22 Mayıs 2014 Perşembe

Bay Bayan Pantolon Modelleri

Erkek pantolon modelleri denildiğinde hemen akla kumaş pantolon modelleri gelir. Ancak son yıllarda gabardin ve keten pantolon modelleri de oldukça revaçta. Bunun yanı sıra kot pantolon erkeklerin vazgeçilmezleri arasındadır. İş yerinde farklı, günlük hayatta farklı giyinmeleri dolayısı ile seçimleri de oldukça fazla olacaktır. iş yerinde tercih edilenler klasik kumaş pantolonlardır. Fakat uzun yıllardır o eski rahat olmayan kesimlerin yerine çok daha rahat kullanılacak modeller tasarlanmıştır. Bunların yanı sıra keten ve gabardin pantolon, kot pantolon gibi pantolon modellerini ise günlük yaşamda sıklıkla kullanır hale geldiler. Haliyle pantolonların renkleri kesimleri ve ne ile kombin oldukları önemli hale gelmiştir.

Pantolon kesimleri yaşa göre farklılık gösteriyor. Dar kesimli pantolonlar genellikle genç yaş grubuna hitap ederken,  biraz daha geniş kesimli pantolonlar ise üst yaş grubuna hitap etmektedir. Renkleri konusunda da son yıllarda oldukça devir atlandı denilebilir. Özellikle genç yaş grubu pantolonlar olan dar kesim pantolonlarda renkler oldukça iddialı renklerdir. Son yıllarda moda olan hardal sarısı, bordo ve petrol mavi pantolon renkleri gençlerin gözdesi durumundadır. Her kesimde moda olan her şey dikkatleri çekmektedir.  Keten pantolonlara gelecek olursak, keten pantolonlar yaz mevsiminin vazgeçilmez bir ürünüdür. Sıklıkla tercih edilen bir modeldir. Çünkü terlemek gibi bir sorunun olduğu yaz mevsiminde sizi bundan en çok kurtaracak model keten pantolon modelleridir.

Pantolonların ne ile kombin edilmesi gerektiği gerçekten önemlidir. İyi bir uyum sağlamanız şıklığınız açısından önemlidir. Kot pantolonların üzerine hangi renk ve kesimde üst giyim tercih edeceğinizin kararını iyi vermelisiniz. Genellikle bunun için dar kesim gömlekler veya farklı renklerdeki tişört modelleri tercih edilmektedir. Pantolonların daha şık ve uyumlu durması için sadece üst giyim değil kemer ve ayakkabı seçimleri de önemli bir konudur. 

II. Dönem TEOG Sınavı Türkçe Soruları Genel Değerlendirmesi

Birinci dönem yapılan TEOG sınavından sonra hem öğrenciler hem de bizler ikinci dönem için yapılacak sınavı beklemeye başlamıştık. Nihayet 8. sınıf öğrencilerimiz dün ve bugün sınavlarına girerek üzerilerinden büyük bir yükü atmış oldu ama hemen öğrencilerimiz ve velilerimiz için belirtmeliyim ki daha üçüncü sınavlar var. Üçüncü sınavlarda öğrencilerimizin alacağı notlar, liseye yerleşirken çok fazla önem arz edecek. Onun için biraz daha dişinizi sıkmalısınız. Birinci dönem yapılan TEOG sınavındaki Türkçe sorularını her ne kadar eksiklikler olsa da genel olarak beğenmiştim. Dün yapılan Türkçe sınavının sorularını bugün gördükten sonra birinci dönem Türkçe sorularını iyi ki de beğenmişim diyorum. Çünkü bu dönemki Türkçe sorularının hiçbir ayırıcı tarafı yok. Bütün sorular çok basit. Soruları gördükten sonra aklımdan “Biz boşuna ders anlatıyoruz.” fikri geçti doğrusu. Sorulara genel olarak baktığımızda okuduğunu az çok anlayan ve dersi de yine az çok kenardan, köşeden dinleyen bir öğrencinin yapamayacağı soru yok. Bir iki soruyu çıkarırsak eğer hem anlam sorularının hem de dil bilgisi sorularının 5 ve 6. sınıf seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz. Çoğu sorunun doğru bir çeldiricisi bile yok. Niçin Türkçe soruları bu kadar basit sorulur anlamış değilim. Bu soruları hazırlayanlar acaba bir şeylerden mi çekiniyorlar ki bu sorular basit hazırlanıyor? Biraz dikkat etseler, biraz ihtimam gösterseler ne olur ki! Daha önceki tecrübelerimizden biliyoruz ki Türkçe dersinden ayırıcı soruların olmaması, öğrencilerin Türkçe dersinden yavaş yavaş soğumalarına ve uzaklaşmalarına sebep olur. Çünkü ayırıcı bir soru sorulmayan ya da hiç soru sorulmayan bir dersten öğrenciler çok rahatlıkla kopabiliyor. Allah’tan, hala, Türkçe dersinin, not ortalamasına etkisi fazla. Bu da olmazsa vay halimize! Tek tek sorulara incelediğimizde 15 sorunun anlam bilgisinden, 1 sorunun paragrafla harmanlanmış olarak edebi bilgilerden, 3 sorunun dil bilgisinden ve 1 sorunun da noktalama kurallarından olduğunu görmekteyiz. Sorular müfredatla ilgili sorulmuş ama işlediğimiz fiilde çatı konusundan yine soru gelmemiş. Değerli MEB yetkileri fiilde çatı konusunu ya müfredattan çıkarın ya da şu konudan bir soru sorun artık. En iyisi müfredattan çıkarılması. Çünkü hem bu dersi veren öğretmenler tarafından hem de akademisyenler tarafından tartışma konusu olan bu konuyu öğrencilere anlatmaya çalışmak bence mantıklı değil. Onun için hiç zorlamaya gerek yok. Zaten siz de sormuyorsunuz, çıkarın gitsin. Geçen dönem 1 tane de olsa sorulan yazım kuralları ile ilgili bu sınavda soru çıkmaması da ayrıca ayrıca ilginç bir durum. Yoksa geçen dönem sorduğunuz soru biraz tartışıldı da onun için mi çekindiniz? Bence çekinmeye gerek yok. Bu konuyu da es geçmeniz doğru değildi. Edebi bilgilerden soru sorulduğunda TEOG sınavındaki gibi paragrafla harmanlanmış olarak sorulmasını hep doğru bulmuşumdur ama yine en basit yazı türünün sorulması ve cevabın daha hemen ilk cümleden belli olması ne kadar basit bir sınav hazırlandığının göstergesi diyebiliriz. Sözün özü kolay bir Türkçe sınavı olmuş. Üzerinde düşünülmeden, tartışılmadan hazırlanan sorular sorulmuş. Daha özen gösterilmesini ve daha ayırıcı bir sınav olmasını dilerdim.

Kaç Yaşından Sonra Girişimci Olunur

Girişimci profilini sadece Hollywood filmlerinde gördüyseniz, muhtemelen “artık bu işler için çok yaşlıyım dostum” gibi bir Samuel L. Jackson repliği sarfedebilirsiniz. Çünkü o girişimci, Social Network’de de gördüğümüz gibi, Mark Zuckerberg gibi 20 yaşında, üniversitenin kurallarına karşı gelen, kot pantolonlu ve kapşonlusuyla Harvard müdürünü ters köşeye yatırabilen asi ve alabildiğine genç bir dahidir. (İlgili Yazı : Girişimcilerin Mutlaka İzlemesi Gereken 6 Gaz Film) Ama yapımlarda her ne kadar, bu genç ve deneyimsiz stereotipler kullanılsa da, onlar sadece girişimcilik örneklerinin bir parçasını oluşturabilirler. Kot pantolon giymiyorsunuz, 20 yaşında değilsiniz ve üniversiteyi isyankar bir tavırla terkedemiyorsunuz diye, girişimci olamazsınız diye bir şey elbette yok! Hatta bugün dünyada başarılı olmuş girişimcilerin pek çoğu, (yılların deneyimini edinmiş oldukları) 30′larına, 40′larına ve hatta 50′lerine ulaşmadan kendi işlerini kurmayı akıllarından dahi geçirmemiştir. Örneğin James Dyson, kendi adıyla piyasada olan mucizevi elektrik süpürgesini tam 15 yılın sonunda icat etti. Şu anda net değeri 3.000.000.000$ (çok fazla sıfır var değil mi?) . Daha önce kendisinden detaylıca bahsetmiştik. Başka örnekleri de Funders and Founders aşağıdaki infografikte bir araya getirmiş. Bunlar arasında, Zara’nın patronu Amancio Ortega’nın, 30 yaşına kadar bir gömlek mağazasında tezgahtar olduğu ve McDonald’s kurucusu Ray Kroc’un 52 yaşına kadar kağıt bardaklar ve milkshake karıştırıcısı sattığı gibi çarpıcı örneklere rastlamak mümkün. Yani diyeceğimiz o ki; 30′unuza yaklaşıyorsanız veya geçtiyseniz, kendi işinizi kurmak konusunda ümitsizliğe kapılıp üzülmeyin. Sevdiğiniz bir şeyi yapmanın, tutkulu ve mantıklı olduğunuz sürece, hiçbir kötü yanı yok, hatta iyimser bir tahminle sizi zengin etme ihtimali var! Yıllarca çalıştığınız sektör içinde edindiğiniz iş ve hayat tecrübesi de ziyadesiyle yardımcı olacaktır. 55 yaşında reklam yıldızı olan Ayşe Teyze’yi de unutmayın! (Yiyin gari!) Buyrun infografiğe birlikte bakalım ve bugün birçoğumuzun tanıdığı başarılı insanların, öncesinde ne yaptıklarına bir göz atalım:

Cezaevinde biten şişe cevirmece

Oyun sırasında soyulup fotoğrafları çekilen genç kızın “fotoğraflarla bana şantaj yaptılar” şikayeti üzerine şüpheli 3 genç tutuklandı. İstanbul Kartal’da gerçekleşen olay iddiaya göre şöyle gelişti: Geçtiğimiz hafta erkek arkadaşlarının toplandığı eve giden 16 yaşındaki F.K., ilerleyen saatlerde arkadaşlarının şişe çevirme Oyunu davetini kabul ederek oyuna katıldı. Oyun sırası kendine geldiğinde ise F.K. şişeyi çevirdikten sonra “doğruluk” ve “cesaret” seçeneklerinden “cesaret”i seçti. Erkek arkadaşları da genç kıza “cesaret” seçeneğini seçtiği için üzerinde bulunan elbiseyi çıkarmasını istedi. Genç kız oyunun kuralına uyarak üstünü çıkardı. Vatan'ın haberine göre, bu sırada F.K.’nın erkek arkadaşları odada bulunan cep telefonuyla genç kızın fotoğraflarını çekti. Bir süre sonra da telefondaki WhatsApp uygulamasıyla fotoğrafları birbiriyle paylaştı. Soluğu emniyette alan F.K. “Bu fotoğraflarla bana şantaj yaptılar” dedi. Şikayet üzerine de oyun sırasında orada bulunan erkekler gözaltına alındı. Şüpheliler daha sonra Kartal AnadoluAdliyesi’ne sevk edildi. Ağır Ceza Mahkemesine çıkarılan yaşı 18’in altındaki şüpheliler “şantaj” suçlamasıyla tutuklanarak Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderildi.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

iOS 7.1.1 Jailbreak oldu

i0n1c kullanıcı adıyla bilinen güvenlik araştırmacısı Stefan Esser dün Twitter hesabından bir açıklama ve fotoğraflı destek ile iOS 7.1.1′in Jailbreak olduğunu açıkladı. Bilindiği gibi son Jaibreak evad3rs ekibi tarafından iOS 7.0 – 7.0.6 için yapılmıştı. Aşağıdaki fotoğraf iPhone 5C ile çekildiği için tüm iOS cihazlarının Jailbreak olduğunu tahmin ediyoruz. Tabi bu tür fotoğraflar her zaman sahte olabiliyor ancak i0n1c daha önce de farklı Jailbreak’ler yayınlandığı için bunun da doğru olduğunu tahmin ediyoruz. JB iphone 5C i0n1c jailbreak’ın nasıl çalıştığını bir blog ile açıklamış. Oldukça teknik bir yazı ama kısaca özetlemek gerekirse bu son Jailbreak sadece bir kernel hatasını kulanarak iOS’un yazılım dosyalarını erişiyor ve klasörlerde istediği değişiklikleri yapıyor. Bu son kullanıcı için oldukça kolay bir işlem ile jailbreak yapılabileceği manasına geliyor. Comex’in JailbreakMe3 jailbreak’ini hatırlayanlar varsa bu işlemin ne kadar hızlı ve basit olduğunu anımsayacaktır. i0n1c jailbreak’in henüz tam olarak hangi cihazlarda ve untether mi yoksa tether mi olacağını söylememiş ama uzmanların beklentisi iPhone 5C ve iPhone 5S dahil tüm cihazlarda ve untether olarak olacağı yönünde. iOS 7.1.1 untether jailbreak ne zaman çıkacak? Bu sorunun cevabı şimdilik belli değil ama her halükarda bu jailbreak’in son kullanıcını kullanabileceği şekle gelmesi zaman alacaktır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi iOS 7.1.1 Jailbreak’in seri bazı hataları kullanarak değilde tek bir açıktan yararlanarak çalıştığını düşünürsek çok kısa zamanda bu yeni Jailbreak çıkar diye düşünüyoruz. Her zaman ki gibi tüm gelişmelere ve Jailbreak çıkar çıkmaz yükleme linkleri ve detaylı tutorial’lar sitemizde olacak.

KALBURABASTI TARİFİ

Bayram yaklaşırken aslında çok önceden yaptığım ancak yayınladım sanıp unuttuğum bir tarif paylaşmak istedim. Kalbura bastı hem yapımı çok kolay hemde kıyır kıyır çok lezzetli bir tatlı. Siz rendede şekil verme kısmını benim gibi hızlıca değil daha yavaş yaparsanız şekli daha güzel olacaktır :) KALBURABASTI TARİFİ 125 gram tereyağı 1 çay bardağı zeytinyağı 1 yemek kaşığı koyu yoğurt 2 yemek kaşığı dolusu pudra şekeri 1 yumurta 1 yemek kaşığı sirke 1 çay kaşığı karbonat un Arası için 1,5 su bardağı iri kıyılmış ceviz Şerbeti İçin; 3 su bardağı şeker 3,5 su bardağı su çeyrek limon suyu Evvela şerbeti hazırlamakla başlıyoruz. Su ve şekeri yaklaşık 10 dakika kaynatıp hafif koyulaşmaya başladığında limonu sıkıyoruz ve bir dakika sonra şerbeti ocaktan alıp ılınmaya bırakıyoruz. Hamur için bütün malzemeleri karıştırıp kulak memesi yumuşaklığına gelene kadar un ilave ediyoruz ve hamuru 10 dakika dinlendiriyoruz. Dinlenen hamurdan mandalinadan biraz küçük parçalar koparıp avcumuzla biraz açıyoruz ve ortasına ceviz koyup rulo yaparak sarıyoruz. Kurabiyeyi rendenin iri tarafına biraz bastırıp şekil veriyoruz. (kalbur varsa çok daha başarılı olur) 175 dereceli önceden ısıtılmış fırında, üzeri iyice kızarana kadar pişiriyoruz. Fırından alıp ilk sıcaklığı geçtiğinde soğuyan şerbeti üzerine döküyoruz ve arada sırada kaşıkla şerbeti alttan üste getiriyoruz ki tatlının üzeride şerbeti çeksin. Asla tatlının üzerine kapak kapatmıyoruz.(bu yumuşamasına neden olur) Afiyet Olsun.

Çilekli cheesecake

Cheesecake benim en sevdiğim tatlılardan biridir,nedense eşim sevmez fakat iddia ediyorum şimdi vereceğim cheesecake tarifi parmaklarınızı yedirtecek kadar lezzetli bir tarif, Eşim sevmez demiştim ya çilekli cheesecake çok beğendi şimdi diyeceksiniz parmaklarını yedimi diye parmaklarını yemesin diye ben yedirdim dermişim :)))))))))) Neyse mutlaka deneyin sakın yapamam olmaz kek çatlar demeyin işte tarifim: MALZEMELER 500 gr labne peyniri 1 paket krema 1,5 su bardağı toz şeker 4 yemek kaşığı un 4 yumurta ve 1 yumurtanın sarısı 1 paket vanilya Alt taban için: 2 paket burçak bisküvi 100 gr eritilmiş tereyağı 1 su bardağı toz gibi çekilmiş fındık Yarım çay bardağından biraz az süt Üzerinin sosu için: 250 gr çilek 5 yemek kaşığı şeker 2 yemek kaşığı mısır nişastası (1 çay bardağı su ile eritilir) 1 su bardağı su 1 paket vanilya HAZIRLANIŞI Alt tabanı için, bisküvileri ve fındığı rondoda un gibi yapana kadar çekiyoruz. Eritmiş olduğumuz tereyağını ve sütü yavaş yavaş ilave edip alt tabanı hazır hale getiriyoruz. Sosu için; çileği rondodan geçiriyoruz tencereye alıp üzerine 1 su bardağı su ,şeker bir çay bardağı soğuk suyla mısır nişastasını eritip içine ilave edip kaynatmaya başlıyoruz. Kaynayınca kısık ateşte 5 dakika daha kaynatıp ocaktan alıp vanilyasını ilave edip ılıyana kadar kabuk tutmaması için hafif karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Öncelikle alt taban için kelepçeli kalıbımızı iyice yağlayıp hazırlanmış olduğumuz harcı içine bastırarak düzgün ve eşit bir şekilde yerleştirip dolaba koyuyoruz. Labne peyniri ayrı bir kapta 3 dakika kadar çırpıyoruz. Kremayı da aynı şekilde ayrı bir kapta hafif katılaşana kadar çırpıp 2 sinide aynı kabın içine alıp içine şekeri ilave edip çırpmaya devam ediyoruz. Yumurtaları da tek tek ilave edip yaklaşık 5 dakika çırpmaya devam ediyoruz. En son unu ve vanilyasını ilave edip dolaptaki harcı çıkarıp üzerine döküyoruz Bu arada dökmeden önce kalıbın kenarını folyo ile sarıyoruz. Böylelikle uzun süre fırında kaldığı için kenarları yanmamış oluyor. Ve kalıba hafifçe vurup içindeki hava kabarcıklarının dışarı çıkmasını sağlayıp önceden ısıtılmış fırında ilk 10 dakika 200 derecede, 10 dakika sonra 160 derecelik fırında pişiriyoruz. Fırının kapağını 1 saatten önce asla açmıyoruz. Ayrıca fırının içine mutlaka ısıya dayanıklı su dolu orta büyüklükte bir kap koyuyoruz. Böylelikle çatlamasını önlüyoruz..Ve 1 saat sonra kapağı açtığımızda Cheesecakemiz hafif salladığımızda oynamıyorsa fırını kapatıp kapağını biraz aralayıp ılınmaya bırakıyoruz. Ilındıktan sonra fırından çıkarıp 1 saat kadar soğuduktan sonra hazırladığımız sosu üzerine döküp dolapta 1 gece dinlendirip servis yapıyoruz. (Ben çilek sosu dökmeden önce cheesecake in üzerine çilek dilimleri dizdim üzerine çilek sosu döküp buzdolabında beklettim. AFİYET OLSUN…

ABD'ye 'TOKAT' sorusu

Türkiye'ye yasa boğan ve 301 maden işçisinin ölümü ile sonuçlanan Soma madeninde meydana gelen kaza ve sonrasında yaşanan olaylara ilişkin tepkiler ABD'de de yankılandı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma'da bir kişiye tokat attığı şeklindeki iddialara ilişkin, "Ortaya çıkan birçok video gördük. Elbette ki, görünüşe göre göstericilere nedensiz şiddet uygulanmasını reddediyoruz. Türkiye'deki hukukun üstünlüğü uyarınca hesap verilmesinde ısrar ediyoruz" dedi. Türkiye'ye yasa boğan ve 301 maden işçisinin ölümü ile sonuçlanan Soma madeninde meydana gelen kaza ve sonrasında yaşanan olaylara ilişkin tepkiler ABD'de de yankılandı. Günlük basın toplantısında bakanlığının gündeme ilişkin değerlendirmelerini açıkladıktan sonra, gazetecilerden gelen soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Türk gazetecilerden gelen sorular üzerine, Soma'da yaşanan faciadan sonra olup bitenlerden haberdar olduklarını ve olayların değişik videolarını da izlediklerini belirtti. Türkiye'nin, madende patlak veren yangının ardından yerin yüzlerce metre altında mahsur kalan maden işçilerini arama kurtarma çalışmaları için ABD'den herhangi bir yardım istemediğini, istemiş olsa hemen kabul etmiş olacaklarına değinen Psaki, olayda yaşamını yitiren maden işçilerinin ailelerine başsağlığı diledi. Soma'daki faciadan sonra yaşanan protestolarda polisin aşırı ve gereksiz güç kullanmasına yönelik bir soruyu, "Bu korkunç trajedinin sonrasında yaşanan gelişmeleri, haberleri izlemekteyiz. Tabii ki, bildiğiniz gibi biz düşüncelerin açıklanmasını, toplantı ve barış içinde yapılan protestoları destekliyoruz ve bunları vazgeçilmez demokratik haklar olarak görüyoruz" diye yanıtladı. Psaki, Soma'da polisin aşırı şiddet kullanıp kullanmadığı sorusunu da "Bazı olaylardan kesinlikle endişeliyiz" diye yanıtladı. Gazeteciler yaşanan kargaşada antisemitik sözler sarf edilip edilmediğini sordu. Psaki, "Bu konudaki haberleri gördük. Spesifik olarak neler söylediğini bilmiyoruz. Eğer hakaret içerikli sözler söylenmişse, tabi ki bunları kınıyoruz. Orada bazı karışıklıklar var. Eğer gerçekten antisemitik sözler söylemişse elbette kınıyoruz ancak bildiğim kadarı ile orada bir karışıklık var" dedi.

İşte o isimlerin ifadeleri

Soma faciasının ardından tutuklanan 5 kişinin mahkemede verdikleri ifadeler ortaya çıktı. Şüphelilerden bazıları gaz ölçümünün kendi sorumluluğunda olmadığını, kimi ise ölçümlerin normal olduğunu iddia etti. El Cezire Türk'ten Turaç Top'un haberine göre, şüphelilerden Yalçın Erdoğan, Emniyet vardiya mühendisi olarak görev yaptığını belirtti ve ifadesinde şunları söyledi; “Görevim gereği vardiya sırasında ocak içerisindeki gaz oranını tespit ediyorum. Bu olaydan önce daha önce de ocak içerisinde görevim gereği yapmış olduğum gaz ölçümlerinde olması gerekenden farklı bir gaz oranı ölçmedim.” Şüphelilerden teknik nezaretçi Ertan Ersoy ise madende ortaya çıkan fiziki aksaklıkları tutanak halinde işlediğini söyledi ve söz konusu gaz ölçümlerinde yapılması gerekenlerin kendi sorumluluğunda olmadığını açıkladı: “Madendeki gaz ölçüm sensörlerinin olması gerekenden yüksek ölçüm yaptığında bu durumdan sorumlu olan ekip iş sağlığı güvenliği ekibidir. Benim gaz ölçümüne ilişkin herhangi bir sorumluluğum yoktur.” Şüphelilerin verdikleri bu ifadelerde de sık sık gaz ölçümlerinden bahsedilmesinin sebebi madende yapılan gaz ölçümlerinde oranın olması gerekenin çok üstünde çıkmasıydı. Bilgisayar kayıtları ifadeleri reddediyor Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında maden işletmesinin geriye dönük bir yıllık işlemleri dâhil tüm bilgi ve belgelerine el konuldu. El konulan şirket bilgisayar kayıtları, kaza günü ile kazadan iki gün önce gaz sensörlerinin uyarı vermesine rağmen önlem alınmadığını ortaya çıkardı. Bu iki uyarıda da karbonmonoksit seviyesinin yüzde 50’nin üzerine çıktığı tespit edildi. Bu, yangının küçük çapta da olsa başladığını ya da başlamasına uygun ortamın oluştuğu anlamına geliyor. Bu uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadan madende çalışma sürdürüldü. Üstelik karbonmonoksit miktarının deftere işlenmediği ve işletme müdürü tarafından da imzalanmadığı belirlendi. "Psikolojim uygun değil" Tutuklu yargılananlardan İşletme Müdürü Akın Çelik, psikolojik olarak ifade verecek durumda olmadığını belirtip şunları söyledi: “Maden içerisindeki gaz değişimine ilişkin ölçümleri yapan sensörler ve bu sensörlerin ölçümlerini takip eden görevliler bulunmaktadır. Herhangi bir gaz değişimi olduğunda bu hususta görevli personele bilgi verilmektedir. Bu durum görevli personelce değerlendirilir ve yapılması gereken işlem yapılır. Kaza sırasında madene girerek işçilerin kurtarılması çalışmasına bizzat katıldım. Bu nedenle ölüm tehlikesi geçirdim. Şu anda psikolojik olarak da ifade verecek durumda değilim. Olayda herhangi bir kusurum olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca müdürü olduğum işletme sürekli olarak hem özel hem de kamu denetçileri tarafından denetlenmektedir. İş sağlığı güvenliği sistemi işletmemizde mevcuttur. Herhangi bir eksiklik bulunmamıştır. Olayın neden kaynaklandığını biz de tespit edemedik.” "Kefaletle serbest kalma" talebi Akın Çelik’in avukatı Yusuf Koçyiğit ise müvekkilinin her hangi bir kusuru olmadığını iddia etti ve tutuksuz yargılanmasını istedi. Koçyiğit müvekkilinin savunmasında şu ifadelere yer verdi. “Delillerden haberdar olmadan savunma yapmak durumundayız. Müvekkilim ile yapmış olduğum görüşme sırasında bana söylemiş olduğu beyana göre kaza sırasında yangından sonra gaz artışı olmuş ancak yangından önce ölçülmüş olan herhangi bir gaz artışı yoktur. Müvekkilim olay sırasında ve olaydan önce üzerine düşen her türlü işlemleri yapmış. Bütün güvenlik işlemlerini yerine getirmiş, çalışma faaliyetlerine katılmıştır. Olay öncesinde veya sonrasında yerine getirmediği herhangi bir güvenlik işlemi yoktur. Olay nedeniyle müvekkilimin aleyhine veya lehine olan delillerin toplanması mümkün olmamıştır. Yangının çıkış sebebi bilimsel olarak tespit edilememiş, müvekkilimin beyanı ve dosya kapsamındaki diğer ifadelerde de belirtildiği gibi ani gelişen bir yangın olmuştur. Bu nedenle müvekkilimin olayda herhangi bir kusurunun olmadığı kanaatindeyiz. Müvekkilime isnat edilen suçun alt sınırı 2 yıldır. Müvekkilimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol altına alınmasını mahkemenin uygun gördüğü ayni ya da nakti kefaret karşılığında müvekkilimin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” İşletme Müdürü Akın Çelik, savcılıktaki ifadesinde ise çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle olaydan 1 saat sonra madene gittiğini söyledi. Çelik, 2011 yılı Kasım ayından itibaren madende çalıştığını, 7-24 işletmeyle ilgili bütün problemleri gidermekle yükümlü olduğunu söyledi ve "Olay günü, saat 15.00 sıralarında madendeki arkadaşlardan biri telefonla aradı. U3 bölgesi olarak tanımlanan yerden duman çıktığını söyledi. Çocuğumun rahatsızlığı nedeniyle Ocak başına 1 saat sonra gittim" dedi. “Görseydim kimseyi ocağa sokmazdım” Olayın sebebine yönelik ifade veren Çelik, "Kömür kızışması doğal bir olaydır, kendiliğinden gerçekleşir. Sebebini ben de bilmiyorum. Bilirkişi raporlarıyla gerçek ortaya çıkacaktır. Çalıştığım süre boyunca söz konusu maden ocağında herhangi bir anormallik görmedim. Görseydim de, özellikle olay günü hiç kimseyi ocağa sokmazdım. Bizzat onları kurtarmak için kendim girdim. Üzerime düşen her türlü tertibatı aldığım gibi birçok insanın da sağ olarak kurtarılmalarına yardımcı oldum" dedi. Yaşam odası Çelik, ifadesinde, yaşam odasının olup olmadığıyla ilgili soruya, "S panosunun yukarısında 340 doğrusu diye tabir ettiğimiz yerüstüne bağlantı ocak içinden hariç ve temiz havanın olduğu yer üstüne 300 metre sonra çıkabilecek bir kaçış yolumuz mevcuttur. Bu yaşam odasından daha öncelikli ve faydalı bir yerdir. A panosunda da yaşam odasının yapılması konusunda çalışmalara başlanmıştı" dedi. Mağdur avukatı reddedildi Mağdurlar adına sorgulamaya müdahil olmak isteyen Avukat Başak Yeşil’in bu talebi reddedildi. Gerekçe olarak bu talebin yapıldığı esnada sorgulamanın başlamış olması ve sorgu sırasında mağdur avukatının herhangi bir söz hakkı olmaması gösterildi.

Rusya’da Web Siteleri İncelemeyemi alıyor?

Yeni internet yasası ve ardından gelen Twitter, YouTube yasaklarıyla internet sansürünü tadan Türkiye, bu anlamda tek sansür politikası uygulayan ülke değil. Nitekim Putin yönetimindeki Rusya da internet kontrolünü hükümetin eline verecek yeni bir düzenleme yapma hazırlığı içinde. Putin hükümetinin bu planları içinde internetin kontrolünü geliştiricilerin, mühendislerin ve ağ yöneticilerinin elinden alıp kendi hakimiyeti altına almak varken yeni geçen yasadan sansürün boyutlarının daha korkutucu olduğu ortaya çıkıyor. Wall Street Journal Türkiye‘nin haberine göre bu yasa 3 bin veya daha fazla günlük ziyaretçileri olan blog ve sosyal medya kullanıcılarının devlete kaydolmaları zorunluluğu getiriyor. Üstelik Putin’in amacı sadece Rusya’daki interneti değil internet sitelerinin tüm dünyadan erişimini kontrol edebilmek. Diğer bir deyişle Rusların sadece Rusya içinde yaptığı internet gezintilerini sınırlamakla kalmak istemeyen Putin, bunları global olarak da kontrol altına almak istiyor. Bunda Putin’in önünü açan ise Obama hükümeti. Mart ayında geçen “İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu” ve küresel internetin dosya isimleri ve adreslerinin kök bölgesi üzerindeki kontrolünden vazgeçmeyi açıklaması Rus hükümetine bu özgürlüğü vermiş durumda. Bu anlaşmayla ABD’nin internet kontrolü üzerinde bitmiş olması Putin’e fırsat vermiş gibi gözükse de Kongre’de yapılacak bir yasa önerisiyle ABD’nin internet kontrolünden vazgeçmesi engellenebileceği söylenirken bu Putin hükümetini sadece kendi ülkesinde sansür uygulayabilmeyle sınırlayacağa benziyor. Ancak tam tersi durumda Putin diğer herkesin internetini sansürleme fırsatını da kaçırmayabilir.