Ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ekonomi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2014 Çarşamba

Duvarı Nem İnsanı Gam yıkar

12 yıldır çektiğim çileye artık son noktayı koydum. Öncelikle size yıllardım çektiğim çileyi anlatayım.

Ailem 77 yılında İstanbul’a göçmüş. O yıllarda büyük göç almaya başlayan İstanbul’da insanlar kendi çabalarıyla konutlaşmaya gitmiş. İstanbul’un gecekondulaşma sorunu bu göçle beraber baş göstermiştir. Bizim de evimiz bu yıllarda yapılan müstakil evlerden biri. Mahallemiz bir yamaç üzerine kurulu. Evler teraslama sistemiyle yamaç üzerinde bir merdivenin basamakları gibi dizilidir. Böyle olunca bu seneye kadar evimizin yamaç kısmındaki duvar ile ilgili pek çok sorunumuz oldu.

Bu istinat duvarının üstünde komşumuzun bahçesi var. Komşumuzun bahçesinin aldığı yağmur suları yıllardır istinat duvarımızdan sızıntı yaparak nem kokusu, küflenme tarzı sorunlar oluşturdu. Zaman zaman aldığı bu nem yüzünden duvarın yıkılabileceğini de düşündüm.

Geçen sonbaharda yaşanılan sel felaketlerini ve istinat duvarı facialarını gördükten sonra, bu duvara bir el atmak gerektiğini düşündüm. Bunu komşumuz Halil abiyle konuştum. Halil abi de duvarın yapımında maddi ve manevi her türlü desteği vereceğini söyledi.

Bu amaçla giriştik işe, önce eski duvarı yıkıp yenisini yapmak üzere, toprağın kaymaması için önlem aldık. Daha sonra su yalıtımı ön planda olacak şekilde duvarın planlamasını yapıp, eski duvarımızı yıktırdık. Yeni duvarın su yalıtımı sahibi olması çok önemli, çünkü en büyük sorun kaynağımız bu. Su yalıtımı konusunda uzman bir ustayla duvarı 4 günde bitirdik.

Bir süre üst bahçeyi suladık, sızma olup olmadığını kontrol etmek için. Hiçbir sızma olmadı. Usta su yalıtımı konusunda aşmış resmen J Evimle istinat duvarı arasındaki 2 metrelik alanın üstünü kapatarak kiler tarzı bir yer oluşturdum. Bir taşla iki kuş.

Su yalıtımı oldukça önemli bir konudur. Özellikle suyun yıllar içerisinde duvarlara verebileceği zararları düşününce ne kadar mantıklı olduğunu göreceksiniz. Hele evinizin duvarlarında su yalıtım olmazsa olmazdır. Nem ve küfü uzak tutmak ile birçok hastalığı evinizden uzak tutabilirsiniz.

21 Ekim 2014 Salı

Deflasyon yeni bir terim değil. Avrupa için gündemde

Piyasalarda yaşanan çalkantının ardında aslında politika yapıcıların birkaç yıl önce yendiklerini düşündüklerini bir korku bulunuyor: deflasyon riski.

Tüketici fiyatlarında yaşanabilecek genel bir düşüş 2008 küresel krizinden sonra Büyük Buhran veya Japonya’da 20 yıllık büyüme kaybındaki gibi yeni bir dalgaya yol açabileceği gerekçesiyle en büyük endişelerden bir tanesi olarak ortaya çıkmıştı. Dünya genelindeki merkez bankaları genişlemeci para politikalarını tercih ederek bu durumun zayıflatıcı etkilerinden kurtulmaya çalıştılar.

Şimdiyse yavaşlayan küresel ekonomi , düşen emtia fiyatları, gerileyen hisse piyasaları ve yine düşüş içerisinde olan tahvil faizleri deflasyon riskinin henüz yok olmadığını ve özellikle yatırımcıların bunu yaşadığını gösteriyor. Yükselen bu tehditler tam da Fed’in düşen fiyatlara karşı mücadelesindeki en önemli kozu olan varlık alımlarını bu ay sonunda bitirmesinin öncesine denk geldi.

Deflasyon endişeleri özellikle politika yapıcıların ekonomik yavaşlamaya çare bulmakta zorlandığı Avrupa ve Japonya’da öne çıkıyor.

Fakat son dönemlerde emtia fiyatlarında görünen düşüş enflasyon üzerindeki aşağı yönlü baskının daha geniş bir fenomen haline gelebileceğini ve ABD ve gelişen piyasalar için karışık anlamlar taşıyabileceğini gösteriyor.

Yatırımcıların küresel ekonomi hakkındaki endişeleri Çarşamba günü daha çok su yüzüne çıktı. Avrupa hisse piyasaları geriledi; Stoxx Europe yüzde 3.2 düşerek Aralık ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi. ABD hisseleri keskin kayıplarını telafi etti fakat yine de üst üste 5 günlük kayıp gerçekleştirdi. Yaklaşık 450 puana kadar kayıp yaşayan Dow Jones endeksi günü yüzde 1.1 düşüşle (173.45 puan) 16,141.74 puandan kapattı.

Bu sırada 10 yıllık ABD tahvil faizleri yüzde 2’nin altına kadar gerileyerek Haziran 2013’ten bu yana en düşük seviyesini gördü ve yılbaşından bu yana neredeyse 1 puanlık düşüş yaşamış oldu. Tahvil faizleri Almanya’da da yeni düşük seviyeleri gördü. Ham petrol fiyatları daha fazla düşerken, ham petrol vadeli kontratları New York Mercantile Exchange borsasında varil başına 81.78 dolara düşerek Haziran 2012’den bu yana en düşük seviyeleri gördü. 

19 Eylül 2014 Cuma

Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenler Nota bakmayacak kadar bilinçller

Babacan: "Yatırım yapılabilir" notu olmadan da Türkiye'ye yatırımcılar geliyordu

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bugün katıldığı İstanbul Finans Zirvesi'nde bir konuşma yaparak ekonomiye yönelik gelişmelere dair açıklamalarda bulunurken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kredi derecelendirme kuruluşları ile ilgili sözlerini de yorumladı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının 2008-09 krizinden bu yana bir güvenilirlik kaybına uğradığını söyleyen Babacan, bu kuruluşların o dönemde iyi not verdiği bazı ülkelerin birer birer krize yenik düştüğünü hatırlattı.

Zirvedeki konuşmasının ardından BloombergHT'nin sorularını yanıtlayan Babacan, "Yatırımcılar da eskisi kadar bu kuruluşların verdikleri nota itibar etmiyor" dedi ve "Ancak bazı konularda yatırımcılar kendi iç işleyişleri gereği kredi notunu göz önüne alarak karar veriyorlar. Bunu da dikkate almak lazım" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Katar ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisinin önünde bir risk olmadığını ve derecelendirme kuruluşlarının siyasi açıklamalar yaptığını belirtmişti. "S&P ile ilişkilerimizi kestik" diyen Erdoğan, "Gerekirse Başbakan'a söylerim Fitch ve Moody's ile de ilişkileri keseriz" ifadelerini kullandı.

Babacan da kredi derecelendirme kuruluşları hakkında bugün "Bizim için önemli olan bu kuruluşların Türkiye'yi daha yakından ve objektif bir şekilde izlemeleri ve siyasetin ve ekonominin nabzını burada yerinden tutabilmeleri" dedi.

Türkiye'nin yatırım yapılabilir notunun daha yeni bir gelişme olduğunu da belirten Babacan, "O olmadan önce de yatırımcılar geliyordu. O yatırımcılar 'Türkiye'nin notu yok o yüzden ben gelmem' demiyordu ama kuşkusuz Türkiye'nin notunun artırılması kazanç sağlar. Bunu da dikkate almak lazım" ifadelerini kullandı.

"BDDK gerektiği adımı gözünü kırpmadan atar"

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan son dönemlerde gündemde olan bankacılık konularına da değindi.

Babacan, "2008-09 krizi öncesinde sermaye yeterlilik rasyosunu kanuni olarak yüzde 8 diye belirlemiştik, fiilen yüzde 12 olarak uyguladık" diyerek, atılan bu adımların sonucu olarak sektörde oluşturulan sermaye yeterlilik rasyosunun "dünya standartlarında çok kuvvetli bir bünyeyi" işaret ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yine dün uçakta gazetecilere verdiği ifadelerde BDDK'yı Bank Asya konusunda göreve çağırarak hareket etmemesi durumunda "sorumlu olacağını" söylemişti. Erdoğan "BDDK kararını vermeli yoksa sorumlu olur. Taşıma suyla değirmen dönmez" ifadelerini kullanmıştı.

Babacan ise "Hangi adımın atılıp atılmayacağı BDDK'nın bağımsızca vereceği bir karardır" dedi.

"Banka bazında takip ve denetleme görevi BDDK'nın. Merkez Bankası'nın da görevleri var ama burada temel oyuncu BDDK'dır. Bankacılık kanunundaki maddeler çok açıktır, banka banka ne gerekiyorsa yapacaktır" diyen Babacan, Türkiye'nin bütün dünya tarafından tescil edilmiş sağlam bir bankacılık sektörü olduğunu sözlerine ekledi.

"Büyüme yüzde 3-4 aralığında gelir"

Ekonomik büyüme konusunda da yorumlarda bulunan Babacan, "İlk çeyrek herkesin tahminin iyi çıkmıştı, ikinci çeyrek ise daha düşük. İlk yarıya baktığımızda iç karartıcı bir tablo değil. Yılın tamamıyla ilgili beklentilerimiz olumlu. Dolayısıyla yüzde 3-4 aralığı oldukça emniyetli bir aralık olarak görünmekte. Tabii son tahminimizi resmen duyurmuş olacağız" dedi.

Babacan ekonominin neden yüzde 4 veya üzerinde büyümediği konusunda ise öncelikle ihracatta yaşanan beklentilerden düşük performansı gösterdi. Babacan, "Irak 2. büyük pazarımızdı fakat güvenlikle ilgili sıkıntılar ihracatın aksamasına neden oldu" derken, Avrupa'da yaşanan ekonomik yavaşlamanın da Türkiye'deki büyümeye olumsuz yönde etki ettiğini belirtti.

Cari açığa da dikkat çeken Babacan, "Cari açığı olan bir ülke olarak Türkiye için en önemli konular arasında dengeli büyüme geliyor" dedi. Babacan ayrıca Fed'in atacağı adımlar konusunda bir karamsarlık olmaması gerektiğini de belirtti.

18 Eylül 2014 Perşembe

Hazır Giyim totalde Otomotivi geçti

Otomotiv liderliği hazır giyime kaptırdı!

Türkiye'nin en önemli ihracat kalemi olan otomotiv sanayi, 6 aydır sürdürdüğü liderliğini ağustos ayında hazır giyim sektörüne kaptırdı

Ağustos ayında otomotiv sanayi ihracatı 1 milyar 268 milyon dolar olurken, hazır giyim sektörü 1 milyar 559 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden olan otomotiv sanayi, şubat-temmuz ayları arasında ihracat rakamlarında liderliğini korudu. İhracat geliri aylık 2 milyar doların altına inmeyen otomotiv sektörü ağustos ayında yüzde 40'a varan bir düşüşle 1 milyar 268 milyon 663 bin dolar seviyesinde kaldı. Bu rakamla otomotiv sanayi, hazır giyim ve kimya sanayinden sonra 3. sırada yer aldı.

Otomotiv sektörünün en yakın rakibi olan hazır giyim sektörü ise ocak ayında elde ettiği en fazla ihracat yapan sektör liderliğini şubat ayında tekrar otomotiv sanayine kaptırdı. Temmuz ayına kadar en fazla ihracat geliri elde edilen ikinci sektör olan hazır giyim sektörü, ağustos ayında 1 milyar 559 milyon 583 bin dolarlık ihracatla kaptırdığı liderliği geri kazandı.

Ocak - ağustos dönemini kapsayan 8 aylık dönemde ise otomotiv sanayi liderliğini korudu. 8 aylık dönemde otomotiv sektörü 14 milyar 976 milyon 950 bin dolarlık ihracat geliriyle ilk sırada yer alırken, hazır giyim sektörü ise 12 milyar 715 milyon 250 bin dolarlık gelirle ikinci sırada yer aldı.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Kaç Yaşından Sonra Girişimci Olunur

Girişimci profilini sadece Hollywood filmlerinde gördüyseniz, muhtemelen “artık bu işler için çok yaşlıyım dostum” gibi bir Samuel L. Jackson repliği sarfedebilirsiniz. Çünkü o girişimci, Social Network’de de gördüğümüz gibi, Mark Zuckerberg gibi 20 yaşında, üniversitenin kurallarına karşı gelen, kot pantolonlu ve kapşonlusuyla Harvard müdürünü ters köşeye yatırabilen asi ve alabildiğine genç bir dahidir. (İlgili Yazı : Girişimcilerin Mutlaka İzlemesi Gereken 6 Gaz Film) Ama yapımlarda her ne kadar, bu genç ve deneyimsiz stereotipler kullanılsa da, onlar sadece girişimcilik örneklerinin bir parçasını oluşturabilirler. Kot pantolon giymiyorsunuz, 20 yaşında değilsiniz ve üniversiteyi isyankar bir tavırla terkedemiyorsunuz diye, girişimci olamazsınız diye bir şey elbette yok! Hatta bugün dünyada başarılı olmuş girişimcilerin pek çoğu, (yılların deneyimini edinmiş oldukları) 30′larına, 40′larına ve hatta 50′lerine ulaşmadan kendi işlerini kurmayı akıllarından dahi geçirmemiştir. Örneğin James Dyson, kendi adıyla piyasada olan mucizevi elektrik süpürgesini tam 15 yılın sonunda icat etti. Şu anda net değeri 3.000.000.000$ (çok fazla sıfır var değil mi?) . Daha önce kendisinden detaylıca bahsetmiştik. Başka örnekleri de Funders and Founders aşağıdaki infografikte bir araya getirmiş. Bunlar arasında, Zara’nın patronu Amancio Ortega’nın, 30 yaşına kadar bir gömlek mağazasında tezgahtar olduğu ve McDonald’s kurucusu Ray Kroc’un 52 yaşına kadar kağıt bardaklar ve milkshake karıştırıcısı sattığı gibi çarpıcı örneklere rastlamak mümkün. Yani diyeceğimiz o ki; 30′unuza yaklaşıyorsanız veya geçtiyseniz, kendi işinizi kurmak konusunda ümitsizliğe kapılıp üzülmeyin. Sevdiğiniz bir şeyi yapmanın, tutkulu ve mantıklı olduğunuz sürece, hiçbir kötü yanı yok, hatta iyimser bir tahminle sizi zengin etme ihtimali var! Yıllarca çalıştığınız sektör içinde edindiğiniz iş ve hayat tecrübesi de ziyadesiyle yardımcı olacaktır. 55 yaşında reklam yıldızı olan Ayşe Teyze’yi de unutmayın! (Yiyin gari!) Buyrun infografiğe birlikte bakalım ve bugün birçoğumuzun tanıdığı başarılı insanların, öncesinde ne yaptıklarına bir göz atalım:

16 Mayıs 2014 Cuma

Sakın İstifa Ediyim Demeyin

Aslında iş piyasasındaki bu durgunluğa 2013’ün son aylarından beri alıştırılıyorduk. Türkiye ekonomisiyle ilgili sıkıntılar yavaş yavaş sinyallerini verirken, siyasi çalkantılar da üstüne tuzu biberi oldu. Tüm bunlara dış ticaretimizin bel kemiğini oluşturan ülkelerin de ekonomik durgunluğu eklenince 2014 iş arayanlar için tam bir kabus olacağa benzer. Tüm şirketler şimdiden istihdam kemerlerini sıkmaya, elindeki kaynaklarla idare etmeye başladı. 2014 çoğu şirket için bir ‘pozisyonunu koru’ yılı. Bunu sık sık kullandığınız iş arama sitenize veya gazetelerin IK eklerine bakarak da anlayabilirsiniz. Özetle, 2014’te yeni sulara yelken açmak istiyorsanız DURUN! Yelkenleri indirin ve sakin olun. İş aramak için kullandığınız o klavyenizi ve mouse’unuzu sakince bir kenara bırakın ve pozisyonunuzu koruyun. Eğer elinizde ortalama bir işiniz varsa, 2014 riske girmek için hiç doğru bir yıl değil! İşte 2014’te işinizden istifa etmemeniz için 7 neden: 1. Dış Belirsizlik Çevre ülkelerdeki belirsizlik devam ediyor, bu da ticaretimizi aktif olarak yürüttüğümüz ülkelerin daha durağan bir ekonomik seyir izleyeceğinin göstergesi. Yani, ticaretimizdeki büyüme eski yıllardaki kadar iyi olmayabilir, bu da Türkiye’de iş yapan şirketler için maliyetlerin minimuma indirilmesi gerektiği anlamına geliyor. Özetle, “bu sene elimizdeki insan kaynağıyla devam edelim, risk almayalım” diyebilirler. 2. Ekonomik Büyüme Riski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın son açıklaması, Türkiye’nin büyüme hedeflerinin her an revize edilebileceği, yani her an geri çekilebileceği yönündeydi. Bildiğiniz gibi, 2014’ün Türkiye için büyüme hedefi %%4. Ancak bu hedef ilk 3 aydaki verilere bakılarak değerlendirildiğinde riskli bir hedef gibi gözüküyor. Yani, şirketler 2014’te emniyet kemerini takacaklar ve arabaya yeni yolcu almayacaklar. 3. Ekonomik İtibarın Sıkıntıya Düşmesi Yükselen politik sıkıntılardan dolayı, kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu bir not aşağıya indiriyor. Moody’s, 2014’ün ilk aylarında Türkiye’nin ‘durağan’ olan notunu ‘negatif’e çevirdi. Standart&Poors ise 2014’te zayıflayan büyüme gücünün Türkiye’ye zor bir yıl geçirteceğini belirterek not görünümünü negatif’e çevirdiğini belirtti. 4. İşsizlik Oranındaki Artış 2014’ün ilk aylarında yapılan araştırmaya göre işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine oranla 0,5 puan artış ile %%9,9’a çıktı. Bu işsizler ordusuna 154 bin yeni kişi daha eklendi demek. 154 bin yeni rakip! 5. Şirketlerin Tutumu Şirketler tüm bu siyasi ve ekonomik belirsizliklerin önlerini görmelerini engellediğini düşünerek yeni işe alımlarda frene bastı. Bunu herhangi bir iş ilanı sitesine girerek de görebilirsiniz. Bulunduğunuz şehirde geçen aylara oranla çok daha az iş ilanı olduğunu göreceksiniz. 6. Sektörel Daralmalar Türkiye’nin lokomotif sektörleri olan Otomotiv ve Konut sektörü 2014’ün çok zor bir yıl olacağının sinyallerini veriyor. Otomotiv sektörü Şubat ayında %%27 daralırken, Konuttaki kan kaybı neredeyse %%70’lere ulaşmak üzere. Bu sektörler iç piyasaya neredeyse en çok para getiren sektörler. 7. Kırılgan Ekonomi Standart & Poors’un açıkladığı rapora göre Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasındaki en kırılgan ekonomiye sahip 3 ülkeden biri. Türkiye’nin ilk üçte yer almasının ana sebepleri cari açık ve özel sektörün borç seviyesi.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Apple'dan Çevreye Önem

ELEKTRONİK ve yazılım şirketi Apple, iklim değişikliğine karşı dünya kaynaklarını koruyan yeni bir uygulama başlattı. Dünyadaki tüm Apple Store'lar artık ömrünü tamamlamış ve atılacak eski Apple ürünlerini bedava geri alarak dönüştürülmesine yönelik bir çevresel sorumluluğa başladı. Apple'dan yapılan açıklamaya göre, şirketin veri merkezlerinin tamamı yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle çalışıyor. Bu çerçevede dünyadaki bazı Apple Store logoları Türkiye İstanbul'daki Zorlu Center mağazası dahil olmak üzere yeşile döndü. Apple Store çalışanları bu güne özel yeşil t-shirtler giydi.

4 Mayıs 2014 Pazar

Türkiye'nin ekonomisi değil, Erdoğan kendi ekonomisini düşüyor

ABD'li ünlü ekonomist Steve Hanke, Türkiye'de ekonomik reformlar yerine Erdoğan'ın geleceğinin tartışıldığını vurguladıTürkiye'yi yakından eden ABD'li ünlü ekonomist Dr. Steve Hanke, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi siyasi geleceğine yönelik planlarının ekonomide yapısal önlemlerin alınmasına engel olduğunu belirtti. The Wall Street Journal Türkiye'ye röportaj veren Hanke, Fed'in varlık alımlarının kesilmesi durumunda en çok Türkiye'nin zarar göreceğini belirtirterek, ülkeyi koruyabilecek ekonomik reformların yerine zamanın Erdoğan'ın geleceğini tartışarak harcandığını belirtti. Hanke'nin Wall Street Journal'a verdiği söyleşiden öne çıkan başlıklar şöyle: Fed'in faiz artırmına geçme zamanlaması hakkında ne düşünüyorsunuz? Birçok insan para ve bankacılık sisteminin nasıl işlediğini anlamıyor. Düşünülenin aksine piyasadaki kredi oranını artırmak için faiz oranlarının artması gerekiyor. ABD'de hala resesyonu yaşıyoruz. Ülkedeki toplam yerel talep yalnızca yıllık yaklaşık yüzde 2.8 civarında büyüyor ve bunun 1987 yılından bu yana ortalaması nominal terimlerle yıllık yaklaşık yüzde 5 olmuştu. Bunun bir diğer anlamı piyasadaki para arzının yeterince büyümediği. O yüzden faizleri bir kenara bırakın, Fed bence yakın zamanda parasal genişlemeyi bile bitirmeyecek. Ekonomi bunun için çok zayıf. Bunun anlamı "carry trade"in devam etmesi ve Türkiye gibi gelişen piyasalara sıcak para girişinin bir süre daha devam edecek olması. Türkiye'ye bakıldığı zaman ise durum ilginç. Piyasadaki para arzı son dönemlerde ortalamanın üzerinde büyüyor. O yüzden biraz hareketliliği yavaşlatmak lazım. Carry trade hala devam ediyor ve bunu seçimlerin ardından liranın güçlenmesiyle daha da iyi gördük. Yani Fed varlık alımlarını azaltmaktan bahsedebilir ama aslında çok da azalttıkları yok. Yakın zamanda da çok azaltmayacaklar. Fakat ekonomi toparlandığında ve Fed gerçekten varlık alımlarını azaltmaya başladığında bunun sonuçları Türkiye için çok şiddetli olacak. Türkiye, Fed'in varlık alımlarının azalmasından dolayı dünyada en çok risk altında bulunan ülkelerden bir tanesi şu anda. Faiz konusuna geri dönecek olursak, sizce piyasanın Yellen'in ilk faiz artış sinyali olarak yorumlanan konuşmasına sert tepki vermesi yanlış anlamadan veya anlamamaktan mı kaynaklanıyordu? Bence yatırımcılar her şeye yanlış tanı koyuyorlar. Yalnızca onlar değil Fed bile birçok şeye yanlış tanı koyuyor. Bunu anlamamalarının nedeni ise şu; ABD'deki para arzının yüzde 80'i ticari bankalar tarafından yaratılıyor. Ben buna "banka parası" diyorum. Banka parası ABD'de büyümüyor çünkü Basel III sermaye zorunlulukları gibi birçok yeni düzenleme var. Bunun yanında bankalar sıfıra yakın faizle ellerindeki parayı işletip para kazanamıyorlar. Bütün bu düzenlemeler banka parasının yatay kalmasına, büyümemesine neden oldu. O yüzden yaptıkları şey yüzde 20'lik kısmı yani Fed'in yarattığı paranın oranını artırmak oldu. Yani faizin artması piyasada ticari bankalar tarafından yaratılan para oranını artıracak ve ekonomiye hareketlilik getirecek. Peki ticari bankalar tarafından artırılan para arzı yine Türkiye gibi gelişen ülkelere mi akar yoksa yerel ekonominin canlanmasına mı katkıda bulunur? Yerel talebin canlanmasına daha çok katkıda bulunur. Yani gelişen ülkelere Fed'in para bastığı dönem kadar para girişi olmayacaktır. Yani kısaca faiz artışı ABD için pozitif, gelişen ekonomiler için negatif olacak diyebilir miyiz? Evet. Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) parasal genişlemeye gitme ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence Draghi kesinlikle parasal genişlemeye girecek çünkü Avrupa'daki durum ABD'dekiyle aynı; çok sert bankacılık düzenlemeleri var. Ne banka parasında ne de piyasadaki para oranında büyüme var. Bu genişlemenin gelişen piyasalar üzerinde olumlu etkisi olur fakat Fed'in genişlemesinde görülen kadar olmaz.

2 Nisan 2014 Çarşamba

Moody's'ten Türk şirketlerine uyarı

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's tarafından yapılan açıklamada Türkiye'de finans dışı ve yüksek notlu şirketlerin Türk Lirsasının 2013 Mayıs ayı ve 2014 28 Ocak tarihi arasında dolar karşısında yüzde 26 ve euro karşısında yüzde 31 oranında gerilemesinden kredi notları açısından negatif etkilendiği ifade edildi. Türk şirketlerinin şimdi daha yüksek fonlama maliyetleri ve daha yüksek faiz oranları ile karşı karşıya kaldığı ifade edildi. Moody's'in raporunda "Türk şirketlerinin Türk lirasındaki değer kaybı ve içerde faizlerde yaşanan yükseliş nedeniyle kredi negatif bir etki altına girdiği ancak genel olarak güçlü sermaye tamponlarına sahip olunmasının ve uzun vadeli borçlanma profili ile bazı gelirlerin de yabancı para cinsinden olmasının bu negatif etkiyi karşıladığı" dile getirildi. Sözkonusu raporda Türk şirketlerinin borçlarının yüzde 80'dendaha fazla bir kısmının yabancı para cinsinden olduğu ve gelirlerin ise çoğunlukla TL cinsinden olduğu hatırlatıldı. Bu etkileşimin lira zayıflayınca negatif sonuçlar doğruduğu ve borç ödemelerini daha pahalı hale getirdiği ifade edildi.

7 Mart 2014 Cuma

Bitcoin CEO'su Ölü Bulundu

'First Meta' adlı Bitcoin ticaret sitesinin 28 yaşındaki CEO'su Singapur'daki evinde ölü bulundu. Polis genç CEO'nun ölüm nedenini ortaya çıkarmak için soruşturma başlattı. Bitcoin dünyası Singapur'dan gelen ölüm haberiyle sarsıldı. Sanal para ticareti yapılan 'First Meta' internet sitesinin kurucusu ve CEO'su 28 yaşındaki Autumn Radtke evinde ölü bulundu. Şirketten yapılan açıklamada "Arkadaşımız ve CEO'muz Autumn Radtke ölümü bizi şok etti ve üzdü" denildi. Singapur polisi olay hakkında soruşturma açarken Radtke'nin ölüm nedeni hakkına bir bilgi verilmedi.

26 Şubat 2014 Çarşamba

Gizli zam faili dolar

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bir süredir gündemde olan ‘doğalgazda gizli zam mı var?’ sorusunun yanıtını verdi.
 
Yıldız, CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın yazılı soru önergesine verdiği yanıtta, kanun ile dolar bazında oluşturulan bedellerin, her ay kurdaki değişimler çerçevesinde yeniden belirlendiğini söyledi.
 
Yıldız, “Birden fazla ayı ilgilendiren faturaların birim fiyatlarında görülen farklılık, sadece dağıtım bedellerinin dolar kuru ve enflasyon endeksindeki değişim ile aylık bazda güncellenmesinden kaynaklanmaktadır” dedi.
 
KUR BELİRLEYECİ
 
Oran, Yıldız’a, doğalgaza 1 Ocak 2014’ten geçerli olmak üzere gizli zam yapılıp yapılmadığını sormuştu. Oran, önergesinde “Başkent gaz’ın 6 Ocak 2014’te sayaçları okuyarak kestiği faturalarda 19 gün için 0,08580771 TL/kWh birim fiyatı belirlemesine rağmen son 5 günlük dönem için 0,08590376 TL/kWh’lık birim fiyatı belirlemesinin gerekçesi nedir?” sorusunu yöneltti.
 
Yıldız verdiği yanıtta, Başkentgaz’ın özelleştirilmesi döneminde 5669 sayılı yasa ile 4646 sayılı yasada yapılan değişiklik olduğunu belirtti. Yıldız yapılan yasal değişikliklerle Başkentgaz’ın sistem kullanım bedellerinin sabit kalma süresinin değiştirildiğini kaydetti.

25 Şubat 2014 Salı

Soros büyük yatırıma hazırlanıyor

Ünlü hedge fon yatırımcısı George Soros'tan Avrupa'ya güven mesajı geldi. Alman Speiegel dergisine röportaj veren Soros, "Euro'ya inanıyorum. Yatırım ekibim acil sermayeye ihtiyaç duyan bankalara para pompalayarak çok yakın zamanda Avrupa'da büyük miktarda para kazanmayı bekliyor" dedi.
 
'YUNANİSTAN'DA DURUM İYİLEŞTİ'
 
"Yunanistan'da ekonomik koşullar iyileşti" diyen Soros, "Burada asıl soru, Yunanistan'da sürdürülebilir bir şekilde para kazanıp kazanamayacağımız. Eğer cevap 'evet'se yatırım yapmamız olası" şeklinde konuştu.
 
MERKEL'E ELEŞTİRİ
 
Almanya Başbakanı Angela Merkel tarafından Avrupa'ya dayattığı kemer sıkma politikalarının bölgedeki krizi daha kötü hale getirdiğini söyleyen Soros, "Korkarım Euro Bölgesi, Japonya'nın geçen 25 yılda yaşadığı gibi bir durgunluk yaşayabilir" dedi.

21 Şubat 2014 Cuma

Türkiye'nin kredi notu için şok açıklama

Japon kredi derecelendirme kuruluşu R&I, Türkiye'nin BB+ olan yabancı para cinsinden kredi notunu teyit ederken, görünümü ise 'pozitif'ten' 'durağan'a indirdi.
 
R&I, görünümü 'durağan'a çekmesine neden olarak Fed'in parasal genişleme programını azaltmaya başlamasının tetiklediği gelişmekte olan piyasalarda sermaye çıkışı sonrasınra, Türkiye ekonomisine sermaye girişinin yavaşlayacağı ve bunu ekonomide yavaşlamaya yol açacağı beklentilerini gösterdi.
 
Bununla birlikte Türkiye'de kamunun mali pozisyounun ve ülkenin finansal sisteminin sağlam olmaya devam ettiğini belirten R&I, hükümet ve TCMB'nin ekonomik istikrarı sürdürebileceklerine inandığını vurguladı. Ancak Türkiye'nin tekrar istikrarı ve yüksek bir ekonomik büyüme yoluna girmesinin önceden öngörülenden daha uzun zaman alacağına işaret eden R&I, bu görüşler çerçevesinde Türkiye'nin kredi notunun BBB kategorisine yükseltilmesi olasılığının bir miktar azaldığı sonucuna vardıklarını ve görünümü 'pozitif'ten 'durağan'a indirdiklerini belirtti.

20 Şubat 2014 Perşembe

Daha çıkmadan 700 adet satıldı

İtalyan süper spor otomobil üreticisi Lamborghini'nin Gallardo modelinin yerine geliştirdiği ve Mart ayındaki Cenevre Otomobil Fuarı'nda ilk kez halkın önüne çıkarmayı planladığı Huracan, bir ayda 700 sipariş aldı.
 
Dünya genelindeki VIP müşterileri kapsayan bir aylık özel tanıtım turunu bile henüz tamamlamayan Huracan, böylece bugüne kadar markanın en çok satan modeli unvanına sahip Gallardo'nun veliahtı olarak mükemmel bir başlangıç yaptı.
 
Huracan LP 610-4, 610 HP gücünde 5.2 litrelik V10 motorla donatılmış. 0'dan 100 km/s hıza 3.2 saniyede ulaşabilen Huracan, 325 km/s maksimum hız yapabiliyor.

30 Ocak 2014 Perşembe

D-Smart ve Superonline'dan dev iş birliği!

Türkiye’nin hızlı ve kaliteli İnternet sağlayıcısı D-Smart Net, ‘İnternetim süper hızlı olsun’ diyenler için Turkcell Superonline ile altyapı işbirliğine imza attı.
 
D-Smart Net, bu işbirliği ile Türkiye’nin en geniş fiber erişimini sağlamış olacak.
 
Yapılan anlaşma kapsamında, 12 ilde abonelerine Turkcell Superonline altyapısı ile de Fiber İnternet hizmeti sunacak olan D-Smart Net, 15 Mart 2014 tarihine kadar geçerli olacak cazip bir kampanya da başlattı.
 
Kampanyadan yararlananlar, Turkcell Superonline altyapısından Fiber İnternet ve HD D-Smart keyfini, sadece 59 TL’ye ve tek fatura kolaylığı ile yaşarken, ilk 3 ay boyunca Sinema ve Spor kanalları paketi hediyesi de kazanma şansı yakalayacak.
 
Sinemadan belgesele, eğlenceden yaşama, dizilerden spora zengin bir içeriği 300’ü aşkın kanalda yüksek görüntü ve HD kalitesiyle aboneleri ile buluşturan D-Smart, Turkcell Superonline ile yaptığı altyapı işbirliği sözleşmesi kapsamında abonelerine 12 ilde (İstanbul – Ankara – İzmir – Bursa – Kocaeli – Adana – Mersin – Gaziantep – Antalya – Trabzon – Samsun – Kayseri ) yüksek hızlı Fiber İnternet hizmeti sunmaya başlıyor. D-Smart, yaptığı bu anlaşma kapsamında cazip bir kampanya da başlatıyor. 

29 Ocak 2014 Çarşamba

Özel elektrik vatandaşı fena çarptı

10 gün olması gereken ödeme süresini 3 güne indiren bazı şirketler, "İhtiyaç, bebek ve yaşlı var" demeden elektriği kesiyor. Hatta kesmeden kesme-açma bedeli alıyor.
 
Türkiye genelinde elektrik dağıtımının özelleştirilmesinden sonra şikâyetler çığ gibi büyüdü. Haber7.com’dan Canan Ersalan'ın haberine göre Elektrik faturalarının kabarık geldiğine dair iddiaların yanı sıra, fatura ibrazı ile son ödeme tarihi arasının 3 güne kadar çekilerek elektriğin kesilmesi, ardından gecikme bedeli ve açma-kapama bedeli alınması da en fazla şikâyet edilen konular arasında yer alıyor. Tüketiciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Ağaoğlu, elektrik dağıtımını alan bazı özel şirketlerin uygulamalarının kazanç kapısı olarak görüldüğünü söyledi. Tüketicilerden şikâyetlerin derlemesiyle ortaya çıkan uygulamalar şöyle:- Bazı şirketler faturalarını son ödeme tarihinde getiriyor. Aynı gün ödeme yapamayan kişi, 1 gün geciktirse dahi hem gecikme bedeli alınıyor, hem de açma-kapama bedeli olan 19.10 TL yansıtılıyor.
 
- Bazı şirketler, EPDK'nın kanununda yer alan ve 10 gün olan ödeme süresine yerine 3 gün ödeme süresi verilerek gecimle cezası tahsil ediliyor.
 
- Bazı meskenlere 2-4 bin liralık faturalar gönderiliyor. İtiraz halinde "Önce öde sonra itiraz et" deniliyor. Halbuki itiraz için bir önceki tutarın yüzde 30 fazlasının ödenmesi yeterli oluyor.?Bu kural uygulanmayarak abonenin elektriği kesiliyor.
 
Tüketici Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Ağaoğlu, elektrik kullanıcılarının özelleştirme sonrasında şirketlerin insafına bırakıldığını belirterek, "İddia ediyorum, elektrik şirketleri açma-kapama ücretini kazanç kapısı yapmış. Ayrıca elektrik kesmek bir insanlık suçu. Konutlarda bebekler var, yaşlılar var. Kombi, asansör, su hep elektrikle ulaşıyor evimize. Alacak tahsili, Borçlar Kanunu'nda anlatılıyor. İhbar ve icra yolu var.?Bunları kullanmadan kesemezler" dedi.
 
10 GÜN SÜRE VERİLMESİ ŞART
 
Elektrik faturası düzenlenirken, sayaç okuma tarihinden itibaren, 10 günlük ödeme süresi verilmesi gerekiyor. Elektrik kesilmeden önce de 5 günlük 'kesme öncesi bildirim' süresi var. Uzmanlar, tüketicileri, bu sürelere uymayan şirket faturasına itiraz etmeye çağırıyor.
 
Elektriğin kesilmesi çağ dışı açma kapa ücreti ise soygun
 
Tüketici Derneği Başkanı Aydın Ağaoğlu, haksız yere alınan kesme-bağlama ücretinin iadesinin istenebileceğini söyledi. Ağaoğlu, "Elektrik temel ihtiyaç maddesi olduğu için kesilmesi doğru değil. Ayrıca kesme ihbarnamesini tüketiciye göndermeden 19 lira civarında kesme-bağlama ücreti alınması, elektrik şirketleri için ek gelir anlamına geliyor. Fatura 5 iş günü geç ödendiğinde açma-kapama ücreti bir sonraki aya yansıtılıyor. Ancak burada kesme ihbarnamesinin tüketiciye ulaştırıldığı ispatlanmalı. Tüketiciler, elektriklerinin fiilen kesilmediği, kesme ihbarının kendilerine gönderilmemesi durumunda bulundukları yerdeki Tüketici Hakem Heyeti'ne, hiçbir ücret ödemeden başvuruda bulunmalı, kendilerinden alınan tutarın iadesini istemeli" dedi. Avukat Gülşen Orman Çakar da EPDK tarafından kesme-bağlama ücretinin 19.1 TL olarak kararlaştırıldığını belirterek, "EPDK 26 Aralık 2013'te 19.1 TL kesme-açma bedeli uygulanacağını açıkladı. Fatura tutarı son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde şirket, vatandaşa bildirimde bulunur ve 5 iş günü içerisinde ödenmezse elektriğin kesileceğini bildirir. Yani ödeme için 5 iş günü daha verilir. Bu süre içinde ödeme yapılmasına rağmen yine de 19.1 TL kesme-bağlama ücreti yasaya aykırı. Tüketiciler Hakem Heyeti'ne başvurmalı" dedi.

22 Ocak 2014 Çarşamba

Elektrik faturalarında büyük şok!

Tüketicileri şaşkınlığa uğratan kalem “Kesme-Bağlama” ücreti... Tutar 17 TL ile 19 TL aralığında. Ancak elektriklerin kesilmediğini söyleyen tüketiciler, fazladan alınan tutara itiraz ediyor. Tüketiciler Derneği ise haksız alınan ücretin iadesinin istenebileceğine dikkat çekti.
 
'ELEKTRİĞİM HİÇ KESİLMEDİ'
 
Yalova’da yaşayan Z.K.’nin 27 Ocak son ödeme tarihli faturası 73.90 TL... Fatura kalemleri arasında yer alan bir tutar ise Z.K.’de şaşkınlığa yol açmış durumda. Şikayetvar.com isimli siteye ulaşan Z.K. elektriğinin hiç kesilmediğini belirerek “Elektrik faturam her ay olduğundan fazla geldi. Kullanım aynı olmasına rağmen ve fatura detayında 19.10 TL’lik bir kesme- bağlama bedeli gözüküyor fakat benim elektriğim ne kesildi ne de bağlandı. Arayıp sorduğumda son ödeme tarihini 24 saat geçtikten sonra kesme kodu gönderiliyormuş. Yani kesmeye gelmeden dahi veya bağlamaya bu parayı bizden alıyorlar bu nasıl iş? Anlamış değilim” şeklinde bilgi verdi. Z.K. açıklamasının devamında “Elektriğim kesilmemesine rağmen faturama kesme ücreti yansıdı. Telefonda bunun sebebini sorduğumda ise elektrik kesilmeden de bu ücreti bana yansıtılabileceğini söylediler, bu kesme ücretini acilen tarafıma iade edilmesini istiyorum” dedi.
 
'İKİ GÜN GEÇ ÖDEDİM'
 
Bir başka tüketici ise elektrik faturasını 2 gün geç ödediği için 17, 70 TL kesme-bağlanma ücreti yansıtıldığını öne sürdü. Aynı tüketici, elektriğinin fiilen hiç kesilmediğini de vurguladı.
 
Bir başka tüketici ise faturasına yansıyan 17,68 TL’lik "Kesme-Bağlama" ücretinin nedenini ilgililere sorduğunda “Faturayı geç yatırdığım için uygulandığını söylediler. Geç ödediğimiz için gecikme bedeli zaten alınıyor. 10 günlük gecikme sonucun tarafıma yapın bir tebliği (kesme ve bağlama) gibi bir işlem de yapılmadı zaten elektriğimde kesinti de olmadı. Nasıl bağlansın ki? Görevlinin bana verdiği cevap gecikme bedelinin çok düşük olması sebebiyle böyle bir yöntem uygulanıyor dedi" şeklinde yanıt aldığını aktardı.
 
İstanbul Bakırköy’de N. E. ise hürriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada benzer bir durumu kendisinin de yaşadığını kaydetti. N.E. geçtiğimiz aralık ayı faturasına 17 TL’lik bir "Kesme-Bağlama" ücretinin yansıtıldığın aktararak “Ancak elektriğim kesilmedi. Dolayısı ile bağlama işlemi de olmadı. Böyle bir ücret neden alınıyor anlayamadım” dedi.