kadınların namusluyum düşüncesi ile beklentilerini yükseltmesi yanlış ise;
 
Genç ve güzel kızlarımızın da sadece bu değerleri nedeni ile iyi bir birliktelik beklentisini yükseltmesi o kadar yanlıştır.
 
Namuslu olmak tabii ki olması gereken bir şey. Çok namuslu ve kaprisli bir kadınla evlenmek sorusunu çevrenizdeki erkeklere sorun o zaman. Yada çok güzel ama salak bir kadının evliliği sizce nasıl bir erkekle son bulur bir tahmin yapın ama iki dakika düşünerek.
 
Unutulmamalı; beklentileri yükseltmek yanlış değildir. Bu beklentiyi yükseltmek için dayandırılan sebep yanlıştır.
 
Bu sebeplere dayanarak yükselen beklentiler davranışlara da yansımaktadır. Bunu kimsenin inkar edebileceğini sanmıyorum.
 
Erkeklerin zekası ile alay etmek ise iyi sonlanan bir davranış olacağını düşünmüyorum.
 
Yüksek beklentilerden kazançlı çıkan sadece boşanma sebepleridır.
 
Kaynak: netbosanma.com/gunumuz-evlilikleri-neden-bitiyor/