3 Nisan 2014 Perşembe

Derviş: CHP kasetlere odaklanmaktan kaçınmalı

Eski ekonomiden sorumlu devlet bakanı Kemal Derviş, yerel seçimler sonrası Financial Times gazetesindeki yazısında, "Türkiye'de muhalefet güçlü yönlerini yeniden keşfetmeli" dedi. Derviş partisinden de, ekonomiye yoğunlaşmasını istedi. Eski ekonomiden sorumlu devlet bakanı Kemal Derviş, Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) 'kasetlere odaklanmaktan kaçınma' çağrısı yaptı. Derviş, Financial Times gazetesindeki yazısında partisinden ekonomiye yoğunlaşmasını istedi. Geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili olan Derviş, halen ABD'deki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nün Başkan Yardımcısı. Derviş'in Financial Times'taki yazısının başlığı "Türkiye'de muhalefet güçlü yönlerini yeniden keşfetmeli". Kemal Derviş, seçmenin yerel seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) ezici bir destek vermediğini söylüyor. Derviş, yüzde 45 oy olan AKP'nin son genel seçimlerdeki oy oranının yüzde 50 olduğunu, 2010'daki referandumunda da seçmenlerin yüzde 57'sinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın savunduğu anayasa değişikliklerine destek verdiğini hatırlatmış. AKP'nin muhalefetin üçe bölünmesinin avantajını kullandığını vurgulayan Derviş, "Geçtiğimiz aylarda tanık olduğumuz yıkıcı ve kutuplaştırıcı siyaset son bulmalı." diyor. "CHP'de etnik şovanizme yer olamaz" Derviş'e göre Türkiye'nin yeniden demokratik ve ekonomik açıdan başarılı bir ülke olarak belirmesi için üç şeye ihtiyaç var: "AKP gerçekten demokratik bir muhafazakar parti olmalı. Partinin lider kadrosu da iyi yönetim ile sürdürülebilir ekonomik başarı arasındaki bağı kavrayabilmeli...CHP merkez solda Avrupalı bir sosyal demokrat parti olmalı. Liberal bir toplumun ve hukukun üstünlüğünün savunucusu olmalı...Büyük oranda laik Kürtlerden destek alan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) de Türkiye'nin Kürtlerinin müreffeh olacakları ve demokratik bir ülkede barış içinde yaşayacakları bir geleceği hedeflemeli." CHP ile ilgili satırlarında "Avrupa merkez solunun kardeş partisinde etnik şovanizme yer olamaz." demiş Derviş. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yönetimini hukukun üstünlüğünden yana ve şiddete karşı uyarıcı tavrı nedeniyle övmüş ve CHP'ye de bir çağrıda bulunmuş: "Türkiye'nin merkez sol muhalefeti kasetlere odaklanmaktan kaçınmalı, ekonomiye yoğunlaşmalı ve tıpkı 1970'lerde güçlü şekilde gösterdiği gibi büyük bir çoğunluk için konuşabilme yeteneğini yeniden keşfetmelidir. Sayın Erdoğan'ın iktidar tekeline sadece böyle meydan okunabilir. Üstelik bu tavır, AKP içindeki ılımlılara da yardımcı olabilir. Böylece, Türkiye'nin Kürtlerine ve Aleviler ile dini vecibelerini yerine getiren Sünniler gibi diğer gruplarına da güven verilebilir."

2 Nisan 2014 Çarşamba

Tuzaklanmış 30 kilo bomba bulundu!

Tunceli'nin merkez Sütlüce Köyü'nde yeni yapılan jandarma karakolu binasına giden karayoluna tuzaklanmış 30 kilo bomba bulundu. Amonyum nitrat, plastik patlayıcı ve demirlerle güçlendirilmiş bomba, uzmanlar tarafından yerinde fünye ile infilak ettirilerek etkisiz hale getirildi. Tunceli'nin merkez Sütlüce Köyü'nde bulunan Sütlüce Jandarma Karakolu'nun yeri güvenlik nedeniyle değiştirilmesine karar verilmesinin ardından Kırmızdağ Mevkii'nde yeni bir karakol binası yapımına başlandı. Yaklaşık 1 ay önce yapımına başlanan karakol inşaatına iş makineleri ve malzeme taşınması nedeniyle bu sabah saatlerinde askerler karakola giden stabilize yolda arama tarama faaliyetlerinde bulundu. Askerler, arama tarama faaliyeti sırasında yolda toprak altına döşenmiş bir patlayıcıyı son anda fark ederek, durumu yetkililere bildirildi. Tunceli'den kalkan bir helikopterle patlayıcının bulunduğu bölgeye bomba uzmanı ekipler indirildi. Uzmanlar, patlayıcıyı yerinde fünye ile infilak ettirilerek etkisiz hale getirildi. Patlayıcının üzerinde yapılan incelemede uzaktan kumandalı ve basma düzenekli, yaklaşık 30 kilo olduğu, bombanın tesir gücünü artırmak için ise içine amonyum nitrat, plastik patlayıcı ile demir parçalarıyla desteklendiği belirlendi. Yetkililer, Sütlüce Köyü'nde yeri değiştirilen jandarma karakol binasının köy dışındaki Kırmızıdağ bölgesine yapıldığını belirterek, PKK'nın karakol yapımını engellemek için yaklaşık 1 haftadır bölgede bombalı tuzaklar kurmak için faaliyetlerde bulunduğu yönünde duyum aldıklarını söyledi. Yetkililer, bu nedenle bu sabah karakola giden yol üzerinde askerlerin arama ve tarama faaliyetinde bulunurken, bir İnsansız Havı Aracı'nın (İHA) da bölgede keşif uçuşu yaptığını kaydetti. Bölgeye zırhlı araçlarla sevk edilen askerlerin çalışmalarının devam ettiği belirtildi.

Twitter Yasağında 11 Gün Geride Bırakıldı

TİB’in Twitter yasağı 11. gününe girerken, Youtube’un da yasaklanmasıyla Türk internet kullanıcılarının sosyal medyayı kullanma oranları da hızla düşüyor. Sosyal medya ortamlarındaki ölçümleri yapan StatCounter’a göre yasağın başladığı gün Türkiye’deki sosyal medya kullanıcılarının yüzde 16,6’sının girdiği Twitter, 21 Mart’ta yüzde 10,9’a, 22 Mart’ta yüzde 8,6’ya, 23 Mart’taysa ülke çapında en düşük seviyesi olan yüzde 3,8’e kadar indi. CNN Türk'te yer alan habere göre, Twitter kullanımı VPN ve DNS destekleriyle yüzde 4 ila 5 aralıklarında gezinse de yasak öncesi seviyesine hiçbir durumda dönemedi. Hatta tam 3’te 1 seviyesine düşerek yüzde 5’lere sabitlendi. Buna karşın birçok sosyal medya kullanıcısının Facebook’a yöneldiği gözlendi. 20 Mart itibarıyla Türkiye’deki kullanıcıların yüzde 70’ini elinde bulunduran Facebook, 23 Mart’ta yüzde 81’e, 26 Mart’taysa yüzde 84’e varan kullanım oranlarına ulaştı. Ancak sonra, orada da gerileme görüldü. 17 Aralık sonrası pek çok telefon kaydının yayınlandığı Youtube’un sosyal medya içindeki payıysa sadece yüzde 1’ler seviyesindeydi. Bu oran, Twitter yasağının ardından yüzde 2,2’ye kadar çıktı ama Youtube'un 27 Mart'ta yasaklanmasının ardından payı binde 5’lere kadar geriledi. Sosyal medya kullanımının düşmesinde VPN üzerinden bağlanılan adreslerin Türkçe görünmemesinin etkisi var. Verilerin ortaya çıkardığı bir diğer gerçek de sosyal medya kullanıcılarının çoğunun cep telefonları ve tabletler üzerinden bağlandığı ve daha az sabit bilgisayar kullandığıydı. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurmuştu Twitter’ın 20 Mart’ı, 21 Mart’a bağlayan gece yasaklanmasının ardından, Ankara 15. İdare Mahkemesi, 26 Mart’ta, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) Twitter'a erişimi engellemesine yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ancak 30 gün içerisinde kararı uygulaması gereken TİB, yürütmeyi durdurma kararını hala uygulamaya koymuş değil.

Selçuk ilçesinde seçim kavgası

İzmir'in Selçuk ilçesinde, seçim sonuçlarıyla ilgili itirazda bulunan AK Parti ve CHP'nin İlçe Seçim Kurulu önünde toplanan üyeleri arasında, arbede çıktı. CHP İlçe Teşkilatı, yerel seçimlere ilişkin toplam 70 sandıkta, Ak Parti İlçe Teşkilatı ise meclis üyeliğiyle ilgili bazı sandıklarda yeniden sayım yapılması amacıyla İlçe Seçim Kuruluna başvurdu. Her iki partinin de üyelerine destek çağrısında bulunması üzerine AK Parti ve CHP üyeleri, İlçe Seçim Kurulu önünde toplandı. İtirazların ardından ilçede özellikle Hükümet Konağı önünde gergin saatler yaşandı. 12 oyla son anda başkanlığı kaybeden Vefa Ülgür'in dün akşam saatlerinde sosyal medya üzerinden kamuoyuna yaptığı açıklama ile birlikte ilçede hava iyice gerildi. Ülgür, Facebook'ta yaptığı açıklamada partilileri oylarına sahip çıkmaya çağırdı. Ülger, sandıkların bulunduğu koridorun AK Partililer tarafından işgal edildiğini öne sürerek, yetkililerden vatandaşların mal ve can güvenliğini sağlanmasını istedi. Ülger'in bu açaklaması üzerine Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, Bornova Belediye Başkanı Olgun Atilla, Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş ilçeye hareket etti. hurriyet.com.tr'ye konuşan Belediye Başkanı Vefa Ülgür, "Türkiye'de büyükşehirler kesinleşti. Bizim birleştirme tutanaklarımız dün akşamdan bubyana açıklanmıyor. İtirazlarımız vardı. Şimdiye kadar hiçbir şey yapmadılar. 50-60 AKP'li sandıkların bulunduğu mahalin içine alındı. Bir takım müdahaleler yapılıyor. Elimizde görüntü ve ses kayıtları var. Torbalı'dan da 100 kişilik AK Gençlik yığıldı. Kadınlara silah bıçak gösterip tacizde bulundular. Maksat insanları bizi oradan uzaklaştırmak. İlçe başkanımız, Milletvekilimiz Musa Çam da geldi. Sosyal medyadan kamuoyuna duyuru yapmak zorunda kaldım. Kuşadası ve çevreden destekler gelmeye, gruplar gelmeye başladı. İzmir'den belediye başkanlarımız yola çıktı. Aziz Kocaoğlu da ilgileniyor. Bekliyoruz" dedi. Bir süre sonra iki grup arasında başlayan tartışma arbedeye dönünce güvenlik güçleri, duruma müdahale etti. Parti yetkililerinin de araya girmesiyle sakinleştirilen taraflar, İlçe Seçim Kurulu önünden ayrıldı. Selçuk'ta, 30 Mart'ta yapılan yerel seçimlerin ardından açıklanan resmi olmayan sonuçlarda, AK Parti adayı Dahi Zeynel Bakıcı, 15 oy farkla CHP adayı mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür'ün önünde yer almıştı.

Fındık Kabuğunun Değerini Bİlmiyoruz

Fındık kabuğundan kanser ilacı üretilecek
Giresun'da yürütülen projeyle, soba ve fırınlarda yakacak olarak kullanılan fındık kabuğundan, kanser tedavisinde etkili olabilecek ilacın aktif maddesinin üretilmesi hedefleniyor.
 Giresun Üniversitesi (GRÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Taş, fındığın içi kadar, çok kıymetli olmasına rağmen kabuğunun yeterince değerlendirilmediğini söyledi.
Türkiye'de fındık kabuğunun ısınma amaçlı kullanıldığını belirten Taş, "Oysa fındığın kabuğu da ürünün içi kadar kıymetli. Belki de içinden daha kıymetli. Biz yeterince değerini bilmiyoruz. Böyle değerli üründen daha fazla faydalanmak yerine, sadece ısınma amaçlı olarak kullanarak adeta ziyan ediyoruz" dedi.
Fındık kabuğundankanser ilacı üretmek için proje hazırladıklarını ifade eden Taş, şöyle konuştu:
"Fındık kabuğundan, dünyada kullanılan beş antikanser ilacından birinin aktif maddesi olan 'paklitaksel' üretimi mümkün. Paklitaksel üretimi için 'Fındık Kabuklarından Makro Seviyede Paklitaksel ve HMF Eldesi Projesi' hazırladık. GRÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saim Topçu ve Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil İbrahim Uğraş ile hazırladığımız projede bu hedefimize ulaşmak için çalışacağız."
Proje kapsamında ilk olarak fındık kabuğu örneklerinde paklitaksel ve değişik türevlerinin izole edilmesi için uygun yöntemin belirleneceğini dile getiren Taş, belirlenen bu yöntemlerin makro seviyede numunelere uygulanarak yöntem ve yöntemlerin kullanılabilirliğinin test edileceğini anlattı.
Taş, projeyle fındık kabuğundan paklitakseli izole etmenin yanı sıra, kalan kısmından da büyük oranda endüstriyel girdi olan Hidroksimetil Furfural (HMF) elde edilmesi de hedeflendiğini belirterek, şöyle dedi:
"Böylelikle fındık kabuğuna ilave bir katma değer oluşturulmasını amaçladık. Türkiye’nin kanser ilaçlarının aktif maddeleri yurt dışından ithal ediliyor. Proje başarıyla tamamlandığında Türkiye artık aktif maddeleri ithal etmek zorunda kalmayacak Böylece ithalat için her yıl ödenen ciddi kaynak milli ekonomiye kazandırılmış olunacak." 
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca projelerinin "San-Tez" programı kapsamında desteklenmeye değer bulunduğunu ifade eden Taş, proje sözleşmesinin imzalanmasının ardından projenin 2 yıl içerisinde tamamlanmasını hedeflediklerini aktardı.

Jose Saramago

İber yarımadası, müzikten edebiyata, şiirden dansa sanatın pek çok farklı alanında ünü coğrafya sınırlarını aşan önemli sanatçıların ana vatanı olma unvanına sahiptir. Bunlardan bir tanesi olan José Saramago da 1922 senesinde dünyaya gelmiş, önemli bir yazar olarak Nobel almaya hak kazanmış, dünya çapında bir edebiyatçı olarak dikkat çeker.

Başkent Lizbon’un yakınlarındaki minik bir köyde dünyaya gelen Saramago, son derece fakir, geçim sıkıntısı çeken bir ailenin ferdiydi. Daha sonra ailesi beraberce göç ettikleri Lisbon’da eğitim öğretim hayatına başlamıştır. Bunu yanı sıra maddi durumunun yetersiz kalması sebebi ile öğrenciliği döneminde çeşitli işlerde çalışmak durumunda kaldı. Fakat kazandığı para da yetersiz kalınca okulu bıraktı. Makinistlik, editörlük ve buna benzer bir biri ile alakasız pek çok meslekte çalışarak hayatını devam ettirdi.

Nihayetinde bir yayınevinde işe başlayıp camiaya giriş yaptı. Bunun ardından ise Diario ve Lisboa gazetelerinde kültür editörü olarak görev alınca edebiyata daha da yakınlaşmış oldu. Portekiz Yazarlar Birliği’nin yönetim kuruluna kadar yükseldi. Bununla beraber 1976 yılı ile beraber tüm gücünü yazmaya harcamaya başladı. 1993 senesinde Kanarya Adaları’nda Lanzarote’ye yerleşti. Pilar del Rio ile evlendi. Günah Ülkesi ismini taşıyan ilk romanı ise 1947 senesinde yayınlanmıştı. Bu kitap her şeyin başlangıcı oldu ve takip eden kitapların ardından, 1998 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü'ü kazandı. Hayatı boyunca kaleme aldığı birbirinden güzel kitapların sonrasında dünyaya gözlerini yumduğu zaman 87 yaşındaydı.

Moody's'ten Türk şirketlerine uyarı

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's tarafından yapılan açıklamada Türkiye'de finans dışı ve yüksek notlu şirketlerin Türk Lirsasının 2013 Mayıs ayı ve 2014 28 Ocak tarihi arasında dolar karşısında yüzde 26 ve euro karşısında yüzde 31 oranında gerilemesinden kredi notları açısından negatif etkilendiği ifade edildi. Türk şirketlerinin şimdi daha yüksek fonlama maliyetleri ve daha yüksek faiz oranları ile karşı karşıya kaldığı ifade edildi. Moody's'in raporunda "Türk şirketlerinin Türk lirasındaki değer kaybı ve içerde faizlerde yaşanan yükseliş nedeniyle kredi negatif bir etki altına girdiği ancak genel olarak güçlü sermaye tamponlarına sahip olunmasının ve uzun vadeli borçlanma profili ile bazı gelirlerin de yabancı para cinsinden olmasının bu negatif etkiyi karşıladığı" dile getirildi. Sözkonusu raporda Türk şirketlerinin borçlarının yüzde 80'dendaha fazla bir kısmının yabancı para cinsinden olduğu ve gelirlerin ise çoğunlukla TL cinsinden olduğu hatırlatıldı. Bu etkileşimin lira zayıflayınca negatif sonuçlar doğruduğu ve borç ödemelerini daha pahalı hale getirdiği ifade edildi.

1 Nisan 2014 Salı

Kadrolu hackerlar iş başı yapıyor

 
Son dönemde internet dünyasında yapılan sber saldırıların hükümetlere yönelik çalışmalarını arttırmaları ve hükümet ve devletleri bu konuda önlemler almaya sevk etti. Bu konuda da Türkiye'de yapılan çalışmaların olması diğer devletlerdeki kadar normal karşılanıyor. Aynı zamanda bir itibar ve prestij haline gelen ve devletin özel güvenlik gerektiren bilgilerinin çalınmasınınönüne geçlmesi amacını da barındıran proje Türkiye Cumhuriyeti ile de hayat bulması için çalışmalara start verildi. Bu konuda ilgili konulardaki devlet birimlerinin yaptığı basın açıklamaları aşağıdaki gibidir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, devletin siber güvenliği için çalışma yapacak beyaz hackerların eğitimlerinin Mayıs ayında başlayacağını söyledi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türk Standardları Enstitüsü'nün (TSE) yetiştireceği ve devletin siber güvenliği için çalışma yapacak beyaz hackerların eğitimlerinin Mayıs ayında başlayacağını bildirdi. 
Konuya ilişkin basın muhabirinin sorularını yanıtlayan Işık, siber güvenliğin artık devlet güvenliği haline geldiğini, hatta bunu da aşan durumların olduğunu söyledi. 
Dijital çağın, birçok hizmetin elektronik ortamda yapılmasına fırsat verdiğini ve insanların hayatlarının çok kolaylaştığını dile getiren Işık, tüm devletlerin de dijital çağın bu nimetlerinden yararlanmak istediğini ifade etti. 
Buna karşın, teknolojinin getirdiği bazı tehditler olduğuna da dikkati çeken Işık, şunları kaydetti: 
"Siber saldırılar, sistemlerin çökertilmesi, bilgilerin çalınması gibi pek çok alanda tehditler oluşturuluyor. Bu tehditlerin ortadan kaldırılmasına da siber güvenlik diyoruz. Burada da dünyanın başarıyla geliştirdiği olay, hackerların sisteme zarar veren değil de sistemi koruyan hale geçirilmesi. TSE, beyaz hackerlar diyor ama iyi kalpli hackerlar da diyebiliriz bu arkadaşlara. Beyaz hackerların eğitimleri Mayıs ayında başlıyor ve bu arkadaşlarımız en kısa sürede göreve başlayacak. Bu kapsamda TSE'ye 200 kişi başvurdu. Eğitimlerini başarıyla tamamlayan ve sertifikasını alan hackerlar sisteme girecek, açıkları tespit edecek ve bu açıkların kapatılması hususunda devlete hizmet sunacak. Biz de bu hizmetin bedelini ödeyeceğiz. Yani birisi bizim sistemimizi çökertmeden, riskli yerleri tespit edip, onaracağız." 
Eğitimi başarıyla tamamlayanlarla sözleşme imzalanacak 
Bakan Işık, TSE bünyesinde sunulacak eğitimi başarıyla tamamlayan beyaz hackerlarla sözleşme yapılacağını belirterek, "Bu hackerlar sayesinide güvenlik testi yaptıran resmi ve özel kurumlar, sistemlerindeki açıkların ve risklerin, yasa dışı sızmalar olmadan tespit edilmesi imkanına kavuşacak" diye konuştu.

Hatay'da seçimi Lütfü Savaş kazandı

Bunun dışında Ak Parti'nin itiraz ettiği bazı sandıklar da yeniden sayıldı. Yapılan sayımın ardından resmi olmayan sonuçlara göre CHP'li Lütfü Savaş, yüzde 41.14'lük oy oranıyla seçimin galibi oldu. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yüzde 40.34 oy oranıyla ikinci olduğu seçimde MHP'nin adayı Mete Aslan oyların 15.45'ini alarak üçüncü oldu. Bu yıl büyükşehir olan Hatay'ın ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Lütfü Savaş, zaferini Ulus Meydanı'nda taraftarlarıyla birlikte havai fişekler altında kutladı. "PROJELERİMİZ HAZIR" Antakya Cumhuriyet Meydanı'nda partililer ve vatandaşlar tarafından karşılanan Savaş, burada halka hitap etti. Seçim günlerinin demokrasinin bayram günleri olduğunu ifade eden Savaş, "Bayramınız kutlu olsun. Bu bayram gününde hem andımıza hem İstiklal Marşı'mıza hem de bizleri birleştiren yüce bayrağımıza sahip çıktığınız için teşekkür ediyorum" dedi. Bugüne kadar ki 5 yıllık süreç içerisinde Antakya'daki hemşehrilerinin ailesinden bir parça olduğunu belirten Savaş, başta partisinin genel başkanı olmak üzere hem Cumhuriyet Halk Partisi ailesine hem de tüm hemşehrilerine teşekkür etti. Antakya'da yapmış oldukları hizmetlerin daha büyük ölçeklisini Hatay'da yapmaya hazır olduklarını kaydeden Savaş, "Stratejik planımız ve projelerimiz hazır. İlk hamleleri İnşallah önümüzdeki günlerde atacağız. Bugüne kadar Antakya'da dil, din, ırk, renk gözetmeksizin bütün hemşehrilerimin yanında, hepsine eşit yakınlıkta oldum. Bundan sonra da tüm Hatay'daki hemşehrilerimiz için aynısı geçerlidir" diye konuştu. Kentteki hassasiyetlerin, değerlerin ve güzelliklerin farkında olduklarını belirten Savaş, bu hassasiyetleri canı gönülden kucaklayarak değerleri geleceğe taşıma adına önemli adımlar atacaklarını söyledi. Savaş, Antakya'da spor, eğitim, kültür ve sanata yapmış oldukları katkının tüm Hatay'da devam edeceğini vurguladı. Kutlamalara katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap da 30 Mart yerel seçimlerinin Hatay'a ve tüm Türkiye'ye hayırlı olması dileğinde bulundu.

Yüz Yüze Vaaz geri dönüyor

Hoparlörden vaaz uygulaması sona erecek
Diyanet İşleri Başkanlığının "Yüz Yüze Vaaz" projesi kapsamında tek merkezden yapılan, diğer camilerde ise hoparlörlerden yayımlanan vaaz uygulaması sona erecek. 40 bine yakın camide uygulama hayata geçerken, önümüzdeki yıllarda bunun yurt geneline yayılması planlanıyor.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz,  proje kapsamındaki çalışmaların devam ettiğini bildirdi. 
Diyanet İşleri Başkanlığınca önceki senelerde farklı uygulamaların hayata geçirildiğini hatırlatan Yılmaz, "Bu dönemlerde imamlarımızın cami kürsülerinde, hutbede ne söylediklerini kontrol edememek gibi kaygılarla, bir takım sosyal ve idari baskılarla 'hutbeyi merkezden vereceğiz' denilmiş. Vaazlar için de 'her şehrin merkezinde bir camide vaaz edilecek, oradan yapılan vaaz camilerde verilecek' denilmiş" diye konuştu.
Söz konusu uygulamayla birçok cami imamının vaaz vermeyi bıraktığını, okudukları hutbelerin merkezden gönderildiğini ve sadece namaz kıldırdığını ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
"Böylece tehlikesiz, problemsiz bir ortam doğacak şeklinde tedbir alınmış. Bu muhtemelen siyasi sebeplerle yapılan bir uygulama olmuş. Çok ters ve yanlış tezahürleri de oldu bunun. Din görevlilerimizin kendi gelişimlerinin önünde bir engel olarak karşımıza çıktı. İmam hatiplerimiz kendi kürsüsünde vaaz edemedikten, bununla ilgili bir hazırlık yapamadıktan sonra körelmeye başlıyor. Kitap karıştırmak, yeni mesajlar hazırlamak derdi olmayınca bu durum körelmeye neden  oluyor. Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez'in göreve başlamasının ardından işaretleri üzerine yeni bir proje başlattık. Yurt genelinde 80 bine yakın imam hatip, 90 bine yakın camimiz var. Bu camilerdeki imamlarımız kürsülerde vaaz edemeyecekse bu bizim için  büyük bir kayıptır diye düşündük. 'Biz görevlilerimize güveniyoruz' anlayışından hareket ederek bu projeyi hayata geçirdik."
 "Hem öz güvenleri arttı, hem de aidiyet duyguları pekişti"
Projeyle her imamın görevli olduğu camide vaaz vermesini hedeflediklerini dile getiren Yılmaz, bunun için gerekli eğitimlere başladıklarını hatırlattı. 38 bine yakın imam hatibe eğitim verildiğini belirten Yılmaz, "Bütün imamlarımızın böyle bir eğitimden geçmesini amaçlıyoruz. Bunun sonucunda eğitim alan imamlarımızın büyük çoğunluğu görevli oldukları camilerde kendi vaazlarını hazırlamaya başladı" diye konuştu.
Projenin cemaatle din görevlileri arasında namazdan önce veya sonra diyalog kurulmasını da sağladığını belirten Yılmaz, "Bu sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda duygu, sevgi aktarımıdır. Daha önce imamlarımız adeta birer namaz kıldırma memuru gibi görülüyor, öyle anlaşılıyordu. İmamlarımız da bundan rahatsızdı. Şimdi artık namaz vakitlerinden önce veya sonra cemaatle yaptıkları sohbetlerle, okudukları dualarla daha fazla paylaşıma girmeye başladılar. Böylece imamlarımızın hem öz güvenleri arttı hem de aidiyet duyguları pekişti. Bunun artması toplumsal barışa daha da katkı sağlayacak" dedi. 
"Projemizin önümüzdeki yıllarda bütün camilerimizde hayata geçmesini umuyoruz" ifadelerini kullanan Yılmaz, eğitimlerin sürdüğünü söyledi. İmamlara proje kapsamında ilk olarak vaazın nasıl hazırlanacağına yönelik eğitim verildiğini belirten Yılmaz, diksiyon ve iletişim derslerinin de eğitimlerin arasında yer aldığını kaydetti.