26 Nisan 2014 Cumartesi

Nofollow ve Dofollow Nedir,Ne Yapar?

Backlink kazanma yolları arasında yer alan ve site yöneticileri tarafından daha çok sitelerin yorum kısımlarına site adreslerini yazarak backlik kazanma yoludur. Bu yolun başarılı olması durumuna dofollow denilirken başarısız olması durumuna ise no follow denir. Kısaca bu şekilde tanımlanır. Fakat bu kısa tanım ile bu konuyu geçiştirmeyeceğim. Bu konuyla ilgili aklınıza takılan soruların cevaplarını ilerleyen satırlarda bulacaksınız. Neden backlink kazanmak isteriz? Siz bir kavgaya girer iken yanınızda büyük bir abinizin olmasını ve kavgada size kol kanat germesini istermisiniz. Tabi ki de istersiniz. Backlink kazanma nedeni bu tarz bir sebeten ötürü vardır. İnternet dünyasına yeni girmişsiniz. Kaliteli içerikler yayınlıyorsunuz fakat sadece kaliteli içerik sizi ileriye götürmüyor. Hep olduğunuz yerde sayıklıyorunuz işte bu noktada sizin yardımınıza net aleminde kendini kanıtlamış büyük siteler çıkıyor. Bu büyük siteler üzerinde sitenize verilecek olan bir link sizin sitenize hayat verecektir. Can bulacaksınızdır. aldığınız destek ile sitenizin tanıtımını büyük site üzerinde yaparken arama motorları da sitenize büyük arama motoru üzerinde ulaşacak ve sitenizde ki değerli içeriklerinizi indexleyecektir. No Folllow ve dofollow da işte bu noktada ortaya çıkıyor. NoFollow history (nofollow tarihçesi) Bazı uyanık geçinen insanların her önüne gelen siteye yorum bırakmaları ve bu yorumların içerik ile alakası olmadığı ve sadece site reklamlarını yaptığından dolayı nofollow çıkmıştır. İlk Zamanlarda bu yöntemi uygulayanların büyük çoğunluğu ziyaretçi sayılarını kısa vadede arttırmıştır. Ayrıca çok fazlada backlink kazanmıştır. Arama motorları bu durumu fark ettiğinde ise bu yöntemi uygulayanları cezalandırmıştır. ve önlem olarakta linke eklenecek olan bir kod sayesinde arama motorlarına bu linki okuma işlem yapma demekteyiz. Öncelikle normal bir link nasıl olurken no follow link nasıl olur diye bakalım bir; Normal link (doFollow olan link) Wphocası NoFollow olan link Wphocası Aradaki tek fark rel=”nofollow” etiketinin kullanılmasıdır. Bu kullanım sayesinde sitemizin yorumlarına eklenmiş olan linkler üzerinde arama motorları işlem yapmayacak ve sitemizden çıkan bağlantı sayısı da azalmayacaktır. Ayrıca durduk yere başka sitelere backlink sağlayarak sitenin değerini arama motorlarının gözünde düşürmeyecektir.

Wmaraci.com'u ziyaret ettinizmi?

Eğerki web siteleriyle haşır neşir olan biri iseniz uğraştığınız ya da çalıştığınız sitelerin bilgilerini merak etmek en doğal hakkınız. Merak insanı insan yapan önemli unsurlardan sonuçta. Bu merakınızı gidermek günümüz internet teknolojisinde oldukça kolay. Bu kolaylığı bize sunan sitelerden birisi de wmaraci.com.Geçtiğimiz haftalarda farkettiğim bu sitede, merak ettiğiniz site bilgilerini bulmak mümkün. Wmaracı’nda anasayfaya yazacağınız site adının domain yaşını,arama motorları index sayılarını,backlink sayılarını,alexa istatistiklerini,dmoz kaydı sorgulamasını ve site lokasyonun öğrenebilirsiniz. Sitenin sunduğu hizmet bunlarla da sınırlı değil. Sitenin diğer bölümlerinde de Google sıranızı öğrenebilir,whois sorgusu yapabilir ve sunucu tarayabilirsiniz. Bunlara ek olarak aşağıdaki basit ama faydalı servisleri de kullanabilirsiniz. Çoklu Pagerank Sorgulama Bu araç ile tek seferde birden fazla websitesinin pr değerlerini öğrenebilirsiniz. Gelecek Pagerank Tahmini Bu araç sayesinde websitenizin gelecekti tahmini pr değerini öğrenebilirsiniz. Google Datacenter PR Sorgulama Bu araç ile websitenizin pr değerini 30 farklı Google Datacenter’ında sorgulatabilirsiniz. Google Ban Kontrolü Bu araç ile websitenizin google’da banlı olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Website Parasal Değeriniz Bu araç ile websitenizin tahmini parasal değerini öğrenebilirsiniz. Kırık Link Kontrolü Bu araç sayesinde sitenizde bulunan kırıl linkleri öğrenebilirsiniz. MD5 Şifre Oluşturma Bu araç ile istediğiniz kelimeyi md5 sistemine göre şifreleyebilirsiniz. Ping Test Bu araç ile girdiğiniz websitesinin ping değerlerini alabilirsiniz. IP Whois Sorgulama Bu araç ile IP whois sorgulaması gerçekleştirebilirsiniz. HTML Kodlarını Şifreleme HTML kodlarınızı şifrelemek için bu aracı kullanabilirsiniz. Website HTTP Bilgisi Bu araç ile bir websitesinin HTTP bilgisini sorgulayabilirsiniz. Link Çıkartıcı Bu araç ile bir websitesindeki bütün linkleri çıkartabilirsiniz. Meta-Tag Gösterici Bu araç ile yazdığınız websitesinin mete-tag bilgilerini çıkartabilirsiniz. Meta-Tag Oluşturucu Bu araç ile girdiğiniz bilgiler doğrultusunda meta-tag oluşturabilirsiniz. Tarayıcı Detayları Bu araç ile tarayıcınızın detaylarını öğrenebilirsiniz.

25 Nisan 2014 Cuma

Ebu Hamza Hakim Karşısında

İNGİLTERE'den ABD'ye iade edilen Mısırlı Ebu Hamza, New York'ta hakim karşısına çıkarıldı. İlk duruşması dün yapılan davada sanık hakkındaki iddialar ve savunmalar dinlendi. Federal mahkemede görülen davada savcılar asıl adı 'Mustafa Kamil Mustafa' olan Ebu Hamza el Masri’yi Londra’da imamlık yaptığı sırada cihat kışkırtıcılığı yapmakla suçladı. Federal Savcı Yardımcısı Edward Kim, Ebu Hamza’nın Yemen’de 4 rehinenin öldürüldüğü eyleme destek verdiğini, ABD'nin kuzeybatısındaki bir terörist yetiştirme kampı yönettiğini ve destekçilerini eğitim almak üzere Afganistan'a el Kaide ve Taliban’ın yanına gönderdiğini iddia etti. Avukat Joshua Dratel, Ebu Hamza’nın bu eylemlerle bağlantısı olmadığını, yalnızca sert söylemleri bulunduğunu söyledi. Dratel, Hamza'nın Yemen’deki rehine eylemindeki tek rolünün taraflar arasında arabuluculuk girişiminde bulunmak olduğunu belirterek, İngiliz yetkililerin bile, yandaşlarını şiddetten uzaklaştırmak için Mısırlı imamın yardımına ihtiyaç duyduğunu söyledi. İngiliz gazeteleri Ebu Hamza'nın New York'ta başlayan mahkemesine geniş yer verdi. Daily Express gazetesi birinci sayfadan 'Hamza terörü camiden sürdürdü' manşetinden verdiği haberinde dini 'kılıf' olarak kullandığını yazdı. New York’taki mahkemede Ebu Hamza'nın Londra camisini terör ve şiddeti dünyaya ihraç etmek için 'üs' olarak kullandığı ileri sürüldü. Ebu Hamza'nın Usame bin Ladin'in terörist yetiştirme subayı olduğu ve dünyaya adamlarını savaşa gönderdiği iddianamede yer aldı. Açılış gününde jüriye davayı anlatan Savcı Edward Kim, Savaş onun davasıydı ve amacı belliydi. Şiddetti. Adamlarına gayrimüslimlere karşı savaşı sürdürmek görevi verilmişti. Savaşmak ve öldürmek görevi dedi. Gri mavi hapishane kıyafetiyle Manhattan Federal Mahkemesi'nde savcıyı tepki vermeden dinleyen 56 yaşındaki Ebu Hamza'nın, kendisine “Kancalı Terörist lakabının takılmasına yol açan kancayı takmadığı, yerine protez kullandığı görüldü. Savcı Mısır'da doğan Hamza'nın, İngiliz vatandaşı olduğuna dikkat çekip, teröristleri Kuzey Londra'da Finsbury Park Camisi'nde eğittiğini iddia etti. The Sun gazetesi Hamza'nın Savaş Camisi manşetli haberinde, Ebu Hamza'nın İngiliz camisini kutsal savaşı sürdürmek için karargâh olarak kullandığı iddiasına yer verirken, kancalı imamın yüzlerce taraftarının bu camide beynini yıkadığını iddia etti. New York’taki davanın 4 hafta sürmesi bekleniyor.

Hack’e Karşı Yeni WordPress Güncellemesi

Dünya üzerinde sitelerin yüzde 10′unun WordPress ile oluşturulduğunu göz önüne aldığımızda Wordpress’in ne kadar önemli ve popüler bir sistem olduğunu anlayabiliriz. Geçen haftalarda 3.0.2 sürümüyle uzun bir aradan sonra sürüm güncelleyen WordPress 3.0.3 sürümünü ise bugün çıkardı. Birkaç hafta arayla sürüm güncellemesinin sebebi 3.0.2 sürümünde az da olsa Hack ihtimalinin bulunması. Yeni sürüm 3.0.3 ile bu açık düzeltilmiş. Ben henüz 3.0.2′ye geçmemiştim. İsabet etmişim. Ama 3.0.3 sürümüne yazıyı yazdıktan hemen sonra geçiyorum. Sizinde daha güvenli bir WordPress için geçmenizi tavsiye ederim. Güncelleme işlemini WordPress admin panelden otomatik olarak yapabildiğiniz gibi WordPress Türkiye sitesinden yeni sürümü indirip manuel olarak da yapabilirsiniz.Güncelleme yapmadan önce yedeklerinizi almayı unutmayınız.

Baskı İşi Ciddi Bir İştir

İnsanlık tarihine baktığımız zaman milyonlarca yıl içerisinde bazı kırılma noktaları olduğunu ve bu kırılma noktaları sonrasında insanlığın sıçrama yaşayarak küresel çapta etkiye neden olan bir takım değişikliklere uğradığını görüyoruz. Söz gelimi coğrafi keşifler bu konu hakkında verilecek iyi bir örnektir. Coğrafi keşifler tüm dünya halklarını uzun vaade etkilemiş, sanayi inkılabından sömürgeciliğe pek çok kavramı tetiklemiştir. Keza; Rönesans hareket ile beraber sanat ve din gibi konularda dünyanın gidişatını etkileyen gelişmeler yaşanmıştır. Aynı şekilde hepimizin okul yıllarından hatırlayacağı üzere İstanbul’un fethi ile beraber çağ kapanıp çağ açılmış, bu olay dünya tarihindeki pek çok olayın başlangıcını etkilemiştir.
Tıpkı yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi matbaanın icadı da tüm dünyanın gidişatını bambaşka bir seyre dönüştürmüş, bilimsel keşiflerin bulunuşundan kitlesel haberleşmeye matbaa yani baskı ve kopyalama işleri beraberinde insanlığın ortak kültür ve birikiminin gelişimine göz ardı edilemez derecede etki etmiştir.
Gerçekten de yazılı / basılı materyallerin hayatımızda kapladığı yeri düşünün; ders kitaplarından gazete ve dergilere; eğitimden iş hayatına yazılı ve basılı işler olmadan sistemlerin işemesi ve işlerin düzgün bir biçimde ilerlemesi düşünülemez.
Ancak artık günümüzde işler profesyonel bir teknik ekip ve uzmanlık gerektiren matbaanın yerine daha pratik ve herkesin kullanabildiği printer teknolojisinin gölgesinde ilerliyor.
Kullanıcıların ev ortamlarında bile kendi kendilerine çıktı almasına imkan tanıyan printer teknolojisi ile, geçmişten günümüze muazzam bir yol kat edip bugün artık çok kaliteli ve son derece hızlı çıktılar almanıza olanak sağlayan printerlar üretiyor.
Her ne kadar seçenekler artık son derece geniş de olsa printer denince akla gelen ilk isim Japon oki firmasıdır.
Oki yazıcı modelleri, dünden bugüne her zaman için yazıcı teknolojisine yön veren marka olmuştur. Oki printer denilince akla her zaman yenilikler gelir. Bunun sebebi ise Oki tarafından sektöre sunulan üst düzey teknolojilerdir.
Söz gelimi Oki printer modelleri ile kablosuz bağlantı kurarak çıktı alma şansına sahipsinizdir. Ya da oki yazıcı dünyasındaki kartuş seçenekleri de son derece geniş bir yelpazeye sahiptir. 

23 Nisan 2014 Çarşamba

Asistanınızı nasıl olmasını “istersiniz”?

Asistanınızın nasıl olmasını istiyosunuz asistanınızı seçerken dikkat etmeniz gerekenler şöyledir yurtdışında 10 sene yaşadıktan sonra karım ve ben bir kez daha ülke değiştirme fikrine sıcak bakmıyorduk. Çalıştığım şirket beni yeni işlerle (ve bir maaşa iki işi birden kotarmak için!) meşgul etmenin bir yolunu ararken sonunda bana “harika bir çözüm” önerdiler: Türkiye’deki genel müdürlük pozisyonuma devam ederken bir yandan da bölge genel müdürü olarak atanacaktım. asistan Biri İstanbul’da, diğeri Hollanda’da olmak üzere iki ofisim vardı. Yeni işimdeki ilk pazartesi günü, ilk ekip toplantım için sabah saat 05:50’de İstanbul’dan Hollanda’ya ilk “gözler kan çanağı” uçuşumu gerçekleştirdim. Ofise girince o sırada telefonda konuşmakta olan asistanıma selam verdim. Önce başıyla selam verdi, sonra da eliyle beklememi rica etti. Yıllarca çok kültürlü ortamlar da yaşamış, okumuş ve ders vermiş biri olarak durumu hemen anladım ve kendime şunu söyledim: “Al sana kültürel çatışma!”. Zira İstanbul’daki asistanımın aksine buradaki asistanımın düşünce şekli oldukça ardışıktı (odak yönelimli). Yani, tek seferde ancak tek bir işi idare edebiliyordu. İstanbul’daki asistanımın ise senkronik kişiliğiyle birden fazla işi bir arada yapabilme becerisi üst seviyelerdeydi. Senkronik ve ardışık kişilikteki farklı insanlar, beraber çalışırken aralarında mutlaka sorun yaşarlar. Örneğin ardışık kişilikteki bir tedarikçi, önceki müşterisinin teslimatını bitirmeden yeni sipariş almayarak senkronik karakterde bir dağıtımcıyı deli edebilir. Ardışık karaktere sahip yabancı çalışanların Türk meslektaşlanyla yaşadıkları en yaygın sıkıntı son tarihlerle ilgilidir. Buna karşılık yabancılar da Türk meslektaşlarınca çok yavaş olmakla ve aynı anda birden fazla işi yeterince idare edememekle eleştirilirler. HollandalI sekreterim konuşması bitince beni selamlayıp yolculuğumun nasıl geçtiğini sordu. Cevabımla beraber yürümeye ve ben arkasından takip ederken bir yandan konuşmaya başladı. “Burası ofisiniz. Bilgisayarınızın siparişini verdim. Bugün, en geç yarın burada olur. Kahve makinesi burada. Kirli bardakları ofiste bırakmıyoruz. Mutfağa getirin yoksa bardaklar yıkanmıyor. Burada fotokopi makinesi var. Kâğıt sıkıştığında arayabileceğiniz servis telefon numarası duvarda yazıyor. Dışarıyı aramak için önce dokuza basmanız gerek”. Devam etti: “Unutmadan söyleyeyim, burada yarı zamanlı çalışıyorum. Çarşambaları işe gelmiyorum, Perşembe buradayım ve Cumaları sadece sabahları çalışıyorum. Lütfen çalışma saatlerim dışında çok acil olmadığı sürece beni aramayın”. Söylediklerini ağzım açık dinlemiştim. Konuşması bittiğinde ofisime geçtim, derin bir nefes alıp İstanbul’daki sekreterimi aradım. Günlük meseleleri konuştuktan sonra ona, benim için yaptığı onca şeyi ne kadar takdir ettiğimi, hayatımı ne kadar kolaylaştırdığını söyledim. Bir ülkede sıradan kabul ettiğiniz şeyler başka ülkede ‘lüks’ haline gelebilir. Bu yüzden, hazır Türkiye’deyken kültürel değerlerinin tadını çıkarmanızda fayda var.

PlayStation 4 Satışları 6 Milyonu Geçti

Efsanevi oyun konsolu PlayStation 18. yılını tamamlarken en son çıkardığı PlayStation 4 satışları 6 milyonu geçti. Oyun severlerin gözde makinesi PlayStation grafikleri ve yeni tasrımı ile göz alıcı. Şirket, Reuters aracılığıyla bugün itibarıyla PlayStation 4’ün satış rakamlarının lansmanından itibaren 4 aydan kısa bir sürede tüm dünya genelinde 6 milyonu geçtiğini duyurdu. Japonya’da 22 Şubat tarihli tanıtımıyla birlikte 370 bin adet satılarak geçen yılın Eylül ayı için belirlenen satış rakamlarını geçmiş oldu. PlayStation 4 ilk olarak 15 Kasım’da Kuzey Amerika’da piyasaya sürülmüş, ardından da 29 Kasım’da Avrupa’da satışa sunulmuştu. Sony’nin merakla beklenen yeni nesil konsolu satışa sunulduğu ilk gün 1 milyondan fazla satmayı başarmış ve satışa sunulduğu her iki bölgede de oldukça iyi bir satış grafiği yakalamıştı. Sony, o günden beri PlayStation 4‘ü Asya’da yer alan farklı ülkelerde satışa sundu. Ancak PlayStation 4‘ün Avrupa’da satışa sunulmasından beri gerçekleşen en önemli gelişme ise geçtiğimiz hafta yaşandı. Sony yeni nesil konsolunu 22 Şubat’ta, kendi evi olan Japonya’da satışa sundu. Sony PS4, beklendiği üzere Japonya’da da oyunseverler tarafından büyük ilgiyle karşılandı ve daha ilk gününden 370.000′den fazla ünite satmayı başardı. Sony’nin yeni nesil konsoluyla yakaladığı başarılı satış rakamları da böylece devam etmiş oldu. Hatırlayacağınız üzere PlayStation 4‘ün satışları 2013 yılı sonunda 4.3 milyona ulaşmış ve Sony’nin Şubat ayında yaptığı açıklamayla da 5 milyonu geride bıraktığı ortaya çıkmıştı. Sony, yeni nesil konsolunun satışlarına dair yeni bir açılama yayınladı ve Japonya’daki satışların da katkısıyla 6 milyonun geride bırakıldığını duyurdu. PlayStation 4 böylece rakibi Xbox One’la arasını da iyice açmayı başardı. Sony’nin konsolunun rakibine karşı sağladığı bu üstünlüğünün temel sebeplerinden biri de şu ana kadar 57 farklı ülkede satışa sunulmuş olması. Microsoft’un Xbox One’ı ise şu ana kadar sadece 13 ülkede satışa sunuldu. PS4, her ne kadar Microsoft Xbox 360 ve Xbox One oyun satışlarında önde olsa da, NPD’nin yıllardır en çok satan oyun konsolu Microsoft Xbox 360’ı tahtından indirmiş görünüyor. Son duyuruya göre, Sony PS4 yazılım satışları 2 Mart itibarıyla dünya çapında 13.7 milyon kopyayı geçmiş durumda. Şirketin söylediğine göre aynı zamanda iPhone, Android ve tabletlere de indirilebilir olan PlayStation uygulaması 2 Mart itibarıyla 3.6 milyondan fazla kez indirildi.

19 Nisan 2014 Cumartesi

"Kazanmak zorundayız"

Ligde uzun bir aradan sonra Kayserispor maçında forma şansı bulduğunu ifade eden Orhan, görevini başarı ile yerine getirdiğine inandığını belirterek, "Defansın sağında Koray görev yapıyordu ve iyi oynuyordu. Kayserispor maçında hocamız bana görev verdi. Bende maçta elimden geleni yaptım. Başarılı olmuşsam ne mutlu bana" dedi. "ÇOK ZOR BİR MAÇA ÇIKACAĞIZ" Kayseri'de rahat bir futbol oynayıp önemli bir galibiyet aldıklarını ancak henüz işlerinin bitmediğini ifade eden Orhan, "Önümüzde 5 maç var ve ligin alt sıralarında bulunan takımlar arasında puanlar birbirine çok yakın. Bir galibiyet alan yukarılara çıkıyor, yenilen ise aşağıya düşüyor. Bunun bilincindeyiz. Ligde bir puan üste bulunan Torku Konyaspor ile çok zor bir maç oynayacağız. Ligin ikinci yarısında kendi sahamızda tek galibiyetimiz var. Arkadaşlarım iç sahada üzerlerinde baskı oluştuğunu söylüyor. Sahamızda çok zor maçlar oynadık. Bunların hiç biri kolay değildi. Taraftarımız bizden sonuç almamazı, her şeyi en iyi şekilde yapmamızı istiyor. Bizde öyle istiyoruz ama karşımızda bir rakip olduğunu unutmamalıyız. Bizim taraftarımızdan isteğimiz maçın başından sonuna kadar destek vermeleri. Bunu yaparlarsa Torku Konyaspor maçın da şansızlığımızı kıracağız" diye konuştu. NEŞELİ İDMAN Çaykur Rizespor, Mehmet Cengiz Tesislerinde Torku Konyaspor ile yapacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü. Teknik direktör Uğur Tütüneker yönetiminde yapılan antrenmana sakat olan Görkem Gök katılmadı. Futbolcuları ile tek tek ilgilenen Tütüneker'in neşeli hali dikkat çekti. Yeşil mavililer antrenmanda koşu ve 5'e 2 top çalışmasının ardından Torku Konyaspor karşılaşmasının provası için çift kale maç oynadı. Futbolcuların istekli olması dikkat çekti.

Bursaspor'dan sert açıklamalar

Galatasaray maçını değerlendirerek sözlerine başlayan Başkan Körüstan, "Sadece bu maç değil. Sezon başından beri federasyon ve hakemlerle ilgili çok şey oldu. Seneler önce yaşadığımız Trabzonspor camiası gibi bir şey oldu. Türkiye şike süreci yaşadı. Her şey temiz olacak dediler. Artık her şeyi resmi yapıyorlar. Fenerbahçe şampiyon olacak, Galatasaray kupa alacak. 15 takım figüranlık yapsın. Hakem hataları olmasa 50 puanımız olurdu. Maça çok güzel başladık. Baskı var, seyirci var. İkinci yarı başladı penaltı olmayan pozisyonu verdi. İbrahim'in kolu kapalı. O eli nereye atacaksa? O kadar güzel penaltı çaldı ki. Daha eş güdüm toplantısından başladı. Maçın dördüncü hakemi orada başladı abuk sabuk konuşmaya. TFF temsilcisi sanki Galatasaray'ın avukatı bana bilet fiyatlarını soruyor. Sanane kardeşim. Kurallara uygun olarak fiyat uyguluyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu'na tepkimiz var. Hakem maçtan önce ev sahibi takımın masörünü çağırıyor, "Civelli'ye söyleyin atarım" diyor. Burak küfür ediyor, dönüp bakmıyor bile. Maçın 90 dakikasına bakın bir çok şey bulursunuz. Böyle bir rezalet yok. Güç olarak istek olarak çok daha iyiydik. Maçtan önce söyledim İrfan hocaya. 12 kişiyle mücadele edeceğiz dedik ama 15-16 kişiyle mücadele ettik. Türkiye Futbol Federasyonu bu işi her yerine bulaştırdı" ifadelerini kullandı. "SADECE 3 İSTANBUL TAKIMI MI VAR?" "Takımı sahadan çekmeyi düşündünüz mü?" sorusuna Körüstan, "Takımı sahadan çekmek doğru değil. Mücadeleye devam etmek zorundasınız. Tepkinin de bir sınırı var. Sahadan çekseniz daha büyük şeyler olur. Önümüzdeki sene Türkiye Kupası'na katılmama sorunu olur. Biz maça çıkmadan zaten tur atlayacakları kararı verilmiş. Biz ne yaparsak yapalım önemli değil. Seyirciye de hayret ediyorum. O sahaya nasıl girmediler. Bizim gibi sakin insanlar bile çıldırdı. Futbolu yönetenlere yapıcı olacak durumumuz yok. 3 tane İstanbul takımı mı var. Bursaspor şampiyon olmadı mı? Tertemiz şampiyon oldu. Beğenmediler. "Bize şaibeliler lazım" dediler. Her sene yaşadıklarımızı düşünün. Artarak geliyor" dedi. "NE OLUYOR BURADA YA?" "Benim de tanıdığım görüştüğüm hakemler var" diyen Başkan Körüstan, "Sohbet ettiğim hakemler de var. Ama maç esnasında konuşmayız. Maç biter, herşey soğur ondan sonra muhabbet ederiz. Bizim devre arasında Lütfü Arıboğan geliyor sohbet ediyor. Ne oluyor burada ya? Lütfü abi sevdiğimiz bir insandır. İyi de sohbetimiz var. Sen bir kere hakem olarak yapamazsın. Temsilci olarak da yapamazsın. Ben burada art niyet ararım. Maçtan sonra bu tepkimi dile getirdim. Ağzıma ne geliyorsa söyledim. Hakeme, "Katliam yapmaya gelmişsin" dedim. Burada Melo'ya, Burak'a nasıl sabretti bilmiyorum. Daha ilk 45 dakikada 9 kişi kalmaları lazım. Bu işi beceremiyorlar. Kesinlikle beceremiyorlar. E-Bilet'i de hepsini de yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Böyle bir lig hiç yaşandı mı? Eğitim de mi almıyor bunlar?" şeklinde konuştu. "BİZ ZATEN KONGRE KARARI ALDIK" Rakip takım taraftarına maç biletlerinin 800 TL olması hakkında konuşan Körüstan, "Hiç pişmanlığım yok. Bizim orada vermek istediğimiz mesaj başkaydı. Bunu anlayamadılar. 22 bin kombine zaten satmışız. Bunu satsak ne olur satmasak ne olur dedik. Tepki için fiyat koyduk. TFF'ye tepkiydi. Satılacak zaten biletimiz yoktu bizim kendi taraftarımıza. Maraton, kapalı tribün, kapalı kale arkası satılmış. Açık kale dörtte üçü satılmış. Bursa zaten bunları biliyor. Bizim doğru dürüst satılan biletimiz yok ki. Bu açıklamaların ironi olduğunu herkes anlaması lazım. Sezon başından beri neler yaşıyoruz. Basın kuruluşları da. Kongrede bir adayı destekleyen basın kuruluşu o günden bugüne kadar bize yapmadıklarını bırakmadılar. Maçtan sonra yayın yapıyorlar, Erkan Körüstan istifa etti diye. Böyle bir yayın yapılır mı. Biz zaten kongre kararı almışız. Tamamen mahsus yapıyorlar. Bunlar Bursaspor düşmanı. Kardeşim sen doğru adayı tutmadıysan ne yapalım. Kabulleneceksin. Sen bana zarar veremezsin" diye konuştu. "HERKES YERİNİ BİLECEK" Maçtan sonra yaşananlara ve tribünlerin tepkisine değinen Körüstan, "11 ay sonra değil daha kongrenin ertesinde başladı. İlk maçta 25. dakikada yönetim istifa diye bağırdılar. Bunu belli bir grup yaptı. Beni üzen öteki grupların buna müsaade etmesi. 2-3 maçtır aşırı küfür ediliyor. Ben protestoya karşı değilim. Ama küfür ediyorsan olmaz. Bana ettikleri küfürleri aynen iade ediyorum. Kendilerini anlattılar o küfürlerle. Takımın motivasyonu o kadar çok bozuluyor ki. Herkesi yedik. Antalya maçı, 1-0 öndeyiz, Daum istifa, Colin git diye bağırıyorlar. Kongre kararı almamın sebebi protestoların durması. Biz bir yola çıktık. Bursaspor Kulübü'nde kan emiciler var dedik. Özür dilerim az bile söylemişim. Biz bunlarla mücadele edeceğimizi söyledik. Burada Ertuğrul Sağlam'ın kapısını yumruklamışlar. Herkes yerini bilecek. Çünkü bu anarşinin durması lazım. Bunu meslek haline getirmişler. Etrafımdakiler etkileniyor. Benim de bir ailem var. Sadece bizim mücadelemizle olmaz. Gerçek Bursaspor taraftarının buna dur demesi lazım. Dünkü maça küfürle başladık" ifadelerini kullandı. "3 AYRICALIKLI KULÜP SEYİRCİSİ BURAYA GİREMEZ" Bugün kulüp internet sitesinden yapılan açıklamayla ilgili de konuşan Körüstan şunları söyledi: "Biz E-Bilet uygulamasına karşıydık. Bugünkü kararla da girmiyoruz. kart basmışlar bizim logomuz bile yanlış. Bana sormadan nasıl satarsın. Ben uygulamayı daha onaylamamışım. Gelir dağılımı ile ilgili de adaletsizlik var. 4 takımı şampiyon görüyorsun en temiz takımı şampiyon görmüyorsun. Bizim iki tane şampiyonluğumuz var. Trabzonspor kupayı istiyoruz diye bağırıyor ya. O kupa bizim. Biz tertemiz bir şekilde gitmişiz. Hiç kimse konuşmasın. Ama bizi ayrı sayıyorlar. Kent bütünlüğünü sağlamamız lazım önce. Biz bugün TFF'ye E-Bilet için protesto yazımızı geçtik. Zaten kombinemiz var. Geri kalan 2 bin bileti satmayız olur biter. Burada hukuksal çok yanlışlar var. Avukatlarımızla çalışıyoruz. Konunun üzerine gidilecek. Belki biz önümüzdeki sene de misafir takım fiyatlarını yüksek tutacağız. 3 ayrıcalıklı kulüp seyircisi buraya giremez. 1000 TL. Büyüksün ya, ver parayı al bileti. Aynı tribünleri aynı paraya yapacak. Bizim şansımız kombine olarak satmışız zaten. Bizden başka aynı tribünü karşılıklı satan kulüp yok kombine olarak. Seneye de aynısını yapacağız." "TABİİ Kİ HATALARIMIZ VAR" Özeleştiride bulunan Körüstan, "Bir kere yüzde yüz her şeyi doğru yapmamız mümkün değil. Çok hatalarımız oldu. Kendimizi savunmak için bazı şeyler söyleyebiliriz. Hatalıyız. Birkaç tane daha transfer yapmamız gerekiyordu. Baştan işin içine daha fazla girmeliydik. Direk başkanın topa girmesi gerekiyormuş. En kurumsal kulüp Galatasaray diyoruz orada da başkan topa giriyor. Doğrusu böyleymiş. Biraz geç anladık. Transferde yüzde 70 doğru yaptığınız zaman başarılı sayılıyorsunuz. Bizim yüzde 70-80 oynuyor. Önemli olan aynı hataları tekrar yapmamak" dedi. "DAHA DA SERTLEŞİRİZ" "Kalan 5 maçta neyle karşılaşırız?" sorusuna Başkan Körüstan, "Daha da sertleşiriz. Etkilenmeyiz. TFF artık düşünüp, ne oluyor demeli. Kendi düşünmesi lazım. O onun problemi. Tepkimiz daha farklı türde olur. Dünkü maçta fiili saldırı olmadığına dua etsinler" şeklinde konuştu.

Acil Serviste ‘Yeşil’e Düşen Yandı!

Sağlık Bakanlığı acil servislerdeki yoğunluğu, vakaları kırmızı-sarı-yeşil alan uygulamasıyla aşacak. Buna göre acile her başvuru yine tedavi edilecek ancak acil sayılmayan ve yeşil alana dahil olanlardan tedavi masrafları talep edilecek.
SAĞLIK Bakanlığı, acil servislere başvuranların yüzde 70′inin acil olmadığının tespit edilmesi üzerine “kırmızı-sarı-yeşil alan” uygulamasına geçti. Bundan böyle artık kusmanın bile bir derecesi olacak. Her kusan kişi acil sayılmayacak, tedavisi yapılacak ama para talep edilecek. sağlık bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun imzasıyla geçen hafta “Acil Sağlık Hizmetlerinde Yeşil Alan Uygulaması” başlığı ile yayınlanan gönelgede şöyle denildi:
ÖNCE TEDAVİ SONRA KODLAMA
“Acil servislere başvuran tüm hastaların ilk müracaatta acil hasta olarak değerlendirilerek acil servislere kabul edilmesi ve buna göre işlem yapılması esastır. Ancak yapılan muayene sonucunda hekim değerlendirmesine göre yeşil alan muayenesi kapsamına girdiği belirlenen hastalar için ‘Yeşil Alan Muayenesi’ kodlama işleminin yapılması gerekmektedir. Bu kodlama işlemi, hastanın acil servisteki işlemleri tamamlandıktan sonra yapılmalıdır.” Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Beyazıt İlhan, acillerin gerçekten acil hastalara hizmet vermesi gerektiğini belirterek, “İlk etapta kırmızı-yeşil-sarı alan uygulaması ile gerçek vakaların tespit edileceğini ve yeşil alana giren kişilerin acil servislerde tedavilerinin yapılmayacağını düşünmüştük ama genelge ile yeşil alana giren kişilerin de tedavilerinin yapılacağını ve para talep edileceğini öğrendik” dedi.
PARA TALEP EDİLECEK
İlhan Hürriyet’e şunları söyledi: “Türkiye’de insanlar acil vaka sayılmasalarda çeşitli nedenlerle acil servislere gidiyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri de katkı payı ödememek. Acil servislere gidenlerin yüzde 70′i aslında acil değil. Bu servislerin böyle bir çalışma düzeni içinde gerçekten acil vakalara ne kadar hizmet verebildiği siz düşünün. Sağlık Bakanlığı, bu soruna çözüm bulabilmek için alanlar belirledi. Buna göre, kırmızı ve sarı alanlar acil kabul edilecek ancak yeşil alana giren kişiler acil sayılmayacaktı. Bakanlık yeni yayınladığı genelge ile yeşil alana giren kişilerin de acilde tedavi edilmelerini ancak bu kişilerden para talep edilmesini istiyor. Ki vatandaşlar parayı ya ilaç alırken ya da emekliyse maaşlarından ödeyecekler. Böyle bir uygulama acil servislerin sorununa çözüm olmayacaktır.”
AĞRINIZI BELİRLEYİN
KIRMIZI ALAN: Havayolu tıkanıklığı riski, major çoklu travma, sadece ağrıya yanıt veren veya yanıtsız olan hastalar, devam eden veya uzamış nöbet, ilaç aşırı alımı olan hastanın yanıtsız veya hipoventilasyonda olması, kardiyak ağrıya benzer göğüs ağrısı, dolaşım bozukluğu, ciddi ağrı, önemli sedatif veya diğer toksik maddelerin oral alımı, şiddet içeren agresif davranışlar, kendine veya diğerlerine zarar veren davranışlar.”
SARI ALAN: Orta derecede kan kaybı, orta derecede solunum sıkıntısı, nöbet geçirme öyküsü (uyanık), ateş yüksekliği olan onkoloji veya steroid kullanan hasta, inatçı kusma, kafa travması olan ancak bilinci açık hasta, kardiyak öykü ile uyumlu olmayan göğüs ağrısı, şiddetli karın ağrısı, ekstremite yaralanması, suistimal riski veya şüphesi olan çocuk , stresli ve kendine zarar verme riski olan hasta.
YEŞİL ALAN: Sarı ve Kırmızı alan dışındaki rahatsızlıklara sahip olan acile girebilecek. Ancak bunun karşılığında para talep edilecek.