19 Mart 2014 Çarşamba

Savcılık 'Kayıtlar Gerçek mi' Diye Sordu

ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın suç duyurusu üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında dinlettirdiği, Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalarla ilgili tapeleri sordu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun, ses kaydını partisinin grup toplantısında dinletmesi ve seçim mitinglerinde okuması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başbakan Erdoğan avukatları aracılığıyla yaptığı suç duyurusunda, tapelerin savcılık tarafından Kılıçdaroğlu’na sızdırıldığı iddiasında da bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan’ın suç duyurusunu işleme koydu. Savcılık, UYAP üzerinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak dinleme kayıtlarıyla ilgili bilgi istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen görüşmenin 17 ve 25 Aralık soruşturma dosyalarında yer alıp almadığı, iddia edilen kayıtların gerçek olup olmadığı, gerçekse dosyada gizlilik kararı bulunup bulunmadığı”nı sordu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelecek yanıt, “tapelerin montaj olup olmadığı, soruşturma kapsamında kayıt yapılıp yapılmadığı” iddialarına da ışık tutacak. HUKUKA AYKIRILIKTAN İŞLEM Kılıçdaroğlu ve diğer şüpheliler hakkında, “Haberleşmenin ve soruşturmanın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, yargı görevini yapanı etkileme ve kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla işlem yapılması isteniyor.

Ukrayna'da soğukkanlı olunmalı

Cumhurbaşkanı Gül, Ukrayna'daki gelişmelerle ilgili, "Bu konularda soğukkanlı olunmasını ve uluslararası hukuka özellikle riayet edilmesi gerektiğini" bildirdi. Kopenhag Christiansborg Sarayı'ndaki başbakanlık binasında yapılan basın toplantısında,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt yaptıkları görüşmeyi aktardı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, davetten duyduğu memnuniyeti dile getirerek misafirperverlikten ötürü Kraliçe 2. Margrethe'e teşekkür etti. Danimarka ve Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerinin Osmanlı dönemine uzandığını belirten Gül, o dönemlerden itibaren iki ülke ilişkilerinin mükemmel bir düzeyde seyrettiğini ve her alanda yakın işbirliği içinde olduklarını söyledi. Ziyaret vesilesiyle iki ülke ilişkilerine yeni bir ivme kazandırmak ve ilişkileri daha da ileri taşıma arzusunda olduklarını vurgulayan Gül, dün iş dünyası ile bir araya geldiğini ve yatırımcılara, birlikte daha çok iş yapmaları için tavsiyelerde bulunduğunu aktardı. Yeni bir Soğuk Savaş'ın kimseye faydası yok Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ve Danimarka olarak Ukrayna ve özellikle Kırım'daki gelişmeleri detaylı konuştuklarını ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdikleri önemi tekrarladıklarını belirtti. De facto durumların Avrupa'da başka sorunları doğurabileceğini ve daima uluslararası hukukun gözününde bulundurulması gerektiği üzerinde durduklarını ifade eden Gül, "Öncelikle bu konularda soğukkanlı olunmasını ve uluslararası hukuka özellikle riayet edilmesi gerektiğini yoksa yeni bir Soğuk Savaş döneminin başlamasının kimseye faydası olmayacağını ve bundan herkesin çok zarar göreceğini paylaştık" dedi. Danimarka'nın Suriye'de olup bitenleri yakından takip ettiğini gördüğünü belirten Gül, Türkiye'ye gönderilen patriotlar nedeniyle Danimarkalı askerlerin Türkiye'de görev yaptığını hatırlatarak bundan dolayı teşekkür ettiğini ve Türk halkının takdirlerini ifade ettiğini söyledi. Gül, Suriye'de yaşanan kritik süreci en iyi bilen ülkenin Türkiye olduğunu çünkü Suriyeli mültecilerin Türkiye'deki kamplarda yaşadığını ve bunlar için şimdiye kadar 3 milyar doların üstünde harcama yapıldığını vurguladı. Türkiye'nin bu konuda uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu ilettiğini dile getirenCumhurbaşkanı Gül, Suriye'deki güvenlik durumu, uluslararası desteğin sürmesi gerektiği ve Suriye'de radikalizmin önüne geçilmesi gerektiğinin önemine değindiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Abdullah Öcalan ile ilgili aldığı kararın sorulması üzerine, bu sabah kararı öğrendiğini ancak uzmanlar tarafından yapılacak detaylı çalışmadan sonra konuşabileceğini söyledi. Aramızda çok güçlü siyasi bağlar var Başbakan Thorning-Schmidt de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Danimarka'da ev sahibi olarak karşılamaktan memnuniyet duyduğunu belirterek bu ziyaretin Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden tam 1 yıl sonrasına denk geldiğini, bu durumun iki ülke ilişkilerinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül'ün Türkiye'nin AB üyeliği konusunda çok önemli ve öncü bir rol oynadığını ifade eden Helle Thorning-Schmidt, Türkiye'nin demokratikleşmesinde, bu çerçevede yürüttüğü çalışmalar özellikle temel haklar ve azınlıklar konusunda atılmış adımların takdire şayan olduğunu paylaştığını söyledi. Bunları konuşurken çeşitli kaygıları olduğunu da aktardığını belirten Thorning-Schmidt, "Özellikle de yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü alanında neler yapabileceğimizi konuştuk. Birçok konuda mutabık olduğumuz görüyoruz" diye konuştu. Kırım referandumunun sonuçları kabul edilemez Başbakan Thorning-Schmidt, görüşmede Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin dikkate alınması gerektiğini belirttiklerini bildirdi. Helle Thorning-Schmidt, "Kırım referandumunun sonuçlarının kabul edilemez ve uluslararası hukuka uygun olmadığını paylaştık. Özellikle sayın Putin'in 'Kırım'ın Rusya'nın bir parçası olarak görüleceği' şeklindeki açıklaması, kaygılarımızı artırmış bulunuyor. AB olarak devlet başkanları toplantısında bu konuyu bir kez daha ele alacağız" dedi.

Yozgat'ta kavga: 5 yaralı

Yozgat'ın Şefaatli ilçesine bağlı Arife köyünde iki aile arasında çıkan silahlı kavgada 5 kişi yalandı. Edinilen bilgiye göre, Arife köyü kırsalında Hamdullah K. (39) ve kardeşi Cuma K.'ye (36) ait koyunları otlatan Selahattin A. (23) ile kendi koyunlarını otlatan Behzat T. (43) arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine kavgaya Ahmet T. (48) ve Halil T.'nin de (36) karışması üzerine iki grup arasında silahlar çekildi. Her iki tarafta 5 kişi silahtan çıkan kurşunlarla yaralandı. Yaralılardan K. kardeşler olay yerine gelen ambulanslarla Yozgat Devlet Hastanesine, T. kardeşler ise Yerköy Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Yozgat Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan Cuma K.'nin sağlık durumunun ağır olduğu öğrenildi. Yozgat polisi herhangi bir olayın yaşanmaması için hastane önünde geniş güvenlik tedbiri aldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

18 Mart 2014 Salı

Fethullah Gülen: Paralelsek Allah belamızı versin!

Fethullah Gülen, çok tartışılan 'beddua'sıyla ilgili olarak, "O sıfatı taşımıyorlarsa, o fiilleri işlememişlerse neden bu kadar rahatsız oluyorlar, üzerlerine alıyorlar?" diye sordu. Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen, çok tartışılan 'beddua'sıyla ilgili olarak "Doğrudan hiçbir kişinin, hiçbir partinin, hiçbir topluluğun adını vermedim. Bazı sıfatlar ve fiiller sıraladım. Her kim şunu şunu şunu yapıyorsa dedim... O sıfatı taşımıyorlarsa, o fiilleri işlememişlerse neden bu kadar rahatsız oluyorlar, üzerlerine alıyorlar?" diye sordu. Fethullah Gülen, Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'ya verdiği röportajın ikinci bölümünde 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile ilgili cemaatin suçlanmasına yanıt verdi. ''Komplolara vehimlere dayalı bu iftiraları seslendirenlerin, gazetelerine sayfa sayfa taşıyanların bu duama 'amin' diyebilmelerini beklerdim'' diyen Gülen, yine aynı noktada olduğunu belirtti ve ekledi: ''Eğer biz çeteysek örgütsek Allah bizim belamızı versin, eğer ‘paralel’ devletsek bizim belamızı versin, değilse bunları bu masum cemaate isnad edenlerin belasını versin!'' Gülen'e yöneltilen sorular ve cevaplardan satır başları şöyle: Özellikle bir kısım medyada 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının Camia tarafından yapıldığı iddiaları yer aldı. Sürecin şu an vardığı nokta ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyim? Defalarca tekzip, tavzih, tashih göndermemize rağmen birileri ısrarla Camia’yı suçluyor. Daha önce de dediğim gibi bazı savcılar ve ona bağlı vazife yapan kolluk kuvvetleri kanunun onlara emrettiği görevi yapmış ve bilememiş ki, suçluların peşine düşmek meğer suç sayılıyormuş! Yani insanlar, vazifelerini yaptıkları için mağdur edileceklerini tahmin edememiş. Geçenlerde bir köşe yazarı zannediyorum Yavuz Semerci Bey “Bu insanlara bir gün madalya takılacak.” diyordu. Ne var ki 17 Aralık soruşturmasını yürüten; hatta o soruşturma ile hiç alakası olmayan binlerce insan sürüldü, kıyıma tabi tutuldu. O mağdur insanlar ve ailelerinin haklarına riayet edilmedi. Sanki ortada hiçbir şey yokmuşçasına Camia’yı suçlayanlar oldu. Ve yalan üstüne yalan söylendi. Hâlâ da söyleniyor. Evvela bu yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları yeni değil. Ülkenin istihbarat teşkilatı, belki de İran ajanı olabilecek birilerinin devletin bakanlarına, bakan çocuklarına hatta bir kısım işler için kabineye nüfuz ettiğini 8-9 ay önce rapor etmiş. Görmezden gelinmiş. Sonra medyada hususan hükümete yakın diyeceğim gazetelerde sayfa sayfa haberler çıkmış. Önemsenmemiş. Yolsuzlukları önlemeyi düşünmemişler. Sonra 17 Aralık’ta bu operasyonlar başlayınca sığınacak yer bulunamayınca atf-ı cürümle bu işten sıyrılma yolu düşünülmüş. Ben daha önce de arz etmiştim. Bu operasyonları yapanlar organize edenler her kimse, hiçbiriyle bir irtibatım olmadı. “Binde birini bile tanımıyorum...” dedim defalarca; ama yine de mâl etmeye devam ettiler. Beni asıl inkisar-ı hayale uğratan, onurlu ve dürüst tanıdığım bazı siyasiler oldu. Beklerdim ki kendilerini kadimden bu yana bildiğim, salahatlerine ve vicdanlarına muhalefet etmeyeceklerine inandığım, itimat ettiğim bu isimler yolsuzluklara, rüşvet münasebetlerine sessiz kalmazlar. Öyle zannediyordum. Onlardan, mekânı cennet olsun, merhum Özal’ın bu tür kirli işlere karşı gösterdiği reaksiyonu beklerdim. Olmadı. Onlar sessiz kalınca ‘bir’i yapanlar ‘bin’i yapmaktan kaçınmadı. Cumhuriyet tarihi boyunca denenmemiş bir yol icat edildi. Yolsuzlukların üstüne gitmek yerine yolsuzlukları soruşturanların üstüne gittiler. İslam’ın bu mevzuda müeyyideleri var. Ahlaki prensipleriyle bu meseleye karşı çıkmış. Hatta bazı meselelerde cezalar var. Hiçbir yolsuzluk tasvip edilemez. Hiçbir yolsuzluk, yapanın yanına kâr kalmaz. Ahlakî olarak şu husus da vardır. Günah, hata, yanlışlık fert planında kalır, zararları topluma raci olmazsa, o mevzuda İslam, o insanın affedilmesini ister. Onların şahsî haysiyetleriyle ve şerefleriyle oynamaya izin vermez. Bu iki hususun birbiriyle karıştırılmaması lazımdır. Yani bir tarafta başkalarının hakkı mevzubahis olduğu yerde, şunun bunun hakkı yendiği yerde, yolsuzluklara yer verildiği yerde, İslam hassasiyet gösterir, tecziye eder. Mesela Hz. Ömer, Iyaz ibn-ü Ganem’i azletmiştir. Valiyi, bölge valisini, Afrika valisini azletmiştir, Amr ibnü’l-As’ı azletmiştir. Yine meşhur valilerden aynı zamanda Kadisiye Meydan Muharebesi’nin de, İranlılara karşı, fatihidir, onu da azletmiş Medine’ye çağırmıştır. Aslında hiçbir suçu yoktu, hakkında dedikodular vardı. Hakkında dedikodu olan bir insan vali olamaz, millet onu dinlemez, böyle itibar kaybına uğramış bir insan orda vali olamaz diye Medine’ye çağırmıştır. Yine yolsuzluk yaptığı mülahazasıyla Halid bin Velid’i Yermuk gibi çok önemli bir muharebenin cereyan ettiği, hatta şiddetli bir şekilde devam ettiği sırada azletmiştir; sarığı boynunda Medine’ye çağırmıştır. Aklınıza Halid bin Velid hakkında da bir şey gelmesin. Bu muhteşem komutan vefat ettiğinde atından ve kılıcından başka bir şeyi yoktu. Öyle dev bir komutan... âbid, zâhid... Evet yani yolsuzluk iddialarına Hz. Ömer alakasız kalmamıştır. Yakın takibe almıştır. Burada milletimizin zararına, rüşvetler, irtikâplar, adam kayırmalar, ihalelere fesat karıştırmalar varsa, örtbas ediliyorsa Allah sorar bunu. Ama nasıl bir beklenti vardı bilemiyorum… Eğer bu soruşturmaları yürütenler arasında hizmetleri takdir eden birileri var idiyse, ben de bu insanlara “Yolsuzluk iddialarını görmezden gelin” mi demeliydim? Bilemiyorum, sanki bazılarının beklentisi bu gibi geliyor bana. Beklentileri bu muydu? Ahiretimi mahvedecek böyle bir şeyi nasıl söylerim? Başka türlü nasıl davranabilirim? Daha önce de arz ettim. ‘Paralel’ falan diyerek yaftalanan bu insanlar kanun ve yönetmeliklere muhalif bir fiilin içinde olduysa bugüne kadar niçin bunlar tecziye edilmedi? Bilmiyorum on binlere baliğ görevden alma ve sürgün duydum ama o müesseselerde görevi suistimal, kanun ve disiplinlere riayet etmeme iddiasıyla bir soruşturma duymadım. Siz duydunuz mu bilmiyorum. Yaklaşık 60 yıldır vaaz u nasihat ediyorum. Hep aynı şeyleri söyledim. Vasiyetim olsun. Fakiri, hak etmesem de, seven sempati duyan kardeşlerim ne böyle işlerin kıyısından köşesinden geçsinler ne de vâkıf oldukları bu cins suistimalleri görmezden gelsinler. Hak, hukuk ve adalet neyi gerektiriyorsa onu yapsınlar. Kur’an-ı Kerim bu tür yolsuzluklara “gulûl” diyor. Yani hakkı olmayan bir şeyi almak, ondan yararlanmak, kamu malından bir şey aşırmak, emanete hıyanet etmek gibi manaları var. Devlet malından suistimal bu türden bir günahtır. Bu, bazen birkaç kuruş bazen 3-5 dolar bazen de devlet hazinesine ait bir çuval para... Kimi zaman liyakatsizlik ve yetersizliğe rağmen iltimasla elde edilen bir makam. İnsanın hakkı olmadığı halde sahiplendiği, gayri meşru yollarla elde ettiği her imkan gulûldür.

Hissedilebilir Yüzey Nedir?

Toplum olmak, şehirler kurup bir arada yaşamak, beraberinde hepimizin üzerine düşen bazı sorumlulukları da getirir. Şayet bir arada yaşamak söz konusu ise toplumda kimi konularda yardıma ihtiyaç duyanlara vazifemiz gereği elimizden geldiğince yardımcı olmak zorundayız. Hayatı daha yaşanılır kılmak ve toplumsal birlik adına gerekli bu görevlerden bir tanesi de engellilerin sosyal yaşamdaki karşılaştıkları zorluklara karşı onlara yardım etmek, gündelik yaşamda sıkıntılarını gidermeye çalışmaktır.
Her sağlam kişi, bir engelli adayıdır. Bunun bilincinde olan kurum, sivil toplum kuruluşları ve bireyler olarak hepimizin üzerinde bir takım sorumluluklar var. Tekerlekli sandalye kullanmaya mahkum vatandaşlar için otobüslere entegre edilmiş ve rahatça binip inmelerini yarayan aparatlar, bu konu üzerine verilecek güzel bir örnektir. En az tekerlekli sandalye ile yaşayanlar kadar, hayatın zorluğunu çeken diğer grup da görme engelli vatandaşlarımızdır.
Görme yetisini kaybetmek karşısında dokunuşlarıyla “görmeye” çalışan körler için, hissedilebilir yüzey ürünleri geliştirilmiştir. Kabartma levha olarak da bilinen hissedilebilir yüzey, bu konuda eğitim almayanlar için pek de bir şey ifade etmese de görme engelli vatandaşlarımızın gündelik yaşamını kolaylaştırmada muazzam bir katkı sağlamaktadır. Peki hissedilebilir yüzey nedir?
Körler için kabartma uyarı levhası olarak tanımlayabileceğimiz hissedilebilir yüzey, görme engelliler için üretilmiş bir yazı biçimidir desek sanırım yanlış bir tanımda bulunmuş olmayız. Braille kabartma harita uluslar arası adıyla da bilinen bu sistem, kabartma metoduyla şekillendirilmiş bir tür alfabedir. Körler için kabartma harita uygulaması geçtiğimiz yüzyıldan itibaren yayılmaya başlamış ve bugün tüm dünyada kullanılır hale gelmiştir.
kabartma levha özel bir alfabe olmakla beraber, görme engelliler şayet Hissedilebilir yüzey, okuyabilecek eğitimi aldılarsa gündelik hayatta karşılaştıkları zorlukların üstesinden kolayca gelebilmektedirler. Bir örnek vererek konuyu biraz da açmak gerekirse; söz gelimi otobüs duraklarına körler için kabartma uyarı levhası yerleştirilip durakların ismi, o duraktan geçen otobüs hatları ve hareket saatleri Braille kabartma levha biçiminde işaretlenirse görme engelli vatandaşlarımızın gündelik hayatlarını kolaylaştırmak adına son derece faydalı bir iş ve aynı zamanda bir sorumluluk yerine getirilmiş olur.

17 Mart 2014 Pazartesi

Adnan Polat: İade-i itibara ihtiyacım yok

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal gelecek ay yapılacak mali genel kurul öcesi radikal bir karar alarak, 2011’deki mali kongrede idari yönden ibra edilmeyen eski Başkan Adnan Polat ve yönetimine iade-i itibar için harekete geçmişti. Aysal ve kurmayları bu konuyu gündemine alırken bu girişimle ilgili Polat’tan çarpıcı bir yorum geldi. Adnan Polat, “Yönetimin iade-i itibar hamlesi için ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Benim iade-i itibara ihtiyacım yok. O kongrede Galatasaray’ı lekeleyenlerin iade-i itibarı gerekiyor” yanıtını verdi. Polat’ın bu çıkışıyla beraber sarı-kırmızılı kulüp içindeki barışın kısa vadede gerçekleşmesinin kolay olmadığı savunuldu. Galatasaray’da Adnan Polat döneminde ikinci başkanlık yapan Işın Çelebi ise yaptığı değerlendirmede sert göndermelerde bulundu. Çelebi, “Yargıtay iki kere o ibrasızlığı bozdu, geçersiz saydı. Kim bizi affediyor? Önce kendilerini affettirsinler. Bunun adı iade-i itibar değil palavra. Ben o yönetimden biri olarak iade-i itibar diye bir müessese tanımıyorum” ifadelerini kullandı. LONDRA’DA SİSTEM? 3-5-2 Cim-Bom, Chelsea maçının İstanbul’daki hazırlıklarını dün basına kapalı yaptığı antrenmanla tamamladı. Sarı-kırmızılı futbolcuların, kuvvet ve pas-kontrol çalışmasıyla başlayan antrenmanı dar alanda gerçekleştirilen çift kale maçla tamamladıkları açıklandı. Teknik Direktör Roberto Mancini, 19 kişilik kadroya Hamit Altıntop ve Gökhan Zan’ı almadı. Chelsea’ye karşı oyun formatında değişiklik yapmayı planlayan Mancini’nin 3-5-2 dizilişiyle takımını sahaya süreceği öğrenildi. Sarı-kırmızılı teknik adam savunmada Chedjou-Semih-Hakan Balta üçlüsünü beraber oynatmayı düşünüyor. Kanatlarda Alex Telles ile Eboue’ye forma vermesi beklenen İtalyan teknik adam, Stamford Bridge’de gol bulmak zorunda oldukları için Wesley Sneijder, Didier Drogba ve Burak Yılmaz’ı da ilk 11’de görevlendirmenin planlarını yapıyor. (

Paraşütçü 50 metreden kayalıklara çakıldı

Antalya'da dağlık arazide yamaç paraşütü yapan 47 yaşındaki Gürsel Öztürk, atlayışından sonra ters esen rüzgarın etkisiyle paraşütün hakimiyetini kaybederek, yaklaşık 50 metreden kayalıklara çakıldı. Edinilen bilgiye göre, Alanya'nın Hıdır İlyas Mevkii'nde bir grup paraşütçü, yamaç paraşütü yapmak için bir araya geldi. Paraşütçülerden Gürsel Öztürk, atlayışının ardından rüzgarın da etkisiyle kontrolü kaybetti. Havada uzun süre sürüklenen Öztürk, yaklaşık 50 metre yükseklikten kayalıklara düştü. Sol bacağı kırılan Öztürk'ü bulunduğu yerden çıkaramayan arkadaşları, durumu itfaiye ve 112 Acil Sağlık ekiplerine bildirdi. İtfaiye kurtarma ekibi kısa sürede olay yerine giderken, ambulans ise gecikmeli olarak yaklaşık 1 saat sonra olay yerine ulaşabildi. İlk müdahalesi kayalıkların arasında yapılan Öztürk, sedyeyle düştüğü yerden çıkarıldı. Öztürk ambulansla Alanya Devlet Hastanesi'ne götürülerek tedaviye alınırken, durumun iyi olduğu öğrenildi.

Tekirdağ'da intihar

Tekirdağ'da 40 yaşındaki bir kişi şakağına dayadığı silahı ateşleyerek intihar etti. Olay, Tekirdağ'ın Kapaklı ilçesi çıkışında Kapaklı Deresi yanında bulunan boş arazide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, S.G adlı kişi henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı şakağına dayadığı silahı ateşleyerek intihar etti. S.G, çevredekilerin haber vermesi üzerine kısa sürede olay yerine gelen 112 ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. YAKINLARI SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ Kapaklı İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri olay yerinde geniş güvenlik önlemi alırken, S.G'nin ölüm haberini alan yakınları da olay yerine akın etti. Yakınları sinir krizleri geçirirken, acılı aileyi yakınları ve komşuları teselli etti. S.G'nin cenazesi önce Çerkezköy Devlet Hastanesi Morgu'na, buradan da Çerkezköy Cumhuriyet Savcısı Süleyman Konar'ın ön otopsisinin ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.

15 Mart 2014 Cumartesi

Samsung, Hız Testlerinde Artık Hile Yapmıyor!

Note 3, S4 gibi ceplerinin hız testlerini "hızlandıran" Samsung, "hile yapmaktan" vaz mı geçti? Samsung'un ceplerinin çeşitli hız testlerinde daha yüksek puan almak için " hile " yaptığı haberlerini hatırlarsınız. Yeni testler, Android 4.4'lü Samsung cihazlarının artık hile yapmadığını gösterdi. Anandtech'in yeni yaptığı testler, Android 4.4 ile çalışan Samsung cihazlarının, hız testleri sırasında CPU hızını özellikle artırmadığını ortaya çıkardı. Geçen senenin Temmuz ayında Galaxy S4 ve Note 3'ün Exynos'lu modellerinin hız testlerinde normalde çıkmadıkları bir hıza lçıktıkları gözlenmişti. Bu normal dışı hızlandırma, hız testlerinde alınan puanları yüzde 20'ye kadar artırabiliyordu. Samsung, bu durumun normal olduğunu söylemiş, "optimal kullanıcı deneyimi" sunmak üzere sağlandığını iddia etmişti. Yine de firma, söz konusu hız yükseltmelerinin "hileli" bir davranış olup olmadığı hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Ancak Android 4.4'e yükselttiğiniz Samsung cihazınız için tüm bunlar geçmişte kaldığından sorun çözülmüş görünüyor.

13 Mart 2014 Perşembe

Dortmund'un Nuri Planı

Borussia Dortmund’un, Real Madrid’den Nuri Şahin’i kiralarken yapılan anlaşmadaki satın alma opsiyonunu devreye sokmaya hazırlandığı ifade edildi. Borussia Dortmund’un, Real Madrid’den Nuri Şahin ’i kiralarken yapılan anlaşmadaki satın alma opsiyonunu devreye sokmaya hazırlandığı ifade edildi. Alman gazetesi Bild’in haberine göre; Borussia Dortmund, Nuri Şahin ile yeni bir sözleşme yapmanın eşiğine geldi. 25 yaşındaki Nuri Şahin’in Real Madrid tarafından belirlenen bonservis bedelinin 7 milyon Euro civarında olduğu ve Borussia Dortmund ’un yaz aylarında bu transfere resmiyet kazandıracağı kaydedildi. Ayrıca, milli futbolcunun 3 milyon Euro civarındaki yıllık ücretinde iyileştirmeye gidileceğine değinildi. "Acıklı bör öykü değil" Ligde Freiburg’a karşı oynadıkları deplasman maçında oyundan alınması sonrası Nuri Şahin ile Jürgen Klopp arasında yaşanan gerginlik ise Alman teknik adamın son yaptığı açıklama ile tatlıya bağlandı. Söz konusu olayın büyütülmemesi gerektiğini vurgulayan Klopp, şu ifadelere yer verdi: “Ne yazık ki, konuştuğum sırada nasıl göründüğümü fark ediyorum. Acıklı bir öykü değil.” Borussia Dortmund menajeri Michael Zorc da “Özellikle Nuri açısından hayal kırıklığına uğratıcıydı” diyerek bu konu hakkındaki görüşlerini aktardı.