26 Kasım 2014 Çarşamba

Duvarı Nem İnsanı Gam yıkar

12 yıldır çektiğim çileye artık son noktayı koydum. Öncelikle size yıllardım çektiğim çileyi anlatayım.

Ailem 77 yılında İstanbul’a göçmüş. O yıllarda büyük göç almaya başlayan İstanbul’da insanlar kendi çabalarıyla konutlaşmaya gitmiş. İstanbul’un gecekondulaşma sorunu bu göçle beraber baş göstermiştir. Bizim de evimiz bu yıllarda yapılan müstakil evlerden biri. Mahallemiz bir yamaç üzerine kurulu. Evler teraslama sistemiyle yamaç üzerinde bir merdivenin basamakları gibi dizilidir. Böyle olunca bu seneye kadar evimizin yamaç kısmındaki duvar ile ilgili pek çok sorunumuz oldu.

Bu istinat duvarının üstünde komşumuzun bahçesi var. Komşumuzun bahçesinin aldığı yağmur suları yıllardır istinat duvarımızdan sızıntı yaparak nem kokusu, küflenme tarzı sorunlar oluşturdu. Zaman zaman aldığı bu nem yüzünden duvarın yıkılabileceğini de düşündüm.

Geçen sonbaharda yaşanılan sel felaketlerini ve istinat duvarı facialarını gördükten sonra, bu duvara bir el atmak gerektiğini düşündüm. Bunu komşumuz Halil abiyle konuştum. Halil abi de duvarın yapımında maddi ve manevi her türlü desteği vereceğini söyledi.

Bu amaçla giriştik işe, önce eski duvarı yıkıp yenisini yapmak üzere, toprağın kaymaması için önlem aldık. Daha sonra su yalıtımı ön planda olacak şekilde duvarın planlamasını yapıp, eski duvarımızı yıktırdık. Yeni duvarın su yalıtımı sahibi olması çok önemli, çünkü en büyük sorun kaynağımız bu. Su yalıtımı konusunda uzman bir ustayla duvarı 4 günde bitirdik.

Bir süre üst bahçeyi suladık, sızma olup olmadığını kontrol etmek için. Hiçbir sızma olmadı. Usta su yalıtımı konusunda aşmış resmen J Evimle istinat duvarı arasındaki 2 metrelik alanın üstünü kapatarak kiler tarzı bir yer oluşturdum. Bir taşla iki kuş.

Su yalıtımı oldukça önemli bir konudur. Özellikle suyun yıllar içerisinde duvarlara verebileceği zararları düşününce ne kadar mantıklı olduğunu göreceksiniz. Hele evinizin duvarlarında su yalıtım olmazsa olmazdır. Nem ve küfü uzak tutmak ile birçok hastalığı evinizden uzak tutabilirsiniz.

10 Kasım 2014 Pazartesi

Orta Asya Dillerinde Yazılmış Rüya Tabir Kitapları

Bunlar, gerçekten güvenilir bir oj the Royal Asiatic 3ir şekilde ibn Şâhîn' anan bu çalışmasında lilerin yer aldığı temel ıiştir. Bland, bu ma rizî'nin Mişfeâiü'2Me î'nin eserine deginme eser bundan da on eyyahın bu kitabı, Tesiri) şeklinde roman aulara göre değil, alfaca da bir gömlek gör ılfabetik sıralama, gü r. Ancak, 1. Dünya Sallı alfabesiyle basılmış |id Süleyman elHüse rek geleneksel tarzda, eseri bunlara bir ör il'nin etkisiyle yazılmış flürün, ortaçağ sonrası ecan verici bir çalışmadır.

Sözü edilen etki, öncelikle sûfiler için geçerlidir. Sûfı çevrelerine ait, tarikatlarda kullanılmış irili ufaklı pek çok rüya tabirleri, zamanla gün ışığına çıkmaktadır. Ancak anlaşılacağı gibi, tarikat üyesi olmayanlar için bunlar anlaşılması güç kitaplardır.

Özbekçe olsun, Başkırtça olsun, Orta Asya dillerinde yazılmış rüya kitapları da vardır. Hatta Karakurum'daki Hunza'da, Ismailîlere ait bir rüya tabirleri bulunmaktadır. Rüyalar yaşamın öylesine ayrılmaz bir parçasıdır ki, herhalde Arapça, Farsça ya da Türkçe hiçbir eski eser yoktur ki, içinde önemli rüyalar aktarılmamış olsun. Bu rüyalar genellikle, belirli siyasi olayların ifade edilmesinde kullanılırlar. Tabii burada, sonradan uydurulmuş rüyalar da yer alır, ancak bunlar da ilginçtir, çünkü siyasette belirli mekanizmaların işleyişine ışık tutarlar.

Rüya tabirlerinin erbâbı olarak göremeyeceğimiz insanlar bile, rüya tabiriyle ilgilenmişlerdir, komutan ibn Şâhîn'in yanı sıra, Haçlı Seferleri sırasında Suriye meliki Usâme ibn Munkız da (ölm. 1188) buna örnektir. Bu durum, edebi eserlerin çok sayıda rüya anlatımı içermesi sonucunu doğurmuştur. Buna iyi bir örnek, Kadı Tenühî'dir (ölm. 994), Mutlu Son* adh eseri, Arnold Hottinger tarafından kısmen Almancaya çevrilmiştir. Eserin altıncı bölümünün tamamı, bir kurtuluşu ya da umutsuz gibi görünen durumlardan çıkışı müjdeleyen ve gerçek çıkan rüyalardan bahsetmektedir.

Gerçekleşen Rüyalar Görmek ve Anlamları

Rüyalar hakkındaki yaygm rivayetlere, müminlerin pek çok deneyimi de eklenebilir, bu anlatımlar, onların manevi dünyasına ışık tutmaktadır. En modern Türkçe İslami rüya tabirleri kitaplarında bile, yazarın kendi rüyalarından bir ya da ikisini anlattığına sık rastlanır, buradan, rüyaların ne denli önemi olduğu anlaşılabilir. 

Müslümanlar için, gerçekleşen rüyalar görmek, Allah'ın lütfuna bir işaret sayılmıştır, birçok Müslüman, anlattıklarına Kuran'm Duhâ Suresi'nin n. âyetini ekler: "Ve Rabbinin nimetini anlat!" Böylece, başkaları gibi, Mısırlı mutasavvıf Şa'rânî de (ölm. 1565), hayat hikâyesine ilişkin notlarına Letâ'ifü'lMinen, (Hoş Lütuflar) ismini vermiştir.

Bu nedenle islami rüya tabirleri kıtaplarında, her sınıftan insan, rüyalarını kaydetmiştir. Hambel! Fakih İbnü'l Bennâ, George Makdisi tarafından yayımlanan güncesinde, Bağdat'ın Ağustos 1068 ile Eylül 1069 arasındaki siyasi ve toplumsal yaşamını yansıtmakla kalmaz, sık sık da rüyalarından bahseder, hemşehrilerinin de onu takdir edilecek bir rüya tabircisi olarak gördükleri aşikârdır (bkz. s. 9ı).  Evinden taşındığını gördüğü bir rüyasını, Cennete gideceğinin müjdesi olarak tabir etmesi, onun rüyalarında dünyevi hayatla ahret hayatının nasıl iç içe geçmiş olduğunu göstermektedir.

İslami rüya tabirleri eserlerinde Kuzey Afrikalı sûfi Zevâvînin (ölm. 1477) rüya günlüğünün, Jonathan Katz tarafından ayrıntılı bir çözümlemesi yapılmıştır. Büyük bir veli olmayı dileyen bu kişinin rüyalarında peygamberlerin önemli bir yer tuttuğu özellikle vurgulanmalıdır. Zevâvî, Tüh/e (Armağan) adlı eserini, okuyanı Cennete götürecek kutsal bir kitap olarak görmektedir, çünkü deneyimlerini Peygamberin emri üzerine açıklamıştır!