Herkes arayış içinde, bulsada arayış içinde. Duygusal şiddet, aleni,gizli veya bilinç altındaki bu açlık hakkında taze fikirler
11 Mayıs 2014 Pazar
Snapchat’te Değişiklik
Yeni yeni özellikle gençler arasında popülerleşen anlık resim gönderme servisi Snapchat, geçtiğimiz hafta aldığı yeni güncelleme ile önemli bir yeniliği kullanıcılarına sundu. Son güncellemeyle piyasadaki diğer uygulamalar gibi artık görüntülü ve yazılı mesajlaşmaya olanak sağlayacak. Son güncellemeyle Snapchat kullanıcı deneyimini iyileştirme babında büyük bir adım atmış oldu. Görüntülü arama özelliği ile artık arkadaşlarınızla bir tuşla görüntülü sohbet edebileceksiniz. Aşağıdaki tanıtım videosunda görüldüğü görüntülü konuşma tuşu Whatsapp uygulamasında bulunan sesli mesaj butonuna çok benzemekte. Direk mesajlaşma kısmının yanında bulunan mavi butonla sevdiklerinizi arayabiliyorsunuz
Evrendeki En Büyük Yıldız Hangisidir?
Evrendeki en büyük yıldız? Hep aklımı kurcalayan bu sorunun cevabını burada buldum. Biraz kısaltıp uyarlayarak çeviriyorum.
Evren o kadar büyük ki, bazı büyüklüklerle ilgili hayal gücünün sınırlarının dışına çıkmadan kafanızda bir şey şekillendirmek çok zor. Bir yerden başlayacaksak, bu kendi güneşimiz olmalı. Güneşimizin çapı yaklaşık 1,400,000 km. Çapı 12,756 km kadar olan dünyamız ile karşılaştırıldığında inanılmaz bir büyüklük. Güneşin içine bir milyon dünya sığabilir. Zaten Güneş Sisteminin toplam kütlesinin %%99.9'unu tek başına Güneş oluşturuyor.
Astronomlar Güneş Kütlesi (Solar Mass) ve Güneş Yarıçapı (Solar Radius) kullanarak, diğer gök cisimlerinin Güneş'e göre kaç kat büyük olduğunu hesaplıyorlar. Güneş yarıçapı 696,000 km, Güneş kütlesi ise 2 x 10^30 kilogram, yani 2,000,000,000,000,000,000,000,000,000,000 kg! Aşağıdaki karşılaştırmalarda Güneş ile diğer yıldızlar arasındaki oranlamalar hem kütle yönünden hem de yarıçap (çap) üzerinden yapılmıştır.
Bilinen dev yıldızlardan biri olan Eta Carinae, 120 Güneş kitlesine sahip. Bize 7,500 ışık yılı uzaktaki bu yıldızın parlaklığı Güneş'in 1 milyon katı. Eta Carinae, o kadar büyük ki, enerjisini sağlamak için her yıl 500 dünya kütlesine eşit kütle kaybediyor. Bu kadar büyük bir kütle kaybeden bu yıldızın, bu mesafeden boyutunu ölçmek çok kolay değil. Bilim adamlarının en yakın tahmini, yarıçapının Güneş'in 250 katı olduğu. Eta Carinae ile ilgili bir ilginç not da, yakın gelecekte insanlığın gördüğü en büyük süpernova patlamasını gerçekleştirecek olması (aslında muhtemelen çoktan patladı, biz 7,500 yıl önceki halini gözlemliyoruz)
Evrendeki en büyük kütleli yıldızın, Macellan Bulutunda yer alan R136a1 adı verilen yıldız olduğu düşünülüyor. Değişik teoriler olsa da, Güneş'in 265 katı bir kütleye sahip olabileceği belirlenmiş. Astronomlar için bu bir bilmece, çünkü teorik olarak bir yıldızın en fazla 150 Güneş kütlesine sahip olabileceği hesaplanmış. Bilmeceye çözüm olarak getirilen kuram ise, R136a1'in birkaç büyük yıldızın birleşmesi ile oluştuğu kuramı. R136a1'in de süpernova patlamasını yakında izleyeceğimiz umuluyor.
Yarıçap olarak bakıldığında, Orion (Avcı) takımyıldızında bulunan Betelgeuse adlı kırmızı yıldız, Güneş'in 950-1200 katı bir yarıçapa sahip. Bu da Güneş'in yerinde olsaydı, yıldızın dış yüzeyinin Jüpiter'in yörüngesi civarında olması demek! Ama çok daha büyüğü de var.
Dünyadan 3,840 ışık yılı uzaktaki VY Canis Majoris adlı kırmızı dev yıldız, Güneş'in tam 1,540 katı büyüklüğe sahip! Güneş sistemine yerleştirilse, dış yüzeyi Satürn'ün yörüngesinden daha ileride olurdu! Şu ana kadar gözlemleyebildiğimiz en büyük yıldız bu. Ancak, Samanyolunda göremediğimiz çok daha büyük yıldızlar olabilir.
Peki en büyük yıldız hangisi? Evren çok büyük ve bu sorunun cevabını bulmak kolay değil. Teorik olarak hesaplamak lazım. Öncelikle büyük yıldızların ısısı daha az. Örneğin yukarıda bahsettiğim Eta Carinae 25,000 Kelvin ile sıcak bir yıldız ve yarıçapı Güneş'in 250 katı. Büyük yıldızlar ise daha az sıcaklar. VY Canis Majoris 3,500 Kelvin sıcaklıkta. Yaklaşık 3,000 Kelvinlik bir sıcaklığa sahip olan bir yıldızın, Güneş'in 2,600 katı kadar büyük olabileceği hesaplanıyor. Teorik olarak mümkün olan en büyük yıldız bu.
Anlatmak biraz zor. Aşağıdaki videoda Güneş Sistemindeki cisimlerden başlayan bir büyüklük sıralamasını izleyebilirsiniz. Sanırım görsel olarak izlemek daha iyi bir fikir verecektir. Videonun en sonunda, büyüklük olarak bir fikir verebilmek için şu örnek verilmiş. 900 km/saat hızla uçan bir yolcu uçağının VY Canis Majoris'in çevresini dolaşabilmesi için gereken süre : 1,100 yıl! Evren gerçekten de çok büyük, ya da biz çok küçüğüz...
İnternette Sizin Hakkınızda Konuşulanları Öğrenin
İnternette sosyal medya araçlarını kullanırken yazdığımız her şeyin, bizim arkamızda bıraktığımız birer "Ayak İzi" olduğunu bilmeyenimiz yok sanıyorum. Bazen aptalca bir tweet atabiliyor veya Facebook 'da bir gönderisi yapmış olabiliyoruz. Bunları hemen silsek veya düzenlesek bile o gönderiyle ilgili kayıtlar çoğu zaman çoktan tutulmuş oluyor bile :)
Bu kayıtlara ulaşabilmenin veya farklı bir deyişle başkalarının bizimle ilgili internette neler konuştuğunu öğrenmenin en basit yolu Google 'da kendimizle alakalı bir arama yapmamızdır. Yazdığımız içerikten bir kesit alıp, Google 'da arattığımızda çok düşük bir ihtimalde olsa bize bazen sonuçlar çıkarabiliyor. İçeriğimizin geçtiği siteleri, formları veya RT eden başka kullanıcılar olabilir, görebiliyoruz. Bunu anlık olarak öğrenmemizin 2 yolu daha var.
Google Alerts Kullanmak
Google Alerts sistemini kullanarak kendimiz hakkında konuşulan konular hakkında düzenli olarak bildiri alabiliyoruz.
Yapmamız gereken bu adrese gidip Arama Sorgusu kısmına sitemizi, blogumuzu, kendi adımızı veya hakkında bilgi sahip olmak istediğimiz anahtar kelimeleri yazmak.
Daha sonra diğer ayarlamaları yaptıktan sonra Dağıtım Hedefi kısmına mail almak istediğimiz adresi yazıyoruz ve Alert Oluştur butonuna basıyoruz hepsi bu kadar.
Bu işlemi ve daha fazlasını yapan bir başka site ise Mention Net sitesi.
Mention Net Kullanmak
Mention.net 'in yaptığı da tam anlamıyla Google Alerts 'in yaptığının aynısıdır. Fakat bunun artısı ise sosyal medyayı da anlık olarak takip edebilmesi.
Ücretsiz sürümünde aylık 250 mention sınırlaması bulunuyor. Bana yetmez! diyenler var ise, aylık 10 Euro 'luk ücretini ödeyerek premium sınıfına geçebilir ve rakamı 500 mention 'a çıkarabilir.
10 Mayıs 2014 Cumartesi
BU VAZİYETLER HAYRA ALAMET DEĞİL
Sıla... 2007 yılında "...Dan Sonra" ile deyim yerindeyse dan diye, bir anda hayatımıza girdi. O dönem için oldukça radikal ve farklı bir duruş sergileyerek gerçekleştirdiği bu çıkışla dikkatleri üzerine çeken Sıla, 2009 yılında "Sevişmeden Uyumayalım" ile yılın şarkısına imza atarak başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı. Bu defa karşımızda daha duygusal, daha derin ve "yazar-çizer" kimliğinin öne çıktığı bir Sıla vardı.
2010 yılında Ozan Doğulu'nun 130 BPM isimli albümünün çıkış şarkısı "Alain Delon" ile bir kez daha karşımıza çıkan Sıla, yine bizi şaşırtmayı başardı ve şarkı ülke çapında bir hit hâline dönüştü. Öyle ki söz konusu şarkı, Türkiye listesinde 8 hafta 1 numarada kalma başarısını gösterdi. 2010'un sonuna doğru gelen "Konuşmadığımız Şeyler Var" albümü "İmza"nın başarısını devam ettirdi.
2012'de "Joker" isimli albümünde şarkılarını akustik formda seslendiren Sıla, yine aynı yılın son çeyreğinde "Vaveyla" isimli dördüncü stüdyo albümünü dinleyicilerle buluşturdu. Bana kalırsa "Vaveyla", şarkıcının diğer albümlerine kıyasla daha farklı bir duruş sergilediği, popülerlik kaygısından uzak, belki daha mesafeli şarkıların olduğu bir albümdü. Ancak gözle görülen bir şey daha vardı ki o da Sıla tekrara düştüğüydü.
Sıla, "Vaziyetler" isimli şarkısıyla bizlere tanıttığı "Yeni Ay" isimli albümüyle geçtiğimiz aylarda tekrar görücüye çıktı. Dinleyicilerin Sıla'ya saygısı, Sıla'nın da dinleyicilerindeki kredisi o kadar çok ki insanlar diğer şarkıları duymadan gönül rahatlığıyla çıkar çıkmaz Sıla'nın albümünü alabiliyor. Sıla'ya, onun kalemine ve titizliğine güvenen büyük bir kitle var. Bu sebeple Sıla yayımladığı her albümüyle en yüksek tiraj elde eden isimler arasında yer alıyor. "Vaziyetler"in tam 10 haftadır Türkiye resmi listesinde 1 numara olması, son yıllarda elde edilen en büyük liste başarılarından biri. Ancak bana kalırsa, bu başarı "Vaziyetler"le sınırlı kalacak gibi.
Albümün ismine ve Sıla'nın albüm kartonetine yazdığı açılış yazısında yenilenmenin gerekliliğinden bahsetmesine rağmen "Yeni Ay"da maalesef yeniliğe dair hiçbir şey yok. Beş albümdür karşımızda aynı kadın, aynı terane, birbirine benzeyen ve hatta zaman zaman birbirinden ayırdı zor şarkılar var. Sıla'nın yaptığı yenilik, günümüz Türkçesinde neredeyse kullanılmayan birkaç kelimeye şarkılarında yer vermesiyle sınırlı kalıyor. Netice olarak şarkıcı için tekrara düştüğünü söylemek bile az gelir çünkü tekrarın tekrarının tekrarında.
Sıla'nın Türk pop müziğimizin son yıllardaki en iyi kadın vokallerinden biri olduğu su götürmez bir gerçek. Sesiyle, üretimleriyle, duruşuyla, güzelliğiyle bir bütün olarak kendi çizgisini ve farkını çoktan yarattı. Hâl böyle olunca da insan gerçekten Sıla'dan yeni şeyler duymak istiyor. "...Dan Sonra", "Alain Delon" gibi referanslar varken böyle bir beklenti içerisine girmek müzikseverlerin en doğal hakkı diye düşünüyorum. Aslında bu tekrara sadece Sıla değil, şarkılarını kendi yazan birçok isim düşüyor. "Sadece kendi şarkılarımı okurum" inatçılığı zamanla bu anlayışa sahip şarkıcıların cazibesini yitirmesine neden oluyor. Bu anlamda Sıla'nın yol arkadaşı Efe Bahadır dışında yeni isimlerle de çalışması, başka isimlerin de şarkılarını okuması gerekiyor.
Sonuç itibariyle ben sıkı bir Sıla dinleyicisi olarak onun bu delikanlı kız hâllerinden, rakı sofrasından, kadehini masalara vurmasından bir hayli sıkıldım. "Yeni Ay"ın bir albüm adıyla sınırlı kalmamasını ve gerçekten Sıla'nın acilen yenilenmesini diliyorum. Zaten Sıla da kendi teşhisini koymuş: Bu vaziyetler hayra alamet değil.
Facebook kullananlar bu virüse dikkat!
Ülkemizde sosyal ağlar çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Ülkemizde Facebook, Twitter gibi sosyal ağları kullananların sayısı ise milyonları buluyor. Hal böyle olunca kötü niyetli kişiler boş durmuyor. Özellikle son günlerde Facebook'ta bir virüs dolaşıyor. Belki sizler de görmüşsünüzdür. 'Arkadaşlar Facebook Türkiye'de yasaklanıyor' başlıklı bir gönderi ve sizleri bu durumdan kurtaracağı söylenen bir program linki yer alıyor.
İşte Youtube ve Twitter ülkemizde kapatıldığı için buna da inanan insanlar da bu linklere tıklayıp belirtilen programı kuruyorlar. Sonrasında ise bilgisayarlarına virüs girmiş oluyor. Bu virüsle sizin haberiniz olmadan Facebook hesabınızdan bu virüsü başkalarına da dağıtmak için çeşitli paylaşımlar yapılıyor. Sizi tanıyan arkadaşlarınız da buna inanıyor ve onlar da bu virüsten etkileniyor.
Eğer böyle bir şey yaşamak istemiyorsanız Facebook'ta gördüğünüz linklere tıklamadan önce güvenliğinden emin olun ve öyle tıklayın. Ya da hiç tıklamayın. Böyle bir virüsten etkilenmiş miydiniz?
THY reklamı internette uçtu
THY'nin geçtiğimiz günlerde yayınlanan ve TV'lerde son birkaç gündür dönen TV reklamı bir hayli ses getirdi. Oldukça da beğenilen bu reklam videosu internette Youtube kapalı olmasına rağmen sadece izlesene.com'da birkaç gün içinde 750 binden fazla izlendi. Peki reklamı siz beğendiniz mi?
Google, Audrey Hepburn için Doodle hazırladı
Arama motoru Google özel günler için çeşitli Doodle'lar hazırlamaya devam ediyor. Google, bu özel günlerde hazırladığı Doodle'ları ana sayfasına yerleştirerek bu özel günleri kullanıcılarına hatırlatmayı amaçlıyor. Geçtiğimiz haftalarda 23 Nisan için özel bir Doodle hazırlayan Google, bugün ise İngiliz-Hollandalı sinema oyuncusu Audrey Hepburn için bir Doodle hazırladı.
Audrey Hepburn kimdir?
Belçika'nın Ixelles, Brüksel Bölgesi kentinde doğdu. Annesi Hollandalı bir barones, babası zengin bir İngiliz bankacıydı. Anne ve babası, Audrey henüz bir yaşındayken boşandı ve Audrey annesinin yanında kaldığından babasını bir daha göremedi. 10 yaşındayken annesi başka bir adamla evlendi ve Hepburn yeni babası ile birlikte Nazi işgali altındaki Hollanda'ya göç etmek zorunda kaldı. Burada oldukça zor bir çocukluk geçiren Hepburn'un sinemaya büyük ilgisi vardı ve oyuncu olmanın düşlerini kuruyordu. Savaşın bitmesinden sonra Londra'ya gidip bir bale okuluna yazıldı ve bir süre sonra modellik yapmaya başladı.
Oyuncu olabilmek için İngiltere'ye giden Hepburn, ilk filmi "Young Wives Tale"da (1951) rol aldığında 22 yaşındaydı. Bu ilk filminde güzelliği ve zerafeti ile izleyen herkesin dikkatini çeken Hepburn hızlı bir yükselişe geçti.
"Monte Carlo Baby", "Lavender Hill Mob" ve "Secret People" gibi filmlerde oynadıktan sonra Hepburn, 1952'de rol aldığı "Roman Holiday" ile büyük başarı kazandı. Bir prensesi canlandırdığı "Roman Holiday" Hepburn'un ilk başrolüydü ve Gregory Peck ile birlikte rol aldığı film sayesinde En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu ödül onu bir anda yıldız mertebesine yükseltti ve Hepburn hızını hiç kaybetmeden art arda başarılı yapımlarda rol aldı.
1954'de usta yönetmen Billy Wilder'ın "Sabrina"sında ünlü oyuncu Humphrey Bogart ile rol alan güzel yıldız bu filminden bir Oscar adaylığı kazandı. Daha sonra Hepburn "War And Peace", "Funny Face", "Love in the Afternoon", "Green Mansions" ve "The Unforgiven" gibi filmlerde rol aldı. 1957 senesinde ki Billy Wilder Love in the Afternoon filminde Gary Cooper ile oynar, bu iyi bir aşk filmidir. Kariyerinin bu kısmında dönemin en ünlü yönetmenleri ve aktörleri ile çalışan Hepburn çalıştığı herkesi kendine hayran bırakıyordu. O yalnızca güzel ve yetenekli bir oyuncu değil aynı zamanda zarif bir hanımefendiydi. Güzel yıldız daha sonra "My Fair Lady", "Breakfast at Tiffany's" ve "Wait Until Dark" gibi filmlerle büyük başarı kazandı.1962 de Tiffany'de Kahvaltı'da George Peppard ile başrolleri paylaştı ve usta Yönetmen Blake Edwards tarafından yapılmış bir filmdir. Burada git geller yaşayan bir kadının iç dünyasını oynar.
Audrey Hepburn bu başarılı oyunculuk kariyerinin yanında birçok yıldız oyuncu gibi özel hayatıyla da sürekli gündemde kaldı. Gerek William Holden ile yaşadığı fırtınalı aşk gerek Mel Ferrer ile yaptığı sorunlu evlilik tüm dünya tarafından yakından takip edildi. Hepburn'un Mel Ferrer'den Sean adında ve Dr. Andrea Dotti'den Luca adında iki çocuğu var.
Audrey Hepburn 1990'da oyunculuğu askıya aldı ve yalnızca çok özel projelerde yer aldı. Audrey Hepburn 20 Ocak 1993'te İsviçre'de bağırsak kanserinden öldüğünde 63 yaşındaydı. Hepburn'un mezarı şu an İsviçre'de bulunuyor.
9 Mayıs 2014 Cuma
Renault Clio 1.2 TCe EDC Detaylı Testi
Akselerasyon, bundan 1.5 yıl önce, 4. nesil Clio'nun yenilik haberiyle hayatına başlamıştı. Bugün, "o" Clio'nun ülkemizde satılan en performanslı modelini test ediyoruz. Akselerasyon için özel olan bu testin konuğu, Renault Clio 1.2 TCe EDC.
Dış Mekan
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Renault Clio dış tasarımda güçlü ve sportif bir duruş sergiliyor. Ön taraftan bakıldığında dikkatleri ilk çeken detaylar, ızgaralara gizlenen LED gündüz farları ile bugün tüm Renault modellerinde kullanılan büyük Renault logosu oluyor. Profilden bakınca daha net gözüken yükselen omuz çizgisi ise, sportif bir etki yaratıyor. Otomobilin tek kapılı gibi algılanmasını sağlayan C sütununa gizlenmiş kapı kolları ve parlak siyah renkli kapı altı, arka tampon ve yan ayna kaplamaları, bu sportif etkiyi güçlendiriyor. Arkadan bakıldığında, çatık stoplar otomobile agresif bir görünüm katıyor.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Test otomobilinde bulunan kırmızı renkli opsiyonel tasarım detayları, bu Clio'nun standart donanımlı Clio'lardan çok daha sportif görünmesini sağlıyor. 1 haftalık test boyunca otomobille ilk defa karşılaşan insanlardan "Otomobilin jantlarını nereye yaptırdınız?", "Bu Clio farklı gözüküyor, nereden aldınız?" gibi sorular aldım. Bence, bu kırmızı (mavi renk de tercih edilebiliyor) detaylar otomobile son derece yakışmış ve otomobil satın alınırken kesinlikle tercih edilmeli.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
İç Mekan
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Clio'nun ön konsolu derli toplu, sade ve şık gözüküyor. Dışardaki kırmızı sportif tasarım detaylarından, iç mekanda eser yok. Orta konsolda R Link multimedya sisteminin dokunmatik ekranı ile klima kontrolleri var. Dokunmatik ekranın Megane'da olduğu gibi sizden çok uzakta olmaması kullanım kolaylığı yaratmış. R Link ve fonksiyonlarını 2014 Megane lansman yazısında videolu görselli bolca anlattığım için burada tekrar uzun uzun yazmıyorum. Tekrar vurgulamak istediğim tek nokta, sistemin arayüzünün kullanım kolaylığı ve navigasyonun gerçekten çok başarılı çalışması.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Piano black kaplama orta konsol, direksiyon, kapı içleri, vites topuzu gibi bilimum yerde kullanılmış. Parlak siyah malzeme şık görüntüsünün yanında dokununca da iyi hissetmenizi de sağlıyor. Bu güzel hissi, maalesef kabindeki diğer plastik malzemelere dokununca kaybediyorsunuz. Orta konsolun üst kısımlarında yumuşak-ımsı (tam yumuşak değil) plastik kullanılsa da özellikle alt kısımlarda ve kapılarda, vurduğunuzda "tak tak" ses çıkaran kaba plastik kullanılmış.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
İç mekanda hoşuma gitmeyen bir diğer nokta ise, direksiyon üzerindeki konumu bakımından değerli olan düğmelerin müzik sistemi için değil de daha seyrek kullanılan hız sınırlama fonkisyonu için rezerve edilmiş olması. Gün boyunca sürekli kullanılan zavallı müzik kontrol düğmeleri, direksiyonun sağ arkasındaki bir kolda yer alıyor. Bence, kesinlikle tam tersi olmalıydı.
Genişlik anlamında Clio, ön ve arka koltuklarda kendi sınıfına göre ortalama ve yeterli bir genişlik sunuyor. 300 litrelik bagaj hacmi de başarılı. Konfor anlamında, rakiplerine göre üstün bir başarısı olduğunu söyleyemem.
Sürüş ve Kullanım
Test aracımızda görev yapan 1.2 litre hacmindeki benzinli turbo motor 4900 d/dak'da 120 beygir güç ve 2000d/dak'da 190 Nm tork üretiyor. Bu üniteye çift kavramalı 6 ileri otomatik EDC şanzıman eşlik ediyor. Bu haliyle, 0-100km/h hızlanma süresi fabrika verisi 9.4 saniye olarak veriliyor.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Turbo motor, düşük devirlerden itibaren maksimum torku sunabiliyor. Bu sayede ilk ve ara hızlanmalarda gaz pedalına yüklendiğiniz zaman makul ölçüde G kuvvetini hissetmeniz mümkün ve bu durum bu otomobilde yüzünüzü güldürüyor :) 6 ileri otomatik şanzımanın geçişleri sarsıntısız. Şanzımanı manuel modda da kullanma imkanınız var.
Benzinli motor ve otomatik şanzıman ikilisi tüketimde maalesef çok başarılı değil. Ben test süresince şehir içi yoğun trafikte en düşük 8.1 lt/100km ortalama yakıt tüketimine ulaştım. (Ortalama hız 19km/h iken) Ayrıca, genel test rotamın İstanbul'un bol trafikli yolları olması, ortalama tüketimin yüksek seyretmesine sebep oldu.
Bir haftalık kullanım sonunda ekonomik kullanmaya zorlamadan oluşan pek başarısız ECO karnem. Ortalama tüketimin benim ekonomik kulllanmaya uğraşmamamd değil, 26 km/h ortalama hıza(!) dikkat çekerim
Tüketimi azaltmak içinse R Link'in içinde "oyunlaştırma" mantığı kullanarak sizi daha ekonomik sürüşe davet eden bir arayüz mevcut. Burada ekomonik sürüşle ilgili ipuçlarını görüyorsunuz ve sürüş stilinizin ekonomikliğine göre 100 puan üzerinden puanlanıyorsunuz. Ayrıca, el freninin hemen yanındaki Eco düğmesine basarak gaz tepkilerinin sınırlanmasını sağlayabiliyorsunuz. Bu yöntemleri uyguladığım süre boyunca tüketim değerini 1 litreye yakın aşağıya çekmeyi başarabildim.
Kamera gördüğümde hünerlerimi sergilemeken geri kalmam :)
Test aracında opsiyonel geri görüş kamerası da bulunuyordu. Direksiyonun pozisyonuna göre hareket eden yardımcı çizgilerle desteklenen kamera, birçok premium markanın Clio-208-Fiesta'dan üst segmentte modellerinde bile hala standart sunmadığı bir donanım. B segmentinde birkaç sene öncesine kadar sensör bile sunulmazken opsiyonel de olsa da artık bu donanımı görmek güzel.
Sonuç
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Renault, Clio ile genç kitleyi hedefliyor. Tam da genç kitlenin önem verdiği teknolojik donanım, sportif görünüm ve biraz da dinamik sürüş kombinayonunu R Link, opsiyonel tasarım detayları ve 1.2 TCe turbo motor ile güzel bir pakette Clio'da sunuyor. Test aracının opsiyonlarıyla beraber 50bin TL sınırını biraz aşan fiyatı benzer motor-şanzımana sahip rakipleriyle (Peugeot 208 1.6 VTi Otomatik 120 HP - 53.900 TL, Seat 1.2 TSI 105 HP DSG - 45.900, VW Polo 1.4 85 HP DSG 52.900) kıyaslandığında ortalama kalıyor.
Türkiye'den farklı olarak Avrupa'da Clio'nun 1.2 TCe EDC versiyonu GT donanımı ile de alınabiliyor. Bu donanımda standart Clio'lardan farklı ön-arka tampon tasarımı, sportif iç mekan ayrıntıları ve direksiyon arkasında vites kulakçıkları bulunuyor. Bu donanıma sahip modeller de Bursa'da üretiliyor, ancak Türkiye'de satışa sunulmuyor.
*Tüm fiyatlar 20 Nisan 2014 tarihli kampanyalı 2014 model yılı fiyatlarıdır.
Kullanıcı Yorumu -BONUS-
Aslında kullanıcı yorumu bölümünü sadece "Kullanılmış Otomobil Testleri"nde bulabiliyorsunuz, ancak bu sefer testini gerçekleştirdiğim otomobilin aynısını kullanan bir arkadaşım olunca otomobil hakkında onun yorumlarını almadan geçemedim.
Renault Clio 1.2 TCe EDC
Kısaca sizi tanıyalım.
İsmim Irmak Türkkan. 20 yaşındayım. Yeditepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Mühendisliği 2. sınıfta okuyorum.
Bir önceki otomobiliniz neydi? Yeni otomobil seçiminizi neden Renault'dan yana kullandınız?
Renault Clio 4 benim ilk otomobilim.
İlk başlarda fark edilmeyen, fakat daha sonra uzun kullanımla birlikte fark ettiğiniz olumlu/olumsuz bir detay var mı?
Otomobilin uzun kullanımla sonrası farkettiğim tek olumsuz yanı aracın 1.2 Turbo 120 beygir motorunun sürüşte bazen yetersiz kalması.
Otomobilinizi yenileyecek olsanız yine bir Renault modeli satın alır mıydınız?
Aracımı değiştirecek olsam yine Renault'yu tercih ederim, çünkü aracın tasarımını başarılı buluyorum ve aynı zamanda araç fiyatına karşılık sunulan donanım seviyesinin tatmin edici olduğunu düşünüyorum.
Otomobilinizi tek kelimeyle yada cümleyle tanımlayacak olsanız, bu ne olurdu?
Dinamik dış tasarımın sportif ve çekici iç tasarımla berleşmesi.
Porsche Macan
2003 yılında öyle bir şey oldu ki, otomobil dünyası büyük şaşkınlık yaşadı! Bu öyle bir gelişmeydi ki, yarattığı etki Rolls-Royce’un bir süper spor üretmesi gibi absürd bir senaryonun yaratacağı etkinin bir benzeriydi: Alman spor otomobil üreticisi Porsche, Cayenne adını verdiği SUV modelini piyasaya çıkardı. Şirketin bu atılımla amaçladığı, yüksek satış adetlerine ulaşacak ve firmanın karlılık oranlarını arttıracak bir araca imza atmaktı; üstelik Porsche bu ‘şeyin’ yüksek ve ağır bir otomobil olmasına rağmen kardeşlerinin genlerini taşıdığını üstüne basa basa belirtti. Nitekim, ilk sürüş deneyimleri bu iddiaların asılsız olmadığını gösterdi. Cayenne, ait olduğu sınıfta daha önce görülmemiş bir dinamizm seviyesini de beraberinde getirmişti ve planlandığı gibi yüksek satış rakamlarına ulaştı.
Günümüzde ise Porsche’nin, SUV sınıfında daha da genişlemek adına yine ilk kez adım atacağı kompakt SUV segmentine yeni bir armağanı var: Macan. Endonezya dilinde kaplan anlamına gelen Macan, abisinin yaptığı gibi kompakt SUV sınıfına daha fazla dinamizm ve eğlence vaadediyor.
Dışarıdan bakıldığında öncelikle Cayenne’e göre daha küçük boyutları, daha erken alçalan tavan çizgisi ve ön/arka tasarımı sayesinde daha sportif bir görünüm ortaya koyuyor; böylece küçük bir Cayenne’den ziyade 911’in yükseltilmiş bir versiyonu gibi görünüyor ve bu, iyi birşey.
İç mekana geçtiğimizde Porsche’nin güncel model gamında kullanmakta olduğu ve kontrollerin büyük kısmının yukarı açılı vites konsolu etrafında toplandığı şık kokpitle karşılanıyorsunuz. Cayenne’den farklı olarak arkasında 5 yerine 3 adet yuvarlak göstergenin bulunduğu 3 kollu spor direksiyon simidi, Porsche 918 Spyder baz alınarak tasarlanmış ve aynı zamanda vites değiştirme kulakçıklarına da ev sahipliği yapıyor. Opsiyonel olan Sport Chrono Paketi’ni tercih ettiğinizde, ön panelin üzerine bir tur zamanı göstergesi de ekleniyor. Ayrıca bir Porsche geleneği olarak, kontak anahtarı yuvası direksiyonun sol tarafına yerleştirilmiş.
Güç ünitesi anlamında 3 seçeneğiniz var. İlk seçenek Macan S. 2997cc hacmindeki V6, 340 bg/460 nm tork çıkışıyla aracı 5.4 (Sport Chrono ile 5.2) saniyede 100 km/s hıza ulaştırabiliyor. Maksimum sürat ise 254 km/s. Kompakt SUV sınıfı düşünüldüğünde, gerçekten etkileyici değerler.
Eğer Macan S sizin için yeterli değilse, diğer araçlarla aranızı daha fazla açmak adına Macan Turbo’yu düşünebilirsiniz. 0-100 km/s 4.8 (Sport Chrono ile 4.6) saniye, maksimum hız ise 266 km/s. Bu değerler kaputun altındaki 3604cc hacmindeki V6’nın ürettiği 400 bg/550 nm tork sayesinde elde ediliyor.
Performansı ekonomiyle harmanlamak isteyen müşterilere ise 2967cc hacminde bir diesel motor sunulmuş. Macan S Diesel, 0-100 km/s hızlanması 6.3 (Sport Chrono ile 6.1) saniyede tamamlıyor, 258 bg/580 nm tork üretiyor, maksimum 230 km/s hıza erişebiliyor ve fabrika verilerine göre 6.1/6.3 litre tüketim verisine sahip. En düşük güçlü model olduğu göz önüne alındığında, Macan S Diesel gayet iyi performans değerlerine sahip.
Ek olarak tüm Macan modellerinde 4 tekerlekten çekiş sistemi ve PDK (çift kavramalı otomatik şanzıman) standart ekipman olarak geliyor.
Sonuç olarak Porsche, fizik kurallarını fazlaca esnetebileceğini Cayenne ile kanıtlamıştı; Macan’la ise yüksek dinamizm ve belli bir ölçüde arazi yeteneğini aynı gövdede buluşturacak daha küçük gövdeli ve daha uygun fiyatlı kompakt SUV modeli yarattı. Yeteneklerini tümünü kapsamlı yol testleri sonucunda keşfedecek olsak da, yakın zamanda diğer kompakt SUV’ların canlarının sıkılacağı şimdiden aşikar..
8 Mayıs 2014 Perşembe
Bir güzel bir çirkin kullanıcılar
Sosyal medyada her an bir şeyler moda olabilir. Bir anda yeni bir moda başlayabilir ve diğeri sonlanabilir. Kadın kullanıcıların bir yanda güzel, diğer yanda farklı şekillerde çirkin gösterdikleri fotoğraflar var. Aslında sosyal medyadaki birçok kullanıcının bu fotoğrafları daha önce de vardı. Son dönemlerde yeniden trend başladı diyebiliriz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)