Herkes arayış içinde, bulsada arayış içinde. Duygusal şiddet, aleni,gizli veya bilinç altındaki bu açlık hakkında taze fikirler
20 Mayıs 2014 Salı
Stresi azaltmak için kahkaha atın
Kahkaha atmak insan sağlığına iyi geliyor. Kahkahanın fizyolojik etkilerini inceleyen bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, kahkaha stresin aksine hareket ederek stres hormonu kortizol seviyesini azaltıyor. Bu da insan sağlığına iyi geliyor…
Kahkahanın oluşumu, onun olumlu etkilerini araştırmayı zorlaştırıyor. Ortalama bir kahkaha, 4 saliselik bir ses patlamasından oluşuyor. Bu ses patlamaları bir saniyenin beşte biri oranındaki aralıklarla tekrar ediliyor. Ses patlamalarının sayısı kahkahanın derecesine bağlı ve içten bir kahkaha bir süre daha devam edebiliyor. Fakat kahkaha yine de kısa süreli bir özelliğe sahip.
ABD’deki Maryland Üniversitesi kahkaha araştırmaları uzmanı Robert Provine, kahkahanın neden ilk bakışta daha çok yorucu bir hareket gibi göründüğünü şöyle açıklıyor:
“Eğer gülen birinin fizyolojik profiline bakarsanız aslında bunun stresle bağdaşlaştırılabilecek özellikleri olduğunu görürsünüz. Örneğin ‘ha ha ha’ derken, gülüyorsunuz, nefesinizi tutuyorsunuz, kan basıncınız artıyor ve kalp atışlarınız hızlanıyor, vücudun farklı bölgelerini zorluyorsunuz.”
Vücuttaki etkileri ölçüldü
Vücuttaki olumlu etkileri ise kahkaha sırasında değil sonrasında ölçülüyor. Maryland Üniversitesi’nden kardiyolog Michael Miller, kahkahanın kan damarları üzerindeki etkilerini araştırıyor.
Daha önceki çalışmalar, stres ve öfkenin, damarların iç kısmının daralmasına yol açtığını gösterdi. Miller ise zihinsel stresin damarların daralmasına yol açıp açmadığını ve kahkahayla onları rahatlatabilecek bir yol olup olmadığını merak ederek araştırmalar yapmış.
Araştırmacı, damarların iç tabakasının esnekliğinin ölçülmesini sağlayan yöntemi şöyle açıklıyor:
“Tansiyon aletini kolun üst kısmına koyuyoruz. Aletin basıncını normal tansiyon seviyesinden 50 puan kadar yükseğe ayarlıyoruz. Bu, kan damarlarının daralmasına yol açıyor. Beş dakika böyle tutup ardından tansiyon aletini çıkarıyoruz. Çıkardıktan sonra geçen bir dakika boyunca damar iç tabakasının sağlık durumu hakkında değerlendirme yapıyoruz.”
Deney nasıl yapıldı?
Bu deneye sağlıklı, sigara kullanmayan 20 gönüllü katıldı. Deney sırasında bazı filmlerden sahneler izlediler. İlk önce Steven Spielberg’in 2’inci Dünya Savaşı sırasında geçen Er Ryan’ı Kurtarmak adlı filmi gösterildi.
Filmin açılış sahnesinde, Normandiya kıyılarında ölmek üzere olan askerler kanlı yakın plan görüntüleriyle görülüyor ve buna kasvetli bir müzik eşlik ediyor. Deneklere 48 saat sonra ise izlerken kahkahalar atabilecekleri komedi filmleri gösterildi.
Bütün katılımcılar “Er Ryan’ı Kurtarmak” adlı filmi stresli buldu. Buna ek olarak damarlarında da daralma gözlendi. Ancak komedi filmlerini izledikten sonra damarlar tekrar genişledi.
Müziğin etkisi de araştırıldı
Miller daha sonra kahkaha yerine müziğin damarlar üzerindeki etkisini araştırdı. Neredeyse bütün katılımcılar “Heavy Metal” ve “Rap” müziğini nahoş olarak tanımladı. Tahmin edilebileceği gibi damarlarda da daralma oldu. Denekleri mutlu bir ruh haline sokmak için en sevdikleri müzik türünü laboratuara getirmeleri istendi. Ve çoğu “Country” müziği tercih etti.
Müzik ve kahkaha deneylerinin sonuçları karşılaştırıldığında şu durum ortaya çıktı; iyi bir kahkaha, en sevilen müziği dinlemek kadar güçlü bir etkiye sahip. İkisi de damarları rahatlatıyor.
Kendini Savunmak İçin Haklarını Bilmen Gerekir
2 yaşında devletin bir kurumuna elektrik teknisyeni olarak atanmıştım . O sıralar çok genç olduğum için iyiyi ,kötüyü ve kurnazı ayırt edemiyordum. O yüzdende üzerime gelebilecek belaları hiç bilemiyordum.. Kısacası anasının kuzusu bir adamdım. Bu durum başıma o kadar bela açıyordu ki tahmin bile edemezsiniz..
Yaşanan olay:
Teknisyen kadrosu benim zamanımda yeni açılmıştı. İlk kadro alanlardan biri de bendim. O yüzden yanında çalıştığım arkadaşlarıma bir türlü bu kadronun yeni açıldığını anlatamıyordum. Bu durum beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.Mantık olarak düşünürsek bir meslek yapıyorsunuz . Ve kimse o mesleğin kriterlerini bilmiyor. Bazen bir hizmetçi gibi bazen bir çaycı gibi davranabiliyorlardı.
Hiç bir şey diyemeden verilen işleri yapıyordum. Neden yapıyordum bilmiyorum. Ama sanırım benim pozisyonumda bir iş yok diye boş durmamak adına başkalarının işlerini yapıyordum. Kpss'den 90 küsür puan al. Güzel bir yere atan ardından başkasının işini yap. Ağrıma gidiyordu ne yalan söyleyeyim. Ama kazandığım paranın hakkını vermemin gerektiğini de içimden düşünüyordum. O yüzden bana ait olmayan ayak işlerini bir süre yapmak zorunda kaldım.
Karlı bir şubat günü yine bir kağıt götürme işi çıkmıştı.Apar topar kar kış demeden kağıdı ilgili yere ulaştırdım. O sırada ayakkabım su aldığı için ayakkabıcıya gidip yeni bir ayakkabı almak için gitmiştim. Tabi işe de 5 dakika kadar geç kalmıştım. İş yerine geldim. Bir teşekkür beklerken Bayan sekreterin bana yüksek sesle bağırmasıyla karşı karşıya geldim. Sanırım sürekli işlerini yaptığım için kendisi için çalışan bir köle zannediyordu. Bense hiç söylenenlere aldırış etmeden dediklerini hazmetmeye çalışıyordum..Bağırma sebebine gelince 5 dakika geç kalmıştım . O yüzden bana bir sürü bağırmıştı.
Tabi delikanlısın tüm söylenenler ağrına gidiyor. Ama ne yapacaksın. Susup içimize atıyorduk.Yani ayakkabım su geçirdi ondan geç kaldım bile diyememiştim. Tam o esnada şube müdürü seslerden rahatsız olarak durumu kontrol için odasından çıkmıştı. O sıra beni azarlayan memuru dikkatle izleyen çalışanlar bir anda işlerine dönmüştü. Bu esnada hızlıca Müdür geldi . Ve bayan memura "Bu ne gürültü ? Bir şey mi oldu ?" dedi.Bayan memurda "Müdürüm bu arkadaş görevini geç yaptı.O yüzden bağırıyorum" dedi.
O anı hiç unutmam müdür gülerek memura "Hanım efendi senin rütben Harun beyin rütbesinden düşük senin ona getir götür işleri yaptırma gibi bir lüksün yok. Hatta şu anda bağırdığın için hakkınızda işlem yapabilir ."dedi. Bayan memur kafasını öne eğerek .İstemeyerek de olsa benden özür diledi. Ama ben o kadar baskıya maruz kalmıştım ki ne özrü. O kurumdan ayrılmak bile istiyordum..
Bu olaydan sonra müdürün beni odasına davet etti. Oturup bir bardak çay içtik.Ben müdüre bana göre bir işin olup olmadığını soruyordum. Oda ısrarla senin istediğin işler hep dolu biraz daha burada misafirimiz olacaksın . Diyordu. Sonuç olarak ben 2 yıl kadar misafir olarak kaldım.. Haklarımı bilmediğim için sürekli ezildiğim yer . Haklarımı öğrendikten sonra adeta güzel bir iş yeri haline gelmişti.
Özetle burada haklarını bilmeyen insanların boş yere ezildiği anlatmak istedi Babam . . Konu nereden çıktı bilmiyorum ama önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Herkese iyi günler diliyorum. Kalın sağlıcakla.
19 Mayıs 2014 Pazartesi
O madenden yeni görüntüler çıktı
Manisa'nın Soma ilçesinde 301 işçinin hayatını kaybettiği maden ocağında 911 Arama Kurtarma Derneği ekiplerinin kurtarma çalışmaları sırasında çekilmiş görüntüler ortaya çıktı.
Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden ocağında arama kurtarma faaliyetleri sırasında çekilen görüntüler ortaya çıktı. Son işçinin cansız bedeni çıkarıldıktan sonra içeride yeni bir yangının çıkmaması için iki ana hava tahliyesi tuğlalarla örülerek kapatılan maden ocağındaki arama kurtarma çalışmalarına katılan merkezi Bandırma'da bulunan 911 Arama Kurtarma Derneği, çekilen görüntüleri paylaştı. Görüntülerde arama kurtarma çalışmalarını yürüten diğer ekiplere malzeme yardımı yapıldığı görülüyor.
Dernek üyeleri içeride kalan işçileri ararken, arama kurtarma faaliyetlerinde bulunan diğer ekiplere de su götürüyor. Görüntülerde işçilerin zor şartlar altında kurtarılmaya çalışıldığı görülüyor.
Arama kurtarma çalışmalarının sonlandırılmasının ardından sağlık ekipleri, UMKE ve itfaiye ekipleri ile Kızılay görevlileri dün gece bölgeden ayrılmış, maden ocağının bulunduğu alana geçiş kapatılmıştı. Madende yeni bir yangının çıkmaması için madenin iki ana hava tahliyesi tuğlalarla örülerek kapatılmıştı.
Peki ya Kişisel Gerileyiş Kitap Okumuşsanız
İş hayatı, kişisel gelişim, iletişim, satış, pazarlama vb. konularda yazılmış kitapları okumayı seviyorum. Bazen bir bekleme salonunda busıness dergi veya gazetelerin ekonomi sayfaları. Bu konuda yazılmış yüzlerce blog ve web sayfaları. Güzel, evet! ilgi duyana bolca alternatif. Peki bunların zarar noktasına gelenlerini nasıl eleyeceğiz?
Özellikle kişisel gelişim kitaplarına dikkat! Hatta “kişisel gelişim” cümlesine dikkat edelim. Ne demek kişisel gelişim? Evet, basit anlamıyla herhangi bir konuda bildiklerimizi güçlendirmek veya yeteneklerimizi güçlendirmek, gelişmek. Mevcut durumdan daha iyi bir duruma gelmek. Peki ama hangi KONUda?
İşte benim için kilit nokta burası. Hangi konuda gelişim? Gelişimin bir konusu olmalı. Düşünsenize elinizde 200 sayfalık bir kitap var ve sizi HERRR konuda geliştiriyor. Mümkün mü? Ama dikkat edin kişisel gelişim kitaplarının çoğuna: hangi konuda sizi geliştirmek istediğini net ifade edemez. Klişeleri vardır. Zincirlerinizi kırıp daha başarılı olacaksınız, fark yaratacaksınız, en iyisi olacaksınız, harika hissedeceksiniz bla bla bla…
Koyun kitabı yerine. Raflarda tozlanmaya devam etsin. Size hiçbir faydası olmayacak 200 sayfa için göz yormayın. Aksine toz pembe hayallerle süslü bu kitaplar bizi aç gözlü okuyuculara dönüştürmesin. Daha çok kazannn, sen başarırsın, harikasın, inanırsan yaparsın çünkü sen en iyisisin… Gördünüz mü? Sizi tanımayan biri tarafından yeterince pohpohlandınız. Hoşumuza gidiyor ve okumaya devam ediyoruz belki. Ne yalan söyleyeyim ben de çok okudum bu tür kitapları. Bendeki etkisi işte bu makale:)
Benim tavsiyem herhangi bir konuda kendinizi geliştirmek istediğinizde öncelikle konuyu netleştirmeniz olacak. İngilizcenizi mi geliştireceksiniz? İletişim becerilerinizi mi? Okuma hızınızı mı? Mizahi çerçevenizi mi genişleteceksiniz? Konu ne?
Mesela süslü bir kitap ismi bulalım. Kitabımızın adı “En iyi iletişimi siz kurun” olsun. Yine egoya ufak bir dokunuş olsa da zararlı değil. Size hangi konuda gelişim vaat ettiği açık ve net.
Bir de genel isimler/konular vardır.
-En iyisi olun!
-Fark yaratın
-Kendini herkesten yukarı taşı
-vb…
Bu tür kitapları alırken iyi seçmek gerekir. Kurcalamak ve yazarın önceki kitaplarını da referans olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü quantumcu diye geçinen birçok başarısız başarılılar bu tür kitaplardan gelir elde ediyor. Kendileri aktif bir iş hayatına sahip olmadan, çeşitli başarılara imza atmadan okuduğu kitapları, katıldığı seminerleri harmanlayarak bunları yazabiliyor.Bize ustalığı öğretmek isteyen çıraklar kişisel gerileyişin simgesinden başka birşey olamaz. Bu yüzden kişisel gerileyiş kitaplarına HAYIR!
Kaş Kontürü Nasıl Yapılmalıdır?
Yüzün hatlarını belirlemede kaş şekli oldukça önemlidir. Sadece kaş şekli ile bakışların verdiği anlamı bile değiştirmek mümkün. Bu yüzden yüz hatlarınıza uygun, istediğiniz etkiyi yaratan kaş şekline karar vermek önem taşıyor. Keskin hatlara sahip kaş modelleri, yüz şeklini daha da ön plana çıkarabiliyor. Yuvarlak hatlara sahip kaş modellerini ise daha çok dikkat çekmekten hoşlanayan kişiler tercih ediyor. Yüz şekline uygun, doğru kaş şeklinin ise bir formülü mevcut. Üç aşamada sizin için doğru hatları taşıyan kaş modeline sahip olabilirsiniz.
1. Aşama
Burnumuzun bir yanından kaşımızın başlangıç noktasına dik bir çizgi çekiyoruz. Bu bölge bizim için doğru kaş başlangıcını belirtiyor.
2. Aşama
Bu aşama, kaşa şekil verilirken en çok hata yapılan aşamayı oluşturuyor. Bu aşamada kaşın kavis verilmesi gereken noktasını belirliyoruz. Doğru yapılan kavis, kaş şeklinin çok daha hoş görünmesini sağlıyor. Bu noktanın belirlenmesi için burnumuzun aynı noktasından başlayan ve göz bebeğimizin ortasından geçen bir doğru çiziyoruz.
3. Aşama
Bu aşamada ise kaşımız için doğru bitiş noktasını belirliyoruz. Burnumuzun aynı noktasndan göz şeklimizin bittiği noktayı kesecek şekilde bir doğru çiziyoruz. Bu doğrunun kaşımızı kestiği nokta, bizim yüz şeklimiz için doğru noktadır.
Kaş şeklimizi belirledikten sonra dilerken daha net bir görünüm elde etmek için kaş kontürü yapabiliriz. Bunun için kaş kalemi ya da fırçaya ihtiyacımız olacak. Renk seçimi olarak ise saç rengimize uygn bir ton seçersek uyum yakalayabiliriz. Kaşların dikkat çekmesini arzu edenler ise saç tonundan daha koyu bir rek ile vurgu yapabilirler. Kaş diplerinden başlayarak kalemi hafif dokunuşlarla kaş boyunca gezdirerek kaş kontürü işlemini tamamlayabiliriz.
18 Mayıs 2014 Pazar
Facebook İlk Çeyrek Performans Raporu
Birçok şirketin yılda 4 kez yayınladığı şirket performans raporları yayınlanmaya başladı.
Elbette beklentilerin de bu yönde olduğu gibi Facebook yine yükselişte görünüyor. Mark Zuckerburg, Facebook’un bu başarısını ve giderek değerinin artmasını mobile yaptıkları yatırımlara bağlıyor çünkü Facebook’un 1 milyondan fazla aktif mobil kullanıcısı bulunuyor.
Sabit teknoloji aletleri yerine iPad’ler ve özellikle akıllı telefonlar pazar hakimiyetinde giderek artış gösteriyor öyle ki bir firmanın mobil uygulaması yoksa artık pazarda şansı olduğu bile düşünülmüyor.
Yılın ilk üç ayında 2.5 milyar dolar gelir elde eden şirket, 2013′ün ilk çeyreğinden bu yana mali performansını %%72 oranında artırmış oldu. Facebook’un reklam geliri ise yıldan yıla %%82 oranında artarak 2.27 milyar dolara yükseldi.
Aşağıda Facebook kullanıcı raporunu görebilirsiniz;
facebook21-590x396
Facebook büyük bir reklam şirketi ve eskiye göre reklam gelirlerinin %%59′u mobil aygıtlardan sağlanıyor bu da mobil optimizasyonu ve yatırımlarının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Facebook’un toplam kullanıcı sayısı ise %%4′lük bir artışla artık 1.23 milyar. 1 milyar barajını aştıktan sonra da büyümesini devam ettiren sosyal ağı günde 757 milyon kullanıcı ziyaret ediyor. Bu rakamda mobil kullanıcıların payı ise 556 milyon.
Şirketin çeyrek sonuçlarıyla birlikte paylaştığı bir diğer haber ise finans müdürü David Ebersman’ın görevi bırakıyor oluşu. 5 yıldır Facebook’un finans bölümünün başındaki isim olan Ebersman 1 Haziran itibarıyla görevini şirketin başkan yardımcılarından David Wehner’e bırakacak, ancak Zuckerburg’ün uzun yıllar CEO olarak devam edeceği düşünülüyor.
Redhack, Soma Belediyesi'nin sitesini hackledi
Soma'da yaşananların ardından Soma Belediyesi'nin duyarsızlığını gözardı etmeyen Redhack cezayı kesti.Soma ilçesinin belediyeye ait websitesinde herhangi bir yas ilan etmemesi üzerine Redhack siteyi hackledi.
Sitenin hacklendiğini Twitter’dan "Soma Belediyesi http://soma.bel.tr/ "yas ilan edilmedigine" dikkat cekmek icin @KizilGercek hacklemistir." notu ile duyuran Redhack, siteye de “iş kazası değil, cinayet” notunu da düşmeyi ihmal etmedi.
İşsiz insanlara söylenmemesi gereken 10 şey
Her insan hayatının belli bir döneminde işsizlik sıkıntısı çekmiştir. Kimisinin kısa sürer kimisinin bunalım yaratacak kadar uzun.
İşsizlik bunalımına girmiş birine verilecek tepki onu daha büyük bunalımlara sürüklemekten başka bir işe yaramayacaktır.
İşte işsizleri depresyona biraz daha yaklaştıran o cümleler.
1- Her yere başvurdun mu ki?
Emin olun siz bu soruyu sorana kadar kesinlikle aklına gelmemiştir.
1- Her yere başvurdun mu ki?
2- Bence sen yeterince çabalamıyorsun.
Her konuda bir fikri olan insanlar elbette sizin iç dünyanız hakkında fikir yürütmekten geri kalmazlar
Pooof
3- Keşke başka bir bölüm okusaydın
Bu saatten sonra bu cümlenin insanı çıldırtmaktan başka ne yararı olabilir.
?
4-Sana iş buldum. kehkehkeh
Evet. Gerçekten bu dönemde böyle şakalara çok ihtiyaç oluyor .
Çok komik
5- Bari evlen de bi düzenin olsun
Alakası asla çözülemeyecek bir cümle.
Tabii
6- Bence seninki iş beğenmemezlik
Karşısındaki insanı kendinden daha iyi tanıdığını düşünenlerin kurduğu çok bilmiş cümle.
!!!
7-Ben görüyorum her yerde harıl harıl eleman aranıyor.
Yav he he!
8-Keşke son işinden ayrılmasaydın
Emin olun ki işsiz insan bütün bunları enine boyuna düşünmemiştir. Kesinlikle böyle detayları sık sık hatırlatacak biri gerekli
9-Aman boşver çalışıp napıcan
Gergin insanı rahatlamaya çalışırken daha da gerginleştirmeye yarayan cümle.
10-Gerçekten hiç mi bulamıyosun?
Ve o muhteşem soru tekrar ve tekrar.
17 Mayıs 2014 Cumartesi
Webrazzi Startup’14 programı
14 Mayıs 2014 Çarşamba günü gerçekleşecek olan Webrazzi Startup’14‘e artık 72 saatten kısa bir süre kaldığını söyleyebiliriz.
8 girişimin de sunumlarını izleyebileceğiniz Webrazzi Startup’14′te, Türkiye internet ekosisteminin önemli yatırımcıları ve girişimcileri sahnede olacak.
startup13_1
Webrazzi Startup’14′te yer alacak yeni konuşmacılarımız, Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, Monitera kurucu ortağı Harun Pekşen, Gamester kurucu ortağı Onur Karcı ve Edefter.com kurucu ortağı ve CEO’su Sean Yu oldular. Tüm konuşmacılarımıza ve programın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Hatırlatmakta fayda var, etkinliğe kısa bir süre kaldı ve ugün indirimli kayıt olmak için son gün. Halen kayıt olmadıysanız buradan hemen kaydınızı gerçekleştirebilirsiniz.
Bir blog yazarken nelere dikkat etmeli
Günümüzde blog/günce yazan milyonlarca insan var. Üstelik bunların bir kısmı uzun süredir yazıyor ve bu işi ciddi anlamda bir gazeteci titizliğiyle de yapanlar var. Bloglar yıllar önce hayatımıza girdiğinde, her yeniliğe karşı alınan tavır gibi "ne işe yarayacak" tarzından yaklaşımlar da olmuştu. Ancak geçen yıllar boyunca gördük ki bloglar hayatımıza bir da hiç çıkmamak üzere girdi. Üstelik belirli uzmanlık alanına göre kategorize edilmiş bloglar, birer bilgi kaynağı haline dönüştü.
Her gün yüzlerce insan ilk blog yazmaya başlarken neyi nasıl yapacağını pek bilmeden bu işe başlıyor. Elbette internet üzerinde binlerce kaynak makale, açıklama, görsel ve video bulmak mümkün. Ancak ben yine de elimden geldiğince kendi yaşadıklarımdan da örnekleyerek anlatmaya çalışacağım. Bu ipuçları sadece ilk kez blog yazacak olanlar için değil, aynı zamanda mevcut blogunu geliştirmeye çalışanların da işlerine yarayacaktır.
Aslında benzer şeyler web siteleri için de geçerlidir, ancak günümüzde bir çok web sitesi (özellikle kurumsal olanlar) profesyoneller tarafından tasarlanıp programlanıyor. Bir çok web sitesinin bloglardan farklı olarak yönetim panellerinin esnek programlanmamış onların kullanıcılar tarafından kolay yönetilememesi anlamına geliyor. Böyle olunca da profesyonel desteğe ihtiyaç duyuyorlar.
Buradaki anlatımımda bir çok temel konuyu bildiğinizi varsayacağım, yani blog nedir, blog yazarlarına neden blogger denilir, bir blog nasıl açılır gibi konulara değinmeyeceğim. Zaten bu konuları bilmiyorsanız bu yazıyı okumadan önce kesinlikle bir araştırma yapmanız gerekecektir.
Konumuza geri dönersek, öncelikle blogların yazılma amaçlarını ve buna göre nasıl geliştirilebileceğini konuşmak gerekir. Yukarıda da değindiğim üzere uzmanlık gerektiren bazı alanlarda bile binlerce blog yayın yapıyor olabilir.
Eğer bir blog yazıp yazmamak arasında kalmış iseniz buna en kolay bulmanıza yardımcı olmaya çalışalım.
Yazmak, çizmek, paylaşmak sizin için bir tutku mu?
Üretiminizi, bilgi ve deneyimlerinizi paylaşma ihtiyacı duyuyor musunuz?
Herhangi bir konuda uzman mısınız?
Uzmanı olduğunuz konuda, internette yeterli ve/veya doğru bilgi kaynağı bulamıyor musunuz?
Belli bir okuyucu kitlesine ulaşma çabanız mı var?
Herhangi bir konuda özgün içerik oluşturabilir misiniz?
Yukarıdaki soruların en azından bir iki tanesine EVET yanıtı veriyorsanız kesinlikle blog yazmalısınız diyebilirim.
Diyelim ki bir blog yazmaya karar verdiniz, o halde şimdi de ne tür blog yazacağınız konusunu netleştirelim. Aklınıza gelebilecek hemen hemen her konuda blog yazılıyor. Dolayısıyla bir blog yazmak için illa ki bir uzmanlık deneyiminiz olması gerekmiyor. Örneğin yeni doğmuş çocuklarını yetiştirirken yaşadığı deneyimleri paylaşan anneler var. Alışveriş sırasında yaşadıklarından yola çıkarak Alışveriş Rehberi yazanlar var. Yemek, gezi, moda, tasarım ve stil üzerine yazan çok sayıda insan var. Bilişim ve Teknoloji, Sosyal Medya, Sinema, Siyaset, Spor, Müzik, Edebiyat, Şiir, Kitap gibi farklı alanlarda da yazan bir çok blogger var.
Blogunuzu açtığınız veya zaten bir blogunuz vardı ve artık daha çok ziyaretçi çekmek için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Bir blog veya web sitesi için ziyaretçi bir nevi müşteridir. Elbette bu onlardan doğrudan veya dolaylı yollardan para kazanacaksınız demek değildir. Kimi bloglar hiçbir ticari beklenti içerisine girmeden yazıldığı gibi, kimi blogların da amaçlarından birisi para kazanmaktır. Bir blogdan para kazanmanın bir çok yolu vardır, ancak amacım onları anlatmak değil.
Content is King - İçerik Kraldır
Blog yazanlar, yazacaklar ve Sosyal Medya kullananlar için blog kullanım ipuçları, tüyolar, SEO kullanımı
Bir blogun ilk vazgeçilmezi "içerik" olarak anılır. Özellikle sosyal medya ve blog uzmanlarının çok kullandığı bir slogan vardır "Content is King / İçerik Kraldır". İçerik önemlidir, ancak içeriği önemli kılan, onu kral yapan özgün olmasıdır. Hele ki bir uzmanlık alanında hazırlanmışsa özgün olma şartı daha çok ön plana çıkar. Aksi durumda başka sitelerden, bloglardan veya birebir kaynak kitaplardan olduğu gibi kopyalanarak alınmış içerikler nedeniyle blogunuz son yılların en popüler arama motoru olan Google tarafından dikkate alınmayabilir.
Üretmiş olduğunuz içeriği konuya bağlı görseller ile varsa video ile desteklemek gerekir. Çünkü görsel uyarıcılar hem içeriği destekleyecek, okumayı kolaylaştıracak, hem de okuyucunun zihninde canlandırmasını sağlayacaktır. Ayrıca içerikte kullanılan görseller, arama motorlarının "görsel" arama aşamalarında da blogunuzun bulunmasını ve ziyaret almasını sağlayacaktır. Blog içeriklerinin video, görsel ile desteklenmesi sırasında yapılması gerekenleri ayrıca anlatacağım.
Blog ve web sitelerinin içeriklerinin arama motorlarına uyumlu hale getirilmesi, kolayca indekslenmesi ve bu şekilde daha çok ziyaret alarak arama sonuçlarında üst sıralara yerleşmesini sağlayabilirsiniz. Bu konu aslında daha sonra değineceğimiz SEO (Search Engine Optimization / Arama Motoru Optimizasyonu) bölümünde yer alacak. Bu arada aslında optimizasyon da Türkçe olmadığı için (en uygun duruma getirme) ben uyarlama olarak kullanacağım, yani SEO'nun benim dilimde karşılığı Arama Motoruna Uyarlama olarak geçecek.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)